Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dünyanın bir çok ülkesinde kadına şiddet protesto edilirken unutulmaması gereken bir gerçek var; insanlığın yarısı kadınlardan oluşmakta. Ve kadınların elinin değmediği hiçbir iş tamamlanmış sayılmaz. Son dönemlerde ekonomi ve iş dünyasına göz atacak olursanız kadınların birçok alanda daha başarılı olduklarını gözlemleyebiliriz.

        Örneğin pazarlama sektörü... Bu sektörde hem maddi hem de ruhsal açıdan kadına önem verilmez ise pazarlama çabaları nafile sonuçlanır.

        Ürün tasarımından ambalaja, slogandan reklama kadar bütün pazarlama faaliyetlerinin göbeğinde kadın bulunur.

        Özetle kadının algısı önemlidir.

        Nedeni; Kadınlar tüketici olarak erkeklerden çok daha farklı davranışlar sergilemektedirler. Çünkü araştırmacılar kadınların “sağ beyin lobu’nun” satın alma davranışlarında daha egemen olduğu kanısına varmışlar. (Bu durumda kendi sağ beyin lobumu düşünemiyorum) Kadınlar bir reklam müziğini erkekten daha önce ezberleyebiliyor, ambalajın biçimine rengine verilen mesajlara daha farklı gözle bakabiliyorlar.

        Anlayacağınız kadınların beyinleri erkeklerden farklı çalışıyor.

        Erkek, ihtiyaçlarını tatmin, kadın ise psikolojik doyum için alışveriş yapıyor.

        Amerika’da yapılan bir araştırmada şu sonuca varılmış. Erkeklere göre herhangi bir şey sonuçta ya ucuz yada pahalı olarak algılanıyor. Kadına göre ise “acaba neden ucuz” ya da “neden pahalı” şeklinde sorgulanmaktaymış.

        Anlayacağınız hemen hemen her sektörde gerek üretimde gerek pazarlamada gerekse tüketimde kadının elinin değmesi şart. Erkek milleti kadına şiddete devam ederken, biz olmasak ne yaparlardı diye hiç düşünmezler mi? Yoksa erkeklerin sağ veya sol beyin loblarında bu alanlarda derin bir boşluk mu var? Bence araştırmacılar oturup erkek beynindeki bu bölümü incelemeliler. Tabi varsa...

        INFERNO

        Dan Barown’ın romanından uyarlanan “Inferno“ (Cehennem) filmini sonunda seyredebildim. Filmin önemli bir bölümü İtalya’nın tarihi yerlerinde geçerken son bölüm İstanbul’da bitiyor.

        Özellikle İstanbul çekimlerini merak ettiğimden filmin İstanbul sahnelerini pür dikkat izledim. Filmin İstanbul’a katkısı olacak diyenlere kesinlikle katılmıyorum. İstanbul’da çekilen bölümlerin bazı sahneleri beni son derece rahatsız etti.

        Nedenine gelince... Başroldeki kadın oyuncunun İstanbul’a gelir gelmez üniversiteye girerken siyah bir baş örtüsü takarak saçlarını örtmesi gerekli miydi?

        Dikkat ettim diğer öğrencileri de ağırlıklı olarak başları kapalı olarak çekmişler. İstanbul sokaklarını ise tam bir Ortadoğu ülkesi olarak göstermişler.

        Ayasofya ve Yerebatan Sarnıcı’ndaki sahnelere gelince bir şey diyemem. Çünkü son derece mükemmel çekilmişler.

        Diğer Yazılar