Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Temmuz başından beri ortalıkta değilim. Biliyorum bütün okurlarım merak içinde kaldınız..

        Nedenini araştırdınız, sorular sordunuz. Bir çoklarınız bana gerek e-mail gerekse telefonla ulaşmaya çalıştınız

        Kimileriniz zaman içinde nedeninİ öğrendiniz ya da sora sora fısıltı gazetesi sayesinde duydunuz. Acımı paylaşmaya çalıştınız.

        Bir ara bölge temsilcimiz Osman Gençer, “Ayşem istersen neden bir süre yazamayacağını köşenden küçük bir not ile duyur” demişti.

        Kabul etmedim. O günlerde hiç bir şeyi düşünecek durumda değildim. Zaten yaşananları kabullenebilmiş değildim ki bir de kendi ellerimle yazayım.

        Sonuçta biliyordum ki İzmir’de herkes her şeyi ışık hızıyla öğrenir.

        Türkiye’nin üçüncü büyük kentin de yaşıyor olsak da biliriz bizler birbirimizi.

        Kim nerede, kiminle? Bugün nerede kim ne açtı?

        Kimler iflas etti?

        Ya da kim kiminle evlendi? Kimler boşandılar, boşanmak üzereler?

        İnler outlar...

        Haberler hızla yayılır bizim memlekette. Yanılıyor muyum?

        ZAMAN HER ŞEYİN İLACI MI?

        Bir insanın yolunda giden hayatı sadece bir kan pıhtısı ile bir anda değişip alt üst olabilir mi?

        Bu sorunun cevabını ben 7 Temmuz günü öğrendim. Olabiliyormuş... Hem de öyle bir değişip alt üst oluyormuş ki...

        Haziran ayında bir türlü ısınamayan havalar yüzünden eşimle Çeşme’ye gelip sezonu açamamış olmanın üzüntüsünü yaşarken Temmuz’un ilk haftası havaların ısınması ile soluğu Çeşme’de aldık.

        Soğuk ve yorucu geçen kış aylarından çıkmış olmanın etkisi ile canım eşim bana hiç de inandırıcı gelmeyen şu sözleri ile duygularını dile getirmişti:

        “Bu yaz Çeşme’de daha uzun kalmaya çalışacağım. İstanbul’a mümkün olduğu kadar az gidip geleceğim yaz sezonu boyunca.”

        Ben de; “Her yaz başı aynı şeyi söylüyorsun. Sonra ‘işler güçler’ diyerek başlıyorsun yine yaz boyunca Çeşme-İstanbul arası gidip gelmeye” diyerek hafiften alaylı bir tonla kendisine yanıt vermiştim.

        Meğer bu yaz birlikte ilk ve son gelişimizmiş çok sevdiğimiz Çeşme’ye ...

        Nereden bilebilirdik ki?

        7 Temmuz sabahı Çeşme’de güzel sıcak bir yaz gününe uyandıktan hemen sonra bir küçük kan pıhtısı eşimin beynine giden damarını tıkadı. Kabus gibi süren bir yoğun bakım süreci sonunda da 15 Temmuz’da da eşimi benden aldı.

        Siz hiç eşinizi kaybettiniz mi? Hem de hiç beklenmedik bir anda...

        Ben kaybettim. Ve işte o günden beri ben de kayboldum.

        Zaman her şeyin ilacı derlermiş. Sanırım daha çok zamana ihtiyacım var.

        Ama en azından bugün buradayım.

        Sizlere dönebildim.

        Diğer Yazılar