Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye yeni bir seçime gidiyor. Günlerdir hatta haftalardır kendi kendime ‘Bugün siyaset yazmayayım. Başka konulardan bahsedeyim’ diyerek klavyenin başına geçsem de oturduğum an aklıma sadece Türkiye ve seçim süreci geliyor.

        Çünkü 7 Haziran Türk halkı için çok önemli. 65 yıllık çok partili Türk siyasi hayatının 17. seçimi önümüzdeki günlerde yani 7 Haziran’da gerçekleşecek.

        Son bir yılda art arda gerçekleşen seçimler seçmen algısını diri tutuyor olsa da baktığınızda Türk halkı yorgun. Hem de çok yorgun.

        Çünkü Gezi olayları ve 17-25 Aralık operasyonlarının 7 Haziran seçimlerine farklı anlamlar yüklediğini ve bu seçimi daha önceki seçimlerden farklı kıldığını 7’den 70’e hepimiz biliyoruz.

        Ancak bütün bunlar olurken Türk politik kültürünün ana karakterinin yine de değişmediğini bu seçimlerde de özünü koruduğunu görebilmekteyim.

        Türkiye’de politik gelişmelerin izlediği yol halen daha Osmanlı Devleti’nin son yüzyılından itibaren gündeme yerleşmiş olan laikleşme, modernleşme ve uluslaşma kavramlarının izlerini taşımaya devam ediyor.

        Siyasi partilerin sürdürmekte oldukları seçim kampanyalarını izliyorsunuzdur. Parti liderlerinin birbirleri ile dalaşmalarını, ileri-geri konuşmalarını bir kenara koyarsak aslında hepsi biraz önce saydığım söylemlerde (lailkleşme, modernleşme, ulusallaşma) birleşmiyorlar mı?

        Ama kendi lisanlarında. Burada önemli olan bizlerin hangisinin lisanına daha yakın olduğumuz ya da hangisinin bizleri anladığı...

        KUTUPLAŞMA

        Madem hepsi üç aşağı beş yukarı farklı lisanlarda da olsa Türkiye adına aynı şeyleri istiyorlar, o zaman bu kutuplaşmalar nereden kaynaklanıyor?

        KONDA’nın araştırmasına göre şu anda toplumun yüzde 65’i herhangi bir meseleye kendi dinamikleriyle değil, kutuplaşmadaki pozisyonuna göre bakmaktaymış. Dolayısı ile seçmen kutuplaşmanın ambargoları içindeyken kendi yapması gerekenlerle değil, ‘öteki’ tarafın yapamadıklarıyla meşgul oluyor. Böylece gerilim üretmeye yatkın siyaset kültürüne zemin hazırlanıyor. Bazıları da bu duruma çanak tutuyorlar.

        Sonuç: Kimse halkı düşünmüyor. Bu atmosfer nedeniyle yerel seçimlerde hatırlarsanız yerel sorunlar, çözümler ve isimler üzerinden değil, partiler üzerinden propaganda yapılmıştı.

        Bana kalırsa belki de uzun zamandan beri ilk kez bu seçimlerde sandıktan sürpriz sonuçlar çıkacak.

        Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi halk yorgun. Hem de feci yorgun. Tabi anlayana...

        Diğer Yazılar