Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir Burgazada genci olarak babamın idolüydü Sait Faik. Ustayla ilgili anlattığı hatıraları arasında en çok köpek hikâyesine içlenirdim. Hayır, Sait Faik’in yazdığı köpek hikâyesi değil, onun ölümünden sonraki köpek hikâyesi. Yazarın ölümü üzerine köpeği yemeden içmeden kesilmiş, bir deri bir kemik kalarak bu dünyadan göçmüştü.

        Babam anlatırken hiç sorgulamadım, hayvanda böyle bir kayıp duygusu olabilir mi diye düşünmedim, doğrudan kabullendim. Detay bilmiyorum dolayısıyla. Artık sorma imkânım da yok!

        Bugün hâlâ, bir köpeğin kaybettiği (insan) can yoldaşı için yas tutabileceğine inanıyorum. Ama, telefonla gelen ölüm haberi üzerine bir gorilin mateme bürünmesine, “Yemezler” diyorum.

        California’daki Goril Vakfı’nın iddiası ise tam da böyle. İşaret dilini öğreteceğiz diye esir tuttukları goril Koko’ya atfen ciddi ciddi basın bülteni yayınladılar; Koko’nun ‘en yakın arkadaşlarından’ olan Robin Williams’ın ölüm haberini alınca önce suskun ve düşünceli bir hal takındığını, ardından yeise kapıldığını, dudak büküp ağlamaklı olduğunu duyurdular.

        Bu arada Koko ile komedyenin tanışıklığı da ta 2001’den kalma. O tarihte birlikte çekilmiş, gülüşmeligıdıklamalı bir videoyu da tekrar yayınladılar. Bekleneceği üzere video hayli matrak tabii. Bugünkü kadar çok hayvan videosunun sanal dolaşıma girmediği günlerden hoş bir anı.

        Anı da, o anları Koko’nun ne kadar andığı meçhul. Yani dili olsa anlatır ama mevcut değil maalesef. Bununla birlikte goril araştırma vakfı yöneticileri Koko’nun dil yeteneğinden çok emin. İşaret dili, demek istiyorum. “Çok sevgili dostumuz Robin Williams’ı kaybettik” diye acı haberi alan gorilin, yarım saat kadar sonra “CRY LIP” işareti yaptığı bildirildi. Malûm “CRY” ağlamak, “LIP” de Koko’nun dilinde “kadın” demekmiş. Koko dişi bu arada.

        Vakıf, 2001’deki buluşmayla ilgili fevkalade duygusal bir not da iliştiriyor bültene; O gün Robin Williams, Koko’yu güldürmeyi başarmış. Hayat arkadaşı Michael’ı 27 yaşında kaybeden Koko’nun yüzü 6 aydır gülmüyormuş oysa. Koko da aktörü etkilemiş, o enerjik komedyen halinden daha empatili ve hassas bir ruh haline geçiş yapmış. Böylece türler arası bağların nadide bir örneği yaşanmış.

        Bir gorilin 13 yıl önce “çok özel bir dostluk” geliştirdiği kişiye beslediği muhabbet, iletişim âleminde bolca alıcı buldu. O video 3 küsur milyon kez izlendi, internet siteleri ve tabloid basında enine boyuna işlendi. Kimse hikâyeyi absürd bulmadı.

        Tabii olay şöyle gelişmiş de olabilir; goril, çevresindekilerin hakiki üzüntüsünden etkilenmiş, bir empatiyle hüzünlenmiş olabilir. Ama herhalde Robin Williams’ı hatırlayarak değil.

        BİLİMİN TAKINTISI

        Kimse de hatırlamasını bekleyemez. Zavallı bir gorilden bunu beklemek haksızlıktır. Ama nedense bilim âleminde, insana dair her şeyi maymunlara da öğretme takıntısı vardır. Maymunlarla iletişim kurma çabası 1930’lara uzanır. Bize o kadar benzedikleri halde şempanzelerin neden konuşamadığı merak konusudur. Kimbilir belki kültürel nedenlerledir; insan gibi yetiştirilirlerse dilimizi kapabilirler! Bu görüşten hareketle Amerikalı psikolog Winthrop Kellogg 7.5 aylık bir şempanzeyi alır, 10 aylık oğluyla birlikte büyütmeye kalkar. Gua adlı şempanze bazı sözlü komutlara tepki vermekle birlikte konuşmayı asla öğrenemez ve 9 ay sonra bu deneyden vazgeçer Kellogg.

        Sonraki yıllarda ortaya çıkar ki, dil ve gırtlak yapısındaki anatomik farklılık nedeniyle maymunların insan gibi konuşabilmesi mümkün değildir. Böylece bilim âlemi işaret diliyle iletişime yoğunlaşır. İlk denek şempanze Washoe’dir. 1960’larda Afrika’dan Amerika’ya götürülür. Allen ve Beatrix Gardner adlı psikolog çift, hayvanı evlat edinir. Diş fırçası, elbiseleri, kitapları vardır. 250 işareti öğrenir. Hatta kuğu görünce “su kuş” işaretleri yaptığına dair rivayet de vardır. Ama kuşkucular ikna olmaz.

        Sonraları orangutandan bonoboya nice maymunla aynı deneyler tekrarlanır. Sarah, Lucy gibi insan isimleri takılır bunlara. Birinin adı da Nim Chimpsky’dir; konuşmanın sadece insana mahsus olduğunu söyleyen dilbilimci Noam Chomsky’ye nazire olsun diye. Araştırmacılar ne kadar başarı hikâyesi yazsa da hem şüpheciler hem de hayvan hakları bakımından eleştirenler baki kalır.

        Ben ikinci gruptan yanayım. Tamam maymun da primattır ama o kadar. Onları kendi hallerine bırakın. Ve merak etmeyin filden şempanzeye, yunustan kargaya memelisi, ötücüsü birçok tür hem kendi dilini konuşur hem de kendi ölülerinin yasını tutar.

        Diğer Yazılar