Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Covid-19 sınır tanımıyor. Çaresiz ve savunmasız mültecileri de sakınmıyor. Yardım örgütü çalışanları salgının yayılması halinde Gazze, Yemen, İdlib, Bangladeş gibi bölgelerde bir felaket yaşanmasından korkuyor. Çünkü bu bölgelerde tıbbi bakım, tuvaletler, yiyecek, içme suyu, devlet desteği ve en başta da bilgilendirme eksik. Açlık ve hastalıktan tamamen zayıf düşmüş milyonlarca insanın Covid-19'a karşı koyacak hiçbir şeyi yok. Bu yüzden alarm veren yardım organizasyonları zamana karşı yarıştıklarını söylüyor ve bu dramatik koşullar altında olabildiğince iyi bir şekilde acil durumlara hazırlanmaya çalışıyorlar.

        AÇLIKTAN BİTAP DÜŞEN YEMEN

        Arap aleminin yoksullar evinin halkı, korona virüse karşı hayli savunmasız. 26 Mart 2015'te Suudi Arabistan’ın önderliğinde iç savaşa müdahale eden askeri ittifak, beş yıldan beri isyancı Husilere karşı tüm yıkıcı sonuçlarıyla savaşıyor. Yemenlilerin yüzde 80'i her gün insani yardıma muhtaç. Dünya Gıda Programı 12 milyon insanı destekliyor. Ailelerin üçte biri yeterince beslenmiyor. Yemen'de yetersiz beslenen çocukların oranı özellikle yüksek olup iki milyon çocuğun hayatta kalabilmesi için acilen yardıma ihtiyacı var. Fiyatlar hızla artıyor, iş bulunamıyor, maaşlar ödenmiyor ve paranın artık hiçbir değeri yok. Buna bir de bombardıman şiddeti ekleniyor. Son beş yılda savaşta her üç buçuk saatte bir sivil öldürüldü. Milyonlarca insan yerlerinden oldu.

        Yardım kuruluşlarının Covid salgınının sonuçlarıyla ilgili uyarıları bu yüzden hiç şaşırtmıyor. Ülkeye ve ülkeden tüm uçuşların durdurulmuş olması da yardımcıların çalışmasını zorlaştırıyor. Sağlık merkezlerinin sadece yarısı halen işler durumda. İlaç, ekipman ve personel eksikliği yaşanıyor. Yaklaşık 17 milyon Yemenlinin temiz suya erişme imkânı yok. Bu zor koşullar kolera hastalığının yeniden geçiş ölçüde yayılmasına neden oldu. Yetkililer, sadece bu yılın ilk yedi haftasında 56 bin şüpheli vaka sayıldığını bildirdi. İshal nedeniyle çok zayıf düşen insanlar için koronavirüsünün ölümcül olması muhtemeldir.

        HİÇ BİTMEYEN TRAJEDİ İDLİB

        Yıkılan hastaneler, bombalanan yerleşim alanları, çadırlardaki mülteciler ve acil barınaklar: Koronavirüsü, Suriye'nin tartışmalı İdlib eyaletinde hızla yayılabilir. Bölgede henüz akciğer hastalığı vakası kaydedilmedi. Dünya Sağlık Örgütü, çarşamba günü İdlib'de Korona testine başlamak istiyor, ancak şu anda sadece 300 test kiti mevcut. Suriye-Amerika Tabibler örgütü SAMS, İdlib'de olası bir korona salgınının acı çeken üç milyon sivil için ayrı bir felaket olabileceği konusunda uyarıyor. Kurdukları Whatsapp grubu ile ve içinde benim gibi bölgeyi devamlı takip eden gazetecileri bilgilendirmeyi amaçlayan SAMS yetkilileri olukça endişeliler. Hijyenik koşulların kötü olduğu aşırı kalabalık kamplardaki mülteciler açısından özellikle yüksek risk söz konusu. İHH bölgedeki en aktif kuruluş ve yardımlarını arttırarak sürdürüyor.

        Şam hükümetinin verdiği resmi bilgilere göre, Suriye'de sadece bir Covid vakası var. Ancak, gözlemcilerin çoğu gerçek sayının çok daha yüksek olduğundan yola çıkıyor. Dokuz yıldır süren savaşın ardından ülkenin kendini bir hastalık dalgasına karşı savunmak için çok az imkânı mevcut. Özellikle her gün İran’dan yüzlerce paramiliter askeri Suriye taşındığı aşikar iken… Benim sahadan aldığım şimdiye kadar 37 İranlı Paramiliter askerin bu virüs yüzünden öldüğü yönünde

        Geçen yıldan beri hükümet birliklerinin saldırısına uğrayan Suriye'deki muhaliflerin son kalesi İdlib'de durum özellikle tehlikeli. Türkiye ve Rusya tarafından müzakere edilen mevcut ateşkes sürecinde yardım kuruluşları bölge halkını kendilerini bekleyen tehlikeler hakkında aydınlatmak için ellerinden geleni yapıyorlar. "Menekşe Örgütü”nün üyeleri, çocuklar için virüsle ilgili tiyatro oyunları sahneliyor, park banklarını ve diğer toplantı yerlerini dezenfekte ediyorlar. Diğer yardımcılar, olası Korona hastaları için karantina çadırları kuruyor. Ancak, mülteci kamplarındaki kötü koşullar göz önüne alındığında, virüse karşı sistematik bir savunmadan söz edilemez.

        Temiz su, tuvalet, dezenfektan ve diğer temel ihtiyaçların eksikliği yaşanıyor.

        YILLARDIR ZATEN KARANTİNA ALTINDA OLAN GAZZE

        Gazze’deki insanların daha birkaç hafta öncesine kadar şöyle espri yaptıkları görülüyordu: “Bakın, 13 yıldır dış dünyadan büyük ölçüde izole edilmiş durumdayız, ama şimdi bunun da iyi bir yanı olduğunu görüyoruz. koronavirüsün yayılması bizi etkilemez. Aslında uzun zamandır karantina altındayız. Şimdi tüm dünya bunun nasıl bir duygu olduğunu hissediyor.” Ancak bu ince eleştiri birkaç gündür mazi oldu.

        Gazze Şeridi’nde hüküm süren Hamas, günlük yaşamı kısıtlayan katı koşullar uyguladığından panik yaşanıyor. Bunun nedeni, yetkililerce, izole edildiği onaylanmış iki Korona vakasının tespit edilmiş olması. Şimdi korkuyla şu sorular yöneltiliyor: Bu yeterli mi? Yoksa salgın yayılacak mı? Sakın İtalya’daki gibi bir durum yaşanmasın!

        Bu korkular haklı. Dünya genelinde Gazze Şeridi kadar kalabalık nüfuslu başka bir bölge yok. 360 kilometrekarelik bir alanda 1,8 milyondan fazla insan yaşıyor. Bu denli dar bir alana sıkışmış bir toplumda Covid’in yayılması çok kolay olacaktır. Ayrıca sağlık sistemi de kötü durumda. Hamas'ın İsrail ile sürdürdüğü savaşların yanı sıra, İsrail devleti ve Mısır'ın uyguladığı ablukalar nedeniyle zaten az sayıdaki klinik kötü donanıma sahip olup, doktorların yanı sıra ilaç, koruyucu giysi ve dezenfektan eksik.

        ROHİNGYALILARIN YENİ YURDU BANGLADEŞ

        Dünyanın en büyük mülteci kampı Kutupalong, Bangladeş'in güneydoğusunda bulunan Myanmar sınırında yer alıyor. Burada tahminen 640 bin Rohingyalı, çok dar bir alanda yaşıyor. Hatta bölgenin tamamında neredeyse bir milyon insanın yaşadığı tahmin ediliyor. Müslüman azınlık oraya neredeyse üç yıl önce Myanmar'daki ordu tarafından başlatılan etnik temizlikten kurtulmak için kaçtı. Şimdi yeni yuvalarını bambu kulübelerinden oluşan devasa bir kamp oluşturuyor. Henüz Kutupalong'un koronavirüsden nasibini almayacağına dair ihtiyatlı bir iyimserlik mevcut Kamp yetkilileri en azından şimdiye kadar hiçbir vakanın bildirilmediğini, ancak ilk Korona vakalarının patlak vermesi halinde hastalığın yayılmasını önlemenin zor olacağını söylüyor.

        Bu bölgedeki kamplarda da İnsanlar birbirine çok yakın yaşıyor, enfekte olan insanlar nasıl izole edilecek, gerekli mesafe nasıl korunacak? Barınaklarda su olmadığından ellerin sıkça yıkanması mümkün değil. Sahadan aldığım bilgiler ise, Güney Bangladeş'teki kamplarda salgın hastalıklara karşı insanların kendilerini en iyi şekilde nasıl koruyacağı konusunda 180 koç yetiştirildi. Onların 1.400 kişiyi ve bu 1.400 kişinin daha sonra diğer insanları bilgilendirmesi öngörülüyor. Amaç bütün aileleri bilgilendirmek. Ayrıca afişler ve bilgi notlarının yanı sıra, radyo reklamları ve videolarla insanlar, kendilerini nasıl koruyabilecekleri konusunda aydınlatılıyor. Karantina odaları da kuruldu. Ancak hiç kimse, tüm bu önlemlerin bu virüsten kurtulmak için yeterli olup olmayacağını bilmiyor.

        LİBYA’DAN 150 BİN İNSAN KAÇIYOR

        Libya’da şimdiye kadar 150 bin insan evini terk ederek okul ve sığınaklara yerleşti. Sağlık yapıları ise bombalı saldırılardan yaralanan siviller ve savaşçılarla dolu. Resmi olarak Libya’da da henüz bir Korona vakası bulunmuyor ancak insanlar Suriye’den gelen savaşçıların beraberinde virüs getirmiş olabileceğini düşünüyor.

        Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti gece saatlerinde sokağa çıkma yasağı getirdi. Hollanda merkezli Clingendael Enstitüsüne göre halihazırda 300 ila 400 Esad askeri General Halife Hafter’in saflarında savaşıyor. General Hafter kısa bir süre önce Şam’da bir temsilcilik açtı. Federal Almanya hükümetinin aracılığıyla sağlanan ateşkes anlaşması sürekli ihlal ediliyor.

        Diğer Yazılar