Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sanırım “FED faizi ne zaman artıracak?” tartışmasını bitirdik. Son gelen FED tutanaklarından sonra aralık çok büyük ihtimalle FED’in ilk faiz artırımı yaptığı ay olacak. 6.5 yılı devam eden “0” faiz dönemi böylece son bulurken, FED’in 2 yıldır devam ettirdiği “normalleşme” süreci, faiz artışıyla yeni bir platforma girmiş olacak.

        Bu köşeyi takip edenler bilir, uzun süredir aynı şeyi söylüyorum: “FED’in faiz artışından ve zamanından korkma. Mühim olan ne kadar sıklıkta ve şiddette faiz artıracağı.” Son tutanaklar gösterdi ki, FED ekonomide tedricen yaşanan toparlanmadan memnun ve enflasyon konusunda da petrol fiyatlarındaki düşüş durunca bir yükseliş bekliyor. Ancak FED üyelerine göre bu yükseliş oldukça yavaş olacak ve bu durumda da 2106 faiz artırımları çok yavaş ilerleyecek.

        Benim uzun süredir söylediğim, şu an piyasalarda satın alınan ideal senaryo haline dönüştü: “Yavaş da olsa toparlayan ABD ekonomisi, para basmaya devam eden diğer gelişen ülkeler ve ürkek adımlarla gelecek faiz artırımları.”

        İdeal senaryo kulağa hoş geliyor ama bu durumda dahi yatırımcıyı kendisine çeviremeyecekler olacak. “Ekonomi toparlıyor” diye bütün dünyada topyekûn bir hisse senedi rallisi olmayacak. Ya da gelişmekte olan ülke kurlarının hepsi dolara karşı değer kazanmayacak. Çok düştü diye bütün emtia fiyatları artmayacak.

        2016’NIN ŞİFRELERİ

        Önümüzdeki sene 2 ya da 3 kez FED’in faiz artırmasını bekliyorum. 2016 yılı sonunda FED faizi yüzde 1’in altında kalacak. Şu an 1 yıllık ABD bonoları yüzde 0.50, 2 yıllık tahvilleri ise yüzde 0.9 seviyesinde. Bu faizlerin 2016 ortasına doğru sırasıyla yüzde 1 ve 1.5 seviyesine gelmesini bekliyorum. Uzun vadeli tahvillerde ise güçlü bir enflasyon beklenmediği için sert yükseliş olmaz ama yine 2016 ortasında 10 yıllık ABD tahvillerinde yüzde 3’ün üzerini görürüz.

        Diğer taraftan ABD hisse senetlerinde kademeli yükselişin devamını bekliyorum. Sonuçta yüzde 2.5 seviyesinde büyüyecek olan ABD ekonomisi, hisse senetleri için uygun bir ortam sağlıyor. Hâlâ bol likidite olduğu ve FED’in faizleri artırmaya cesaret edebilecek kadar ekonomiye güveniyor olması dikkate alındığında, ABD hisse senetleri bundan pozitif yararlanır.

        Diğer yandan gelişmekte olan ülkeler için durum biraz karışık. Yine bu sütunda daha önce bahsettiğim gibi, FED’in faiz artırması aslında gelişen ülkelerin üzerindeki büyük bir soru işaretini ortadan kaldırıyor. Ayrıca faiz artışlarının yavaş gelecek olması işin artısı. Ancak bu avantajlara rağmen gelişen ülkeler için yatırımcının kafası hâlâ karışık. Gelişen piyasaların ortalama yüzde 1.8 ile büyüyeceği bir yılda gelişen ülkeler ortalama yüzde 3’le büyüyecek. Hindistan’ı ve Çin’i çıkarırsak bu oran yüzde 2’nin altına geriliyor. Dolayısıyla gelişen ülkeler için yatırımcı şu soruyu soracak: “ABD yüzde 2.5, AB yüzde 1.8 büyürken yüzde 3 ortalamayla riskli gelişen ülke pozisyonuna niye bulaşayım?”

        2016 yılında gelişen ülkeler liginde her kim ajandasına reformları alırsa, her kim demokrasi, özgürlükler ve istikrarı yan yana getirebilirse yatırımcının radar ekranına girebilir. Ancak bunun yerine sürekli kurumların tartışıldığı, toplumsal barışın sağlanmadığı, adalet ve şeffaflık duygularının zedelendiği ülkelerin yüzde 3’le de yüzde 4’le de yatırımcı tarafında itibar göreceğini düşünmüyorum.

        Diğer Yazılar