Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Kalkışta 12. sıradayız” anonsuyla irkiliyorum. Nereden baksak 40 dakika daha rötar... Zaman aleyhime işliyor. 5 saat sonra Londra’da yapacağım ABD’li sinema oyuncusu Chris Pine röportajına geç kalma tehlikesiyle karşı karşıyayım. Bari geçen yıl bizde de gösterilen “Bilinmeze Doğru Star Trek” filmini bir kez daha izleyeyim. Neyse ki Londra’ya iniş zor değildi, trafik de fena sayılmazdı da 15 dakika gecikmeyle yetişebildim. Öncelikle filmdeki Kaptan Kirk’i heybetsiz bulan arkadaşlarıma söyleyeyim, boyu, posu ve karizması yerindeydi. Oldukça samimi ve kibardı. Armani’nin Code parfümünün yüzü olan ünlü oyuncunun İstanbul’dan geldiğimi öğrenince daha ilgili davrandığını da söylemelim.

        Giorgio Armani bir röportajımızda İstanbul’un siluet ve ışıkların bir karışımı olduğunu söylemişti. Çok büyük bir ruhun vücut bulmasına benzetmişti. Siz İstanbul hakkında ne düşünüyorsunuz?

        İstanbul’a gitmeyi çok isterim, konuştuğum herkes oraya gitmiş ve sevmiş. İstanbul hakkında çok iyi şeyler söylüyorlar. Kültürün ve sanat eserlerinin ne kadar muhteşem olduğundan bahsediyorlar. Doğu’yla Batı’nın tam bir birleşimi, ilerici, seksi... İstanbul’da çalışmak için sabırsızlanıyorum.

        İstanbul’da takipçiniz çok. Mesela Türkiye’nin en popüler ve seksi kadınlarından Burcu Esmersoy. Kısa süre önce bir röportajında, yatak odanızın nasıl olduğunu merak ettiğini söylemişti.

        Kim dediniz?

        Burcu Esmersoy. Türkiye’de çok popüler bir kadın...

        Yatak odamı mı merak etmiş?

        Onun merakını gidermek ister miydiniz?

        Onu tanımıyorum. Ama harika biri olsa gerek.

        ‘YAZMAYI VE YÖNETMEYİ SEVİYORUM’

        Ailenizde pek çok oyuncu da var. Onların izinden gitmeseydiniz sizce ne olurdunuz?

        Oyunculuktan başka bir şeye ilgi duymadım. Üniversitede İngilizce eğitimi aldım çünkü başka ilgi alanım yoktu, okumaktan hoşlanıyorum. Başka meslekte başarılı olamazdım sanıyorum.

        Daha önce fotoğrafçılıktan bahsetmiştiniz. Sanatın başka alanlarına da ilgi duyuyor musunuz, örneğin yazmak gibi?

        Fotoğrafçılığı çok seviyorum. İşini çok beğendiğim bir fotoğrafçıdan, evdeki stüdyomu kurmaya yardım edeceğine dair bir söz aldım. Yazmayı ve yönetmeyi seviyorum. Modayı ve yemeyi de... Bir sürü şeyden hoşlanıyorum. Amerikan rüyası karmaşam var.

        Nedir sizin düsturunuz?

        Sıradan gelecek biliyorum ama dürüstlük... Dürüstlük, kim olduğunuzu, etik ve ahlaki değerlerinizi ve sanatçı prensiplerinizi gösterir. Sizi tanımlayan şeyleri belirler.

        Var mı örnek aldığınız birileri?

        Bill Gates’e büyük saygı duyuyorum. Yapmayı sevdiği şeyi yaparak çok zengin oldu ve bir noktada yeterince parası olduğuna, doyum noktasına geldiğine karar verip şirketinin büyük kısmını sattı. Kendi için daha doğru olanı yaptı. Bence bu çok etkileyici bir şey

        ‘Giydiğin ceketin bir hikâyesi olmalı’

        Giorgio Armani ile olan ilişkiniz nasıl?

        Bay Armani ile tanışmadım. Kendisi hakkındaki izlenimim onun muhteşem bir sanatçı ve zanaatkâr olduğu. Bu sanatçılık ve zanaatkârlık, ürünlerinde göze batan bir şatafat yerine zarafet, incelik, ince elenip sık dokunmuş bir hassasiyetle kendini gösteriyor. Seçkin ve ebedi. Takım elbiseleri, bundan 50 yıl sonra da bugünkü gibi revaçta olacaktır. O, moda akımlarının peşinde koşan biri değil, kendine olan güveni kesinlikle çok çekici. Bunu etkileyici buluyorum.

        Günümüz erkekleri nasıl göründükleri, nasıl giyindikleri ve nasıl koktukları konusunda çok hassas. Sürekli göz önünde olan biri olarak, tüm bu şartlara uyum sağlama konusunda baskı yaşıyor musunuz?

        Bu sorunu daha çok kadınlar yaşıyor, ben bundan keyif alıyorum. En keyif aldığım şey, bir gala için özel olarak giyinip süslenmek. Ama günlük yaşantımda bunu umursamam. Bir kadın ya da erkek yaşlandıkça kendiyle çok daha fazla barışık olmaya başlıyor.

        Giysi seçerken kriterleriniz nedir, marka mı?

        İster jean, ister kumaş pantolon, tişört, ceket olsun kullanılmış görünümlü şeyler seçiyorum. Bir hikâyesi var çünkü. Nasıl göründüğünden ziyade hikâyen önemlidir. Moda eleştirmenleri bundan nefret etse de umurumda değil, giydiğin ceketin bir hikâyesi olmalı. İşte asıl ilgimi çeken şey bu.

        Nedir sizin hikâyesi olan giysileriniz?

        Aklıma gelen ilk şey, bir çanta. Babamın en iyi dostuna aitti. Taba rengi ve küçük sayılabilecek bir çanta. Benim tarzım bir adamdı. Pipo içerdi, her gün tıraş olurdu. Tıraş sonrası losyonu kullanırdı. Hepsi benim zevkime uygundu. Şehre bizi ziyaret etmeye geldiğinde görürdüm. O çantayı her zaman çok sevdim. Büyükbabam eskimemesi için ona dokunmamam gerektiğini söylemişti. Yıllarca onu kullanmak için bekledim.

        ‘Türk oyuncularla tanışmak isterim’

        Kendinizi ekranda izler misiniz?

        Bırakın rol yapıyor olmanızı, ekrana yansıtılan fiziksel görünümünüzü izlemek bile kolay bir şey değil. Oyuncuları ve kendinizi ekranda izlemek öğretici oluyor. Bu zorluğa zaman içerisinde alışıyorsunuz. Ekrandakinin siz olduğunu kavrıyorsunuz.

        Yapmamanız gereken bir şeyi yaptığınızı fark ettiğiniz oluyor mu?

        Hangi oyuncu size bir filmin çekimi boyunca bundan büyük keyif aldığını, sorun yaşamadığını ve kusursuz olduğunu söylerse bu kesinlikle yalandır. Bilemiyorum, belki gerçekten böyle oyuncular vardır? Ben öyle olmadığımı biliyorum.

        Tanıdığınız Türk tasarımcı ya da Türk oyuncu var mı?

        Hayır yok. Onlarla tanıştırılmayı çok isterim. Lütfen beni İstanbul’a davet edin. Sizden rica ediyorum bunu iletin.

        Oynadığınız farklı roller ilişkilerinize de yansıyor mu?

        Tam olarak “Evet” diyemem, çünkü kurduğunuz ilişkileri tam anlamıyla takip etmiyorsunuz. Daha çok, beni mutlu eden şeylere odaklanıyorum.

        Bu yorucu bir şey değil mi?

        Aslında karanlık bir yanı olduğunu söylemeliyim. Ama bundan keyif de alıyorsun. Çok eğlenceli bir şey.

        Bir karakterin üzerinize oturduğunu nasıl anlıyorsunuz? Bu çok değişken olabiliyor. Farklı birinin karakterine bürünmek ilginç bir şey. Kolay değil. Mesela Dustin Hoffman’ı bu yönü dolayısıyla çok severim. Çok fazla kaybolmaz. Sadece yeterli derecede kendini gösterir. En önemlisi çok abartılı olmamak. Bazı rollerde bu daha çok öne çıkıyor. Kendi gücünüzü, özgüveninizi ve yeteneğinizi yansıtmanız gerekiyor.

        ‘Bond’un arabalarını isterim’

        Gelecekteki projelerinizle ilgili bilgi verebilir misiniz? Into the Woods adında bir filmde rol aldım. Rob Marshall’ın yönetmenliğini yapmış olduğu bir film. Çok iyi bir iş olduğunu düşünüyorum. Çekimlerini tamamladık. Aralıkta vizyona girecek. Patrondan Kurtulma Sanatı 2’yi çektik. Bu filmde Jason Sudeikis, Charlie Day, Jennifer Anniston gibi isimlerle çalıştım. Z for Zachariah adında başka bir filmde de rol aldım. Yeni Zelanda’da çekildi. Craig Zobel yönetti. Yapımcılığını da Tobey Maguire yaptı. Ayrıca Stretch adlı bir filmde oynadım. Joe Carnahan yazıp yönetti. Lauren Ambrose’la birlikte oynadığım Fool for Love adlı bir filmim daha var. Onu da Boston’da çektik. Sam Shepard’ın oyunundan uyarlandı.

        Keira Knightley’le birlikte rol aldığınız Gölge Ajan’daki Jack Ryan karakterine mi, yoksa tam aksine ‘çapkın’ James Bond’un hayat tarzına mı sahip olmak isterdiniz?

        Ne yazık ki “Bond” diyeceğim çünkü harika arabaları var. Mükemmel takım elbiseleri var ve Rayn’ın gardırobu o kadar kusursuz değil. Ancak Ryan’ın dürüstlüğünü seviyorum. Ryan’ı canlandırdığım için çok mutluyum. Ryan’ı canlandırmayı tercih ederim ama Bond’un arabalarını ve aksesuvarlarını isterim.

        ‘Kadında topuklu ayakkabı çok hoşuma gider’

        Kadını güzel ve seksi kılan nedir?

        Bu tamamen kişiyle ilgili bir durum. Topuklu ayakkabı gibi. Topuklu ayakkabılar da böyledir, giyen kişiye yakışır ya da yakışmaz. Ama nasıl giydiğiniz ya da onlarla nasıl yürüdüğünüz önemlidir. Tahrik edici olmak ve bunun gibi şeyler her zaman sizinle ilgilidir, kendinizi nasıl hissettiğinizle... Siz yürürken, onlarla konuşurken insanlar bunu hisseder. Bu, her şeyden daha seksidir.

        İtiraf etmek istediğiniz bir şey var mı? Bunu daha önce söylememiştim sanırım topuklu ayakkabıları severim. Ama giymeyi değil elbette.

        Yemek yemeyi sevdiğinizi söylediniz, neyi seversiniz? İtalyan yemekleri. Sadece mantarlar bile olabilir. Makarnayı çok severim. Ayrıca sosları severim. Formumu korumaya çalışıyorum ve taze şeyler yemek istiyorum. Mesela taze domateslerle biraz mozarella, üzerine biraz da zeytinyağı. Bunun gibi şeyler...

        Diğer Yazılar