Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dan Brown’un son romanı Ori̇ji̇n’i (Başlangıç) bir solukta okudum. Kitap çıkalı birkaç hafta olmasına rağmen uzmanlardan nedense kitap hakkında henüz yorumlar gelmeye başlamadı. Halbuki kitabın başlangıcında yazar son derece düşündürücü ve bir o kadar da anlamlı olan şu notları düşmüş;

        “Bu romanda bahsi geçen tüm sanat eserleri, mimari yapılar, bilimsel çalışmalar ve dini örgütler gerçektir.”

        “Gelecekte bizi bekleyen hayata kavuşmak için önce kendi tasarladığımız hayattan kurtulmayı istemeliyiz.”

        Kitabı bitirdikten sonra bu kısa notları tekrar okuma ihtiyacı duydum. Daha sonra bir dergide şu haberi okuyunca irkildim;

        “Facebook yapay zekadan vazgeçmiyor. Son dönemde yapay zekaya yaptığı yatırımlar ile basında geniş yer bulan sosyal medya devi, yapay zeka merkezini açacağı kenti seçti. Kanada’nın Montreal kenti....”

        Bu haberi okur okumaz aklıma baş rolünü Anthony Hopkins’in oynağı “Westworld” dizisi geldi. Dan Brown’un kitabı ve bütün teknoloji haberlerini bir araya getirdiğimde ise sonuç beni ürküttü.

        Nereden geliyoruz?

        Nereye gidiyoruz...

        Yazar bana kalırsa geleceğimizi (nereye gidiyoruz) romanında açıkça anlatmış.

        Kitap yayınlandığından beri aslında tartışma yaratacak olan bu konuda nedense kimseden henüz çıt çıkmadı.

        Kitabın sonunda Dan Brown açıkça teknolojinin insanlığı çok kısa bir sonra yok edeceğini yazmış.

        “İnsan soyunun sonu geliyor” diyor. Gelişmekte olan teknoloji ve onun getirdiği yenilikler ile yapay zeka olayına girdiğiniz zaman aslında bunların hiç birinin hikaye olmadığını sanırım önümüzdeki yıllarda anlayacağız.

        Hatırlarsanız “Jetgiller” çizgi filmindeki uzay çağı aletlerini hayal ürünü gibi izlerdik. Bugün ise yaşadığımız yüzyılda hepsi gerçek oldu.

        İnsanoğlu kendi kendini yok etmek için teknolojiyi geliştirdikçe geliştiriyor.

        ROBERT LANGDON

        Kitabın kahramanı Robert Langdon yine klostrofobik, hala Mickey Mouse saati kolunda. Okuyanlar, takip edenler bilirler, simge bilim aşığı bu biraz saf profesörümüzün başına gelmeyen kalmıyor.

        Bu hikaye, yıllar önce öğrencisi olan ama daha sonrasında da bağlantıyı koparmadığı Edmund Kirsch hakkında.

        Kirsch bir hayli zengin, inanılmaz zeki, yapay zeka gibi geleceğin teknolojilerinde de inanılmaz yetenekli bir adam.

        Her şey Kirsch’ün dünyanın temelini sarsacak bir şey bulmasıyla başlıyor.

        Size bu kitabı okuduktan sonra Tanrı’nın Formülü kitabını da okumanızı öneriyorum.Yapay zeka ve teknoloji konusunda tarih kadar bilgili olduğunu da göstermiş bence Dan amca bu romanında. Final muhteşem.

        Diğer Yazılar