Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu yıl 8. kez kutlanan Çeşme Alaçatı Ot Festivali tam manası ile kendini aştı.

        Hatta o kadar ki, Çeşme Çeşme olalı bana kalırsa yıllardan beri böylesine anormal bir kalabalık görmedi. Hem gelen misafirler hem de Çeşme esnafı karşılaştıkları yoğun kalabalıktan dolayı büyük bir şaşkınlık yaşadılar.

        Festival’in ilk gününden itibaren Alaçatı sokaklarında yürümek imkansız hale geldi. Alaçatı’nın kalabalığından kaçıp Çeşme çarşısına gittiğimizde Alaçatı’dan farklı bir kalabalıkla karşılaşmadık diyebilrim.

        Çeşme Marina’sından tutun, çarşısından, sahiline kadar hemen her yerden insanlar fışkırmaktaydı. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere çevre illerden gelmesi beklenen kalabalıkların dışında Türkiye’nin neredeyse hemen her ilinin plakasını Alaçatı ve Çeşme sokaklarında gördüm diyebilirim. Turizm firmaları Alaçatı Ot Festivali için belli ki aylar öncesinden özel tur hazırlıkları yapmışlar. Her yer yolcu otobüsleri ile doluydu.

        Alaçatı’nın sokaklarında gezerken ne tiplerle, ne sorularla karşılaştım anlatsam inanın fıkra olur. Bir keresinde orta yaş üstü bir grup bayan yanıma yaklaşarak;

        “Kızım Alaçatı’da çok güzel eski taş evler, deniz varmış. Nereden, nasıl gidilir, bize gösterir misin?” diye sorduklarında,

        “Teyze’cim siz Alaçatı’dasınız. Kalabalıktan fırsat bulup kafanızı kaldırabilirseniz Alaçatı’nın güzelliklerini, evlerini, begonvil dolu sokaklarını görebilirsiniz. Denizi görmek için ise Alaçatı içinden çıkmanız lazım. Siz en iyisi başka bir tarihte sakin bir zamanda Alaçatı’yı yeniden ziyaret edin” dedim. Bu arada festivalseverler gelir gelmez tabi ki tezgahlarda alıcısını bekleyen ürünlere yöneldiler. Bildiğiniz gibi festivalin bu yıl ki teması “ısırgan otu” idi.

        Çeşitli bitkiler ve otlardan yapılan yüzlerce çeşit yiyeceğe büyük ilgi gösteren konuklar ürünleri tatmaya, alışveriş yapmaya doyamadılar. Aslında festival Alaçatı’ya gelmek için bahane. Amaç doğa hakkında bildiklerimizi aktarmak, bilmediklerimizi öğrenmek. Kısacası, “O anı yaşadım” diyebilmek. Tanıdık, tanımadık her kesim ile bu keyfi paylaşmak. Dün İstanbul’a dönerken burnunu özlemle cama dayayan çocuk gibiydim. Bekle beni Alaçatı, en kısa zamanda yine görüşeceğiz.

        Diğer Yazılar