Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        IMF’den yeni bir uyarı geldi. Dün açıklanan raporda ,Türkiye’nin ters sermaye akışlarına karşı halen kırılgan olduğu belirtildi ve rezervlerin mutlaka artırılması gerektiği ifade edildi. Diğer taraftan yine aynı raporun önemli bir ayrıntısı da, Türkiye’nin uyguladığı para politikasında pozitif reel faiz vermek zorunda olduğunun tespiti.

        IMF’nin açıklamaları aslında malumun ilanı. Açıklamaları okuduktan sonra şaşıracak bir durumda değiliz. Fakat IMF’ye söyleyebileceğimiz tek şey “Good Morning after supper!” (Günaydın, IMF). Sene olmuş 2015, FED faiz artırmak için gün saymaya başlamış, üstelik yatırımcılarda gelişmekte olan ülkelere karşı ciddi bir negatif tutum başlamış, IMF kalkmış “Reform yapın, rezervlerinizi artırın” diyor.

        COMMERZ BANK’IN RAPORU

        Alman Commerz Bank döviz rezervleri ve ülkelerin rezervlerini mukayese ettiği bir rapor yayınladı. Raporda oldukça çarpıcı bölümler var. Bunların ilki son 10 yılda rezervlerini ciddi bir şekilde artıran ve yerinde sayan ülkeler bölümü. Örnek olarak, Brezilya’nın 2006 yılında rezervleri 100 milyar doların altındayken bugün 400 milyar dolara yaklaşmış. Bir başka örnek Rusya, son 1 yılda 150 milyar dolarlık rezerv eritmesine rağmen toplam rezerv rakamını son 10 yılda 200 milyar dolardan 300 milyar dolara kadar yükseltmiş. Madalyonun öbür tarafında ise Türkiye ve G. Afrika var. Her iki ülkenin de rezervi son 10 yılda nerede ise yerinde saymış vaziyette.

        Commerz Bank’ın raporunun bir başka önemli kısmı da ülkelere göre rezervlerin kısa vadeli borçları karşılama oranının yazılı olduğu yer. Commerz Bank IMF’nin rezervlerin yeterliliğini sorguladığı formülü gelişen ülkelere yaymış ve ilgili ülkenin 3 aylık ithalatları, 1 yıldan kısa vadeli dış borçları ve M2 rezerv paranın yüzde 20’sini toplayıp bunu toplam rezerve bölmüş. Bu oran ne kadar yüksek çıkarsa o ülkenin sermaye piyasalarında yaşanabilecek finansman zorluklarından o kadar fazla etkileneceği tahmin ediliyor. İşte bu oran Türkiye ve G. Afrika’da 2.5, Polonya ve Macaristan’da 1.5, Rusya ve Brezilya’da ise 0.5 seviyesinde. Yani Türkiye ve G. Afrika sermaye hareketlerine karşı en kırılgan iki ülke. Aynı resme bakıp Rusya ve Brezilya çok daha rahat görünüyor diyebiliriz ama bu iki ülkenin de emtia piyasasına olan bağımlılığı ve düşen emtia fiyatlarının iki ülkeyi çok zorlayacağını unutmamak lazım.

        DÜŞÜK REZERVLERE KARŞI NE YAPMAK LAZIM?

        IMF’ye göre daha fazla rezerv eritmemek lazım. TCMB’nin günlük 40 milyon dolarlık piyasaya rutin döviz satışları var. Ayrıca büyük enerji şirketlerinin de ithalat karşılığı ihtiyacı olan dövizi Merkez’den satın aldığını biliyoruz. İşte IMF diyor ki “Bu satışları bırak, rezervlerini koru ve piyasada dövizin kendi seviyesini bulmasına mani olma”.

        Peki bu yeterli mi ?

        Yine IMF’ye göre, “Hayır”. Uzun vadede özel sektörün tasarruflarının artırılmasının özendirilmesi lazım ki daha fazla borçlanmasınlar. Kısa vadede ise reel faizi pozitif bölgede tutmak gerekiyor. Bu ne demek? Eğer cari enflasyon yüzde 7.5-8 bandında ve 12 aylık beklenen enflasyon da yine bu seviyelerde seyrediyorsa faizi bu seviyenin altında değil üstünde tutmak gerekiyor. Yani enflasyona karşı (hem cari hem de beklenen) yatırımcıyı koruman ve hatta üzerine mevcut riskleri makul gösterebilecek kadar faiz ödemen gerekiyor.

        TCMB NE YAPIYOR?

        Derin bir sessizlik içinde. Uzun süredir devam ettirdiği para politikasına devam ediyor. Aslında ciddi bir geçerliği olmayan politika faizini yüzde 7.25’te yani negatif bölgede tutuyor. Piyasayı bankalar aracılığıyla fonladığı repo faizini yüzde 8.50’lerde tutuyor. Ama piyasayı mümkün olduğunca ekside yani TL ihtiyacı içinde bırakarak kurumlar arasındaki repo ihtiyacının yüzde 9.5’ler seviyesinde oluşmasını sağlıyor.

        Sonuç...

        IMF çoğu zaman olduğu gibi uyarı yaparken geriden geliyor. Ancak söyledikleri yabana atılacak uyarılar değil. Yatırımcılar tedirgin ve bir yere çatmak için “gözün üstünde kaşın var” diye bahane arıyor. Dolayısıyla TCMB başta olmak üzere uyanık olmamız lazım. Özellikle de böyle bir konjoktürden geçerken.

        Diğer Yazılar