Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye Cumhurbaşkanı, Rusya ve İran’ın devlet başkanları, önceki gün Ankara’da sonucu henüz belli olmayan Suriye savaşına çözüm arayışlarını devam ettirdi. Ancak Suriye sahasının üç önemli aktörü de başlıca hedeflerinden birine ulaştı. İlki; Türkiye, PKK denetimindeki özerk bir bölgenin oluşmasını engelledi. İran Tahran’ın “Şii hilalini” geniş bir koridor ile Akdeniz’e kadar genişletmek için sessiz diplomasiden hareketli pozisyona geçti. Rusya ise son bir yılda verdiği destekle Akdeniz havzasında büyük rolü olan Türkiye’yi Batı’dan koparmak gibi daha geniş hedeflere ulaşmak için Suriye’yi kullanmaya devam ediyor. Üç ülkeyi birbirine bağlayan az sayıdaki faktörlerden biri de Suriye’de Amerikan ordusunun varlığına karşı sergilenen direniştir. Türkiye, 40 yıldan bu yana mücadele ettiği terör örgütü PKK’ya verilen Amerikan desteğini kendisi için bir güvenlik tehlikesi olarak görüyor ve haklı tepkisini ABD’deki taraflara söylüyor.

        Türkiye, tepkilerini dikkate almayan ABD’ye rağmen Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın kontrolündeki Afrin ve DAEŞ’in kontrolündeki Cerablus ve Al Bab bölgelerini kontrol altına aldı. Bölgedeki istikrarın sağlanması halinde ülkemizdeki Suriyelilerin kendi topraklarında yaşayabileceği bir kontrollü alan oluşturmaya çalışıyor.

        S-400 füze savunma sistemlerinin ilk bataryasını 2019’da Türkiye’ye teslim edecek olan Rusya, Türkiye'nin Suriye'de kalması ve bölgede istikrarın sağlanması için verdiği siyasi destekle Türkiye'yi kazanmaya çalışıyor. İran, Türkiye’ye Suriye’nin toprak bütünlüğünü yeniden sağlaması talebinde bulunuyor. Bu her üç ülkenin de ortak hedefi. Sahada ise koşullar karmaşık halini koruyor. Suriye çeşitli nüfuz alanlarına bölünmüş halde kalmaya devam ederken Münbiç için siyasi ve diplomatik bir çözüm arayışı hala devam ediyor. Türk ve ABD askerlerinin Münbiç’te karşı karşıya kalma riski olduğu malum. DAEŞ ve şimdilerde batılı istihbarat güçleri eli ile kurulmaya çalışılan yeni örgütler ise geri dönmek için bir vakumun oluşmasını bekliyor.

        ABD Başkanı Donald Trump, 3 Nisan tarihinde Amerikan askerlerinin Suriye'den çekilmesi konusunda "çok kısa sürede karar vereceğini" söyledi. Trump, bir tüccar edası ile Suriye konusundaki maliyet raporunu ilan ederken adeta adisyonu Arap ülkelerine bölüştüreceğinin mesajını da vermiş oldu.

        Trump’ın bu çıkışı herkesi şaşırtırken, sahadaki hareketlilik durumu ise Trump’ın söylemlerine tezat düşüyor. Bölgedeki yerel kaynaklar ile açık kaynaklar, Amerikan deniz piyadelerinin Suriye'nin kuzeyindeki Münbiç kentine gönderildiğini ortaya koyuyor.

        Uzun yıllar sahada muhabirlik yapmış bir gazeteci olarak biraz alan taraması yaptım. ABD askerleri, Sayur Nehri boyunca konuşlanmış durumda. Bu çok stratejik bir hamle, çünkü Afrin’den sonra Münbiç’e doğru hareket edeceğini ilan eden Türk askerinin geçebileceği bir noktadan bahsediyoruz. ABD ise bölgeye yolladığı askeri takviye ile Münbiç'e kara erişimini kestiğini düşünüyor.

        ABD askerlerinin çok sayıda zırhlı araca, ağır toplara ve mühendislik teçhizatına sahip olduğu belirtiliyor. Amerikalı askeri mühendisler aynı zamanda Sayur Nehri'nin 8 kilometre doğusunda bulunan küçük Dadat köyünde ABD'nin bu yeni savunma hattı için geri üs olarak kullanılmak üzere yeni bir tesis inşa ediyor. Şimdi akla ilk gelen soru şu; müttefikimiz olduğunu ve bölgede ortak stratejik hedeflerimizin olduğunu her fırsatta ilan eden ABD nasıl oluyor da bu kadar iki yüzlü davranabiliyor. Yoksa, hala Münbiç diplomasisi devam ederken bu hazırlıklar Türkiye’yi oyalamaya yönelik hamleler mi ?

        ABD, Suriye savaşının mali faturası hususunda Araplara mesaj verirken, Rusya ve İran karşında siyasi güç oluşturmak için de Avrupalı ülkeleri sürece dahil etme çabasında. İlk kurban Fransa ve tabii Fransa’nın hemen ardından İngiltere... Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron PKK/PYD heyetini Elysee sarayında kabul edince, İngiltere zaman kaybetmeden heyet beklemek yerine PKK/PYD ile görüşmek üzere bölgeye heyet yolladı bile...

        Fransa’nın zaman kaybetmeden, Körfez’deki küçük bir askeri varlığını bölgeye intikal ettirdiği belirtiliyor. Fransız kuvvetleri Münbiç'te Amerikan deniz piyadelerinin yanı sıra konuşlanırken savaş helikopterleri ve jetlerinin de Münbiç'teki Amerikan ve Fransız birliklerine hava desteği sağlamak amacıyla Rimelan'daki Amerikan hava üssüne indiği iddia ediliyor. Gerçi sahadaki kaynaklar bu durumu bilgi olarak ifade ederken Fransız makamları henüz sürece dair konuşmuş değiller. Bölgedeki askeri hareketliliği ise terör örgütü DAEŞ'e karşı haraketlilik olarak göstermeye çalışıyorlar.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta sonu Hatay’da yaptığı konuşmasında Afrin'in, Kuzey Suriye ve Irak'taki PKK’ya karşı bir askeri harekatın başlangıcı olduğunun sinyallerini verdi. Bu harekatın, Münbiç ile başlayacağı ve Irak'ın kuzeyinde Sincar'ın ele geçirilmesi için devam edeceğinin mesajını net bir dille verdi. Erdoğan’ın kararlılığı muhatapları tarafından çok net okundu.

        Afrin zaferini ABD’ye rağmen kazanmış olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajları netti. Trump, Türkiye’den önce davranıp Türkiye’nin Suriye ile Irak'taki iki temel hedefini elinden kapmak için çok aceleci davrandı ve diğer Batı Avrupalı liderlerle sahip olduğu gergin ilişkilere kıyasla Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile kısa sürede geliştirdiği iyi ilişkiden istifade etti. Böylece Suriye iç savaşına dahil ederek siyasi güç devşirmeye çalışıyor.

        Irak Başbakanı Haydar el Abadi, Ankara ve Bağdat arasında son bir yıldan bu yana sürdürülen görüşmelerde Türkiye'deki muhataplarının “Sincar’dan PKK temizlensin aksi halde biz temizleyeceğiz” mesajlarına rağmen DAEŞ terör örgütünü gerekçe göstererek zamana oynuyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak’ın kuzey batısındaki Sincar hedefini ilan etmesinin hemen ardından, Haydar el Abadi, Trump tarafından kendisine ağır baskı uygulanarak Sincar eyaletine Irak ordusunun 5. Bölüğünü gönderdi ve birliklerini Türk ordusunun Suriye'den Irak'a ilerleyişini önlemek için Irak-Suriye sınırına dizdi. Bir yandan PKK’nın 2 bin 300 militanı bölgede kamufle edildi, diğer taraftan ABD ve kısa süre sonra seçime gidecek olan Abadi’ye zafer kazandırılmış oldu. Böylece Türkiye’yi bir süre daha hedeflerinden uzaklaştırma gayretini sürdürdü. Diğer bir ifade ile Trump yönetimi, Türkiye’nin Suriye ve Irak'ta PKK’ya yönelik askeri planlarını bozmak için iki müttefiki üzerinden hareket etmiş oldu.

        Şimdi soru şu; Türkiye ABD’ye nasıl güvenebilir?

        Diğer Yazılar