'Ben deli değilim...'
Bahar, yavaştan sokulurken Yeditepeli şehrime, ben Nisan ayını; Haliç’te bilumum şahsına münhasır, içine sporcu ruhu kamış bünyelerle kürek çekerek ve İstanbul’un yosunlu-denizanalı suyuna hafiften akarak sonlandırdım… (Bildiğiniz sakarlıkla bünyeyi daldırdım Haliç’in ortasına… Sonrasında yosuna bulanmış bünyeyi ortalığa salmak fenaydı ama ilk denize tebessümü verdik anlayacağınız, darısı sizin başınıza! Kürek çekme muhabbetine ise geliriz bilahare… Yaklaşık 150 markanın katılacağı festival heyecanı içindeyiz, dokunmayın!) En sevdiğim emekçi Mayıs’ı ise; yılların boğazda bir düğüm bıraktığı eziği söküp, en temizinden merhaba diyerek açtım… (TV’de izlemişsinizdir, bana düşmez tasviri… Kısaca, dediği gibi Nazım’ın; dostların arasında, güneşin sofrasındaydık. Gözlerim-iz gördü, kulaklarım-ız duydu; Grup Yorum ve Kardeş Türküler çığırıyordu Taksim Meydanı’nda… Günün ilaç gibi sözü ise Yorum’dan geldi: “Bugün, hayal ettiğimiz gelecek günlerin provası gibiydi…” Bünye, bunları da gördü; yüzümde bir tebessüm, içimde bir sabır, devam! )
Şimdi ise siz bu satırları okuyorken, ben Ceyhan ve Seyhan Nehirleri’nin deltasında Adana’nın keşfine dalıyor olacağım…
DÜNYANIN EN TEHLİKELİ ŞEYİ…
Bir yamacımda kafa açıcı Penguen, Leman, Uykusuz, Gırgır, Harakiri ve Bayan Yanı dergileri, diğer yamacımda ise zamanında bünyeyi siyaset cephesinde nasılda hırpaladığını anlatan memleketim coğrafyasının en efkarlı taksicisi… (Şu bir gerçek ki çoğumuzun ayarlarımızı kanırtmak için bir danışmana ihtiyacı var.) Aklımda ise geçen hafta seyrine daldığım; “Ben deli değilim, benden başka herkes deli olduğu için beni deli zannediyorlar…” diye başlayan Şizofreni Dernekleri Federasyonu tarafından gerçekleştirilen Gerçekler Maskelenmesin Projesi’nin düzenlediği yarışmanın birinciliğini hak eden Cemal’in hikâyesinin anlatıldığı video… Yarışmanın adı; Ateşin Düştüğü Yerden; Sesler, Yüzler, Öyküler… Ateşin düştüğü yer; Türkiye’de her yüz kişiden birinde görülme olasılığı olan şizofreni hastalarının ruhu, aklı, yüreği... Yazar Mario Levi başkanlığında ve Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı Doç Dr. Haldun Soygür’ün aralarında bulunduğu jüri tarafından şizofreni hastalarının yazdığı 95 öykü tarafından seçilen ve aynı zamanda kendisi de bir şizofren olan, Kanatılmış Sözcükler Kitabı adlı öykünün de yazarı, yazar adıyla Süveyda Ölüdeniz. (Belki bilahare 5 dakikalık bu farkındalığı siz de izlersiniz, aklınızda bulunsun!) Video şöyle bitiyordu: “Geçende kendi kendime ‘Cemal’ dedim ‘Cemal!’. İsmim Cemal bu arada. ‘Hayatı güzelleştirmek istiyorsan, dünyanın en tehlikeli şeyini sevmeyi öğrenmelisin... İnsanı. Buna kendini sevmeyi öğrenmekle başlayabilirsin.’ Hak verdim Cemal’e. Güzel konuşuyordu.”
Şimdi Seyhan’dan Yaşar Kemal’in Çukurovası’na yol alırken, “Adana’da nerede yenir, en acılı kebap yanı anason?’ diyorum; “Baraj Gölü’nün orada, en alasını yersiniz acılı kebaplarımızın’ diyor, bir misafirperver esnaf. Bizim şimdilik rotamız belli. Keşif sonrası dökülürüm nasılsa burada da ama öncesinde bu haftanın seyirliğine bir göz atalım…
DONKİŞOT TİYATRO’DAN “MÜNASEBETSİZ”
“Önemli bir iş için bir otele yerleşseniz ve de yan odadaki müşteri intihar girişiminde bulunsa, kendi işinizi bir an önce bitirip otelden ayrılmak için yardım elinizi uzatsanız, sonunda da hayatını kurtardığınız kişi sizin hayatınızı karartsa… Ne yapardınız?” Bu soruyla başlıyor Donkişot Tiyatro’nun Francis Veber’in ((L'ennerdeur) “Münasebetsiz” adlı oyunu… Kurulduğu günden bu yana kendi tarzının en önemli oyunlarını sahnelemeyi ilke edinen Donkişot Tiyatro, komedinin de ciddi bir sanat olduğunu, Fars türünün ise en ciddi şekilde oynanması gerektiğine inanan tiyatrocuları da bir araya getirerek, biz izleklere saygısını bir kez daha gösteriyor. İki perdelik komediyi dilimize çeviren Can Kapyalı. Usta yönetmen Çetin Akcan tarafından sahnelenen “Münasebetsiz”in kıvamında oyunculuklarında ise; Devlet Tiyatrosu sanatçısı, İsmail Dümbüllü ödüllü oyuncu Zafer Algöz, yine Devlet Tiyatrosu sanatçısı, yönetmen Hidayet Erdinç, sinema ve televizyon izleyicisinin yakından tanıdığı Melih Ekener, Seda Akman (ilk tiyatro oyunu olmasına karşın kanaatimce Akman da tiyatroyu kotarmıştır, devam) ve genç oyunculardan Erkan Pekbay ile Kerem Fırtına yer alıyor. Hem dozunda eğlenceli bir seyirlik, hem de şahane oyunculuklarla örülü bir oyun izlemek isteyenlere tavsiyemdir… www.donkisottiyatro.com
***
HABERİNİZ OLSUN!
Adıyla mutena Gelincik Projesi’nden haberiniz vardır: Her dört kadından birinin şiddete maruz kaldığı canım ülkemde, kadına ve çocuklara yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla yaratıcı reklam ve PR ajansı 2film’in ‘sosyal sorumluluk projesi olsun’ fikriyle ortaya çıkardığı Gelincik Projesi… Türkiye’de kadının durumunu; kadınlara yönelik saldırıları mesele edinmiş 3 kadın; İletişim Koordinatörü Zeynep Kurtbay, Creative Director Aslı Aytaç ve Reklam Yazarı Ebru Ayaz, kafa kafaya vermiş ve isminden logosuna, mekanizmanın nasıl işleyeceğinden gelincik hattının kurulmasına, sanatçı desteğinden kampanyalarına tek tek her detayı düşünüp projeyi tasarlamış, kurgulamış ve yazmış… Sonrasında da Ankara Barosu’na emanet etmişler.
Bu projeyi kutsal emanet gibi sahiplenen Ankara Barosu da “toplumun kadından özür dileme projesi” diye adlandırdığı Gelincik Projesi’ni hayata geçirmiş. Müjde Ar ve Yasemin Yalçın gibi sanatçıların desteklediği proje, ‘dört duvar arasına sıkıştırılmış kadın’ın, hakları konusunda farkındalığı arttırmayı amaçlıyor. Öyle ki Ayşe Paşalı cinayeti ve binlercesi bir daha yaşanmasın diye “unutmadık; unutturmayacağız” diyen ekip, bu projeyle artık kadınların bir avukatı ve bir sesi var diyor. Proje kapsamında, 3 yıldır kapalı olan Gazanfer Özcan Tiyatrosu da gelincikler yararına sahnelenen Dario Fo’nun Kadın Oyunları’na ev sahipliği yaptı. Tüm gelirin gelinciklere bırakılacağı oyun, Anadolu turnesine çıkacak, takipte kalın! Alo Gelincik Hattı: 7 gün, 24 saat boyunca 444 43 06 numaradan ulaşabilirsiniz.
