Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        "Darius Milhaud dinler misin?" dedi masadaki, "Yamacına Charles Bukowski ilişirse, neden olmasın" deyince, nidalı sesiyle başladı biz fanilerin kahramanı Stirkoff'un şiirini hatmetmeye... (Erken içimden geldi notu: Üşenmeyip, hatırlayalım Stirkoff da nedir diyenlere gelsin,'Pis Moruğun Notları'ndan.) Biz de mevzu madem Milhaud, Bukowski ve Stirkoff üçlüsüne vardı; o vakit, size de güne ayar olur niyetine, okudukça şahlatan şiirden bir kuple gelsin, fona da Milhaud melodileri...

        "Otur Stirkoff / sağolun, efendim / ayaklarını uzatabilirsin / çok lütufkârsınız, efendim / Stirkoff, anladığım kadarı ile adalet ve eşitlik gibi konuları irdeleyen yazılar yazıyorsun; coşku ve kurtuluş hakkı üzerine de / doğru mu bu, Stirkoff? / evet, efendim / dünyada geniş anlamda adalet sağlanabilir mi sence? / hiç sanmam, efendim / öyleyse bu boktan yazıları neden yazıyorsun? / kendini kötü mü hissediyorsun? / son zamanlarda pek iyi değilim, efendim / delirdiğimi düşünüyorum / fazlaca mı içiyorsun, Stirkoff? / elbette, efendim / müzik olarak da Vaughn Williams ya da Darius Milhaud yeğlerim... / peki, cesur kime denir? / aslanın ne olduğunu bilmeyene / herkes bilir aslanın ne olduğunu / herkes aslanın ne olduğunu bildiğini sanır, efendim."

        Gelelim, bu haftanın seyirliğinde, ajandaya not düşülecek olan oyuna ama öncesinde, gelin "Tiyatro ba" ekibini biraz daha yakından tanıyalım, sonrasında kaldığımız boyuttan devam! İlk defa, 2013'te seyrine daldığım oyunlarından sonra bugünlerde "Kapı Aralığı Nedir? Kapı Aralığı Bir Fotoğraftır" adlı oyunlarının kadrajında ikinci kelama düşüşüm ekiple... Alışılagelmiş tiyatronun aksine bir öyküye odaklanmak yerine, seyirci için kendi fotoğrafını ve kendi öyküsünü oluşturabileceği boş bir alan açmayı hedeflediği belirten "ba", tiyatro sahnesinde, seyircisiyle birlikte herhangi bir fotoğrafın çekileceği anı arıyor. Seyrine daldığımsa; Amerikan edebiyatının en sansasyonel isimlerinden Gertrude Stein'ın "Ne Oldu" oyunundan ve "Picasso'nun Portresi" metninden yola çıkılarak sahnelenen avangard bir oyun. Çeviri ve dramaturjisi Ferdi Çetin, yönetmenliği Yusuf Demirkol, müzikleri ise Tom Soloveitzik, Korhan Erel ve Kevin Davis'e emanet olan "Kapı Aralığı Nedir? Kapı Aralığı Bir Fotoğraftır"ın oyunculuğunu ise Burcu Halaçoğlu üstleniyor. Sözü Tiyatro ba'dan Yusuf Demirkol'a bırakarak huzurlarınızdan ayrılıyorum.

        TİYATRO OLMAKTAN ÇOK...

        Tiyatro Ba'nın serüveninden başlayalım, tiyatro yolculuğunuz nasıl başladı? Bir de "ba"nın anlamını öğrenebilir miyiz?

        Üniversitenin ilk yıllarında (İstanbul Üniversitesi'nin Öğrenci Kültür Merkezi'nin açık olduğu dönemde, AKM'nin de tabii) amatör tiyatro gruplarından birinde tanıştık, zamanla dramatik metinlerden uzaklaştıkça "ba-" fikri ortaya çıktı. 2012 yılında da ilk oyunumuz "Doğum Günü"yle kurulmuş oldu. Ba'nın anlamı ise; baba kelimesinin ilk hecesi. Biz de bunu kullanmak istedik.

        Tiyatroda derdiniz nedir?

        "Ba", tiyatro grubu olmaktan çok disiplinlerarası sanat topluluğu olma çabasında. Farklı disiplinlerden sanatçıların ve metinlerin birlikte, ayını projede yer alabilecekleri alanları arıyoruz. Şimdilik bunu sadece tiyatro sahnesinde deniyoruz.

        İlk oyun "Ev, Mercedes ve Anneler", ikinci oyun ise "Kapı Aralığı Nedir, Kapı Aralığı Bir Fotoğraftır"; bu iki hikayenin mevzularından bahsedebilir misiniz ve seçme sebebiniz nedir?

        "Ev, Mercedes ve Anneler", Ferdi'nin (Çetin) öykülerinden derlediğimiz bir projeydi. "Kapı Aralığı..."nda ise Gertrude Stein'ın iki metnini alıntıladık. Her iki metni de, parçalı anlatıları ve her bir parçanın da kendi başına çok sesli olduğunu düşünerek seçtik. Metin, sahnenin merkezini değil de, kalan bütün öğelerle (oyuncu, ışık, kostüm, tasarım, konsept) aynı değeri paylaşabildiği ölçüde projelerimizde yer alıyor.

        İLK AMACIMIZ DA ÇOK SESLİ OLABİLMEK!

        Bu iki oyunu da sahneye taşırken ne gibi kıstasları ele aldınız, yorumlarken neye dikkat ediyorsunuz?

        Her iki oyunu da birden fazla yoruma açıklıkları, imge ve çağrışım yoğunluklarına göre değerlendirdik. Herhangi bir metni ya da fikri yorumlamaktan çok, onları daha fazla yorumlanabilecek, tartışılabilecek bir atmosfere dahil etmek ilk amacımız.

        İki oyundan ortaya çıkan fotoğrafta; sahneye taşıdığınız ve mevzusuna daldığınız üretimler bakımından, seyirciyi zorlayıcı ve hatta kendiyle başbaşa bırakan metinler...

        Seyirciyi kendiyle bırakmak yerine, onu da metin gibi, oyuncu gibi üretim, yaratım sürecinin bir parçası yapmaya çalışıyoruz. Şimdilik bunu sadece düşünerek yapabileceği bir alan yaratabildik. Çözümlerin bulunduğu, soruların cevaplandığı bir alanda, tiyatroda seyircinin sadece "seyirci" kalması tek seslilikten başka bir değil gibi! Zaten ilk amacımız da çok sesli olabilmek.

        Son dönemde, alışılagelmiş metinlerin ve oyunculukların aksine sizin sahnede endam ettirdiğiniz mevzu(lar) hem görsel hem de metin bakımından, izleklerin algılarını ters düz edebilecek paralellikte; nasıl eleştiriler alıyorsunuz?

        Doğruyu söylemek gerekirse, sahneye koyduğumuz her iki iş de algıları ters yüz etmekten fazla uzak. Benzerleri zaten 1950'lerden beri batıda çoktan yapılıyor ve tüketildi de. Yapmaya çalıştığımız sadece biçimin içindeki hikayeleri hatırlamak ya da güncelleriyle değiştirebilmek. Bunun farkında olan seyirci zaten altını çiziyor oyunun sonunda, farkında olmayanlardan da birkaçına değebilirsek ne mutlu!

        KAPI AÇILDIĞINDA İLK BAKIŞTA NELER GÖREBİLİYORUZ?

        Sanıyorum sizin tiyatro bağlamında anlattığınız türü, şu an yapan başka bir tiyatro yok; bunun olmamasını neye bağlıyorsunuz? Cesaret edememek mi yoksa böyle metinlerin az bilinirliği mi?

        Cesaretten çok, tüketilebilir olmayışı sanırım mesele! Tiyatro gibi bir sektörün olmadığı bir ülkede, tiyatro yapmak zaten cesaret... Kalanı estetik tercih oluyor.

        Ve gelelim, oyun boyunca kafamda dönen soruya; "kapı aralığı nedir?" İmajlardan yola çıkarsak da sizlerin / ba'nın hayattaki kapı aralığı nedir, desem?

        Aralık kalan kapıdan daha fazla anlam ve yorum bulabilmek belki! Kapı açıldığında, ilk bakışta neler görebiliyoruz? Gördüklerimizi nelerle ilişkilendiriyoruz? Tek bir anlamla yetiniyor muyuz? Sabah televizyonu açıyoruz, bir kasabada bir kadın cinayetinin haberi var. Bu da kapı aralığından görünen bir imge... Tabii onun ardından ne var? Nasıl bir toplum? Ne kadar uzun süre bakıyoruz o habere? Ya da o kadar uzun süre bakmamıza fırsat tanıyorlar mı? Benzer başka fotoğrafa geçmiyor mu televizyon? Bunun gibi şeyler.

        Tiyatroda bir türlü düzelemeyen mevzular hakkında ne söylemek istersiniz? Ba'nın önerisi ve gördüğü resim nedir?

        Tartışması ve çözüm önerileri sanırım buraya sığmayacak bir konu... Ba'nın gördüğü resim belki biraz daha iyimser. Tartışma varsa, elbette çok seslilik de vardır. Çok seslilik olduğunda daha etkili fotoğraflar çekebiliriz ileride.

        Günün nevaleliği de Gertrude Stein'in gelsin: "Tek bir pişmanlık bir kapı aralığıdır."

        Diğer Yazılar