PISA değerlendirmesi
Uluslararası bir öğrenci değerlendirme sistemi olan PISA’ya göre eğitim sistemimiz neredeyse olabileceğinin en kötüsü durumundaymış. Daha da ötesi çocuklarımız okuduklarını anlamıyorlarmış bile.
Peki eğitim sistemimizde durum gerçekten böyle mi?
60 yıl öncesine geri dönecek olursak... Almanya’nın daveti üzerine bu ülkeye göç eden işçilerimizin karşılaştığı en büyük sorunlardan biri çocuklarını Alman okullarında okutmaktı. Zira çocuklarımız eğitimde ciddi sıkıntılar yaşıyor hatta yapılan zeka testlerinden aldıkları düşük sonuçlar yüzünden geri zekalı olarak sınıflandırılıyordu.
Kuşkusuz başka açıdan bakılacak olursa bu yapılan zeka testlerinin güvenirliği de sorgulanabilir. Fakat aradan geçen yıllar boyunca zeka testleri kendilerini geliştirmiş olmalarına rağmen , genel tablo da alınan sonuçlarda maalesef hala çok farklı değil.
Hadi testleri bir kenara bırakalım ve kendi kendimize değerlendirme yapalım desek ,ortaya yine şu sonuç çıkıyor: Çocuklarımıza düşünmeyi öğretmiyoruz.
Aslına bakarsanız çocuklar yapıları gereği ağızlarından ilk kelimeler çıkmaya başladığı andan itibaren soru sorarlar ve araştırmacı olmaya başlarlar.
Peki ne oluyor da bu çocuklar büyüdükçe soru sormayı bırakıp düşünmekten vazgeçiyorlar?
EĞİTİM SİSTEMİ SUÇLU
Geçen yıl bir arkadaşımın katıldığı veli toplantısında olanları sizlere aktarayım. Fen bilgisi öğretmeni veli toplantısı esnasında ciddi bir tavırla arkadaşıma parmağını sallaya sallaya şöyle demiş:
“Oğlunuzdan son derece şikayetçiyim. Uzay hakkında sorduğu sorular yüzünden ders bölünüyor, diğer çocukların dikkati dağılıyor.”
Öğretmen bu şikayetini o kadar sert bir tavırla dile getirmiş ki öğretmenin tavrından arkadaşım bile korkmuş ve eve gelir gelmez oğluna bir daha öğretmenine soru sormamasını tembihlemiş.
Sözün kısası “eğitim sistemimiz“ gerek müfredatı gerekse öğretmenleri ile soru soran değil sadece “ödev yapan” öğrencilere göre programlanmış. PİSA’nın sonuçları da eğitim düzeyimizin ne kadar ucube olduğunu tüm haşmeti ile bir kez daha gözümüze soktu.
Yıllardır bu konu hakkında yazıp çizerim. Ama tabi bu durum ‘ben demiştim’ demekle düzelmiyor. Her gelen iktidarın kendi istediği eğitim sistemini ve kitap değişikliklerini yapması ile de olmuyor. Hatta daha da karmaşık hale gelerek yetişmekte olan gençlerimiz siyasete alet ediliyorlar. Bu nedenle zeka düzeyi belirli çerçevede kalan gençlerle yolumuza devam etmek zorunda bırakılıyoruz.
Ama çağ değişti... Artık çocuklarımız sosyal medya sayesinde öğretmenlerinden cevap alamadıkları soruların cevaplarını öğrenebiliyorlar.
İşte aslında bütün mesele bu..
Amerika’da Trump’ı,Türkiye’de mevcut iktidarı ürküten, çocuklarımızın soru sormalarına ve öğrenmelerine imkan sağlayan sosyal medya ve internet...
Sonuç; Okuduğunu bile anlayamayan bir millet.
