Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son birkaç gün içinde, önce Başbakan Yıldırım, daha sonra Enerji Bakanı Albayrak ve en son da Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya’dan, kurulma aşamasında olan “Türkiye Ulusal Varlık Fonu”nun ilk ipuçlarını dinledik. Anladığım kadarıyla bu fonun hazırlıkları çok uzun süredir devam ediyor. Fonun altyapısı, kurgusu ve nasıl işleyeceği konusunda, içinde Maliye Bakanlığı, Hazine, TCMB ve Özelleştirme İdaresi gibi kurumların da bulunduğu birçok kuruluş uzun süredir çalışıyor. Aslında bu çalışmalar büyük bir titizlikle yürütülmüş ve eğer 15 Temmuz günü yaşanan darbe girişimi olmasaymış şu sıralar Meclis’e getirilip son şekli kamuoyuna açıklanacakmış. Mevcut durumda da çok zaman kaybetmeden OHAL süreci işliyor olsa da, Meclis’in onayı ile “Türkiye Ulusal Varlık Fonu”nun yasallaşması hedefleniyor.

        Konu çok yeni ve Türk ekonomi kamuoyuna yabancı olduğu için gelin önce “Varlık Fonu” nedir? Oradan başlayalım.

        Dünyada çok yaygın kullanılan “ulusal varlık fonları” aslında “devletlerin, ellerinde bulundurdukları varlıkları, yurtiçi, yurtdışı ayrımı yapmaksızın, ülkenin kendi çıkarları doğrultusunda, uzun vadeli stratejiler oluşturarak yatırım yapmak için kurulmuş özel amaçlı yatırım fonlarıdır”.

        KİMLERİN VARLIK FONU VAR?

        “Ulusal varlık fonları” diye adlandırılan bu fonların en büyükleri denilince akla gelenler: Katar Yatırım Fonu, Singapur menşeli Temasek, Kuveyt Yatırım Fonu, Rusya Petrol Dengeleme Fonu, Çin Yatırım Fonu. G20 ülkeleri arasında “ulusal varlık fonu” olmayan tek ülke Türkiye.

        VARLIK FONLARI NELERE YATIRIM YAPAR?

        Burada her ülkenin farklı bir stratejisi var. Ancak IMF’nin bu konuda yaptığı bir çalışmada “ulusal varlık fonları”; büyük altyapı projelerine ya da mega projelerine, yurtdışı borçlanma senetleri ve hisse senetlerine, yurtiçi kamu ve özel borçlanma senetlerine, altın ve diğer kıymetli madenlere yatırım yapabilirler. Bunun dışında da farkı ülkelerin “ulusal varlık fonları”nın çok daha özel projelere yatırım yaptığı görülüyor.

        FONA PARA NEREDEN GELECEK?

        İşte kilit soru bu. Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi “varlık fonları”nın birçoğu emtia üreticisi ülkelerin ellerinde. Bunlar kazandıkları emtia gelirlerini buraya aktarıyorlar. Ancak son dönemlerde emtia üreticisi olmayan birçok ülkenin de, bütçe içinde dağınık halde duran birçok fonunun, özelleştirme gelirlerinin, bütçe fazlasının ve vakıf varlıklarının menkulleştirilerek nakde dönmesi suretiyle yaratılan gelirlerinin “ulusal varlık fonları”nda toplandığını görüyoruz. Türkiye için de özellikle Özelleştirme gelirleri, emeklilik ve işsizlik fonları ve proje aşamasındaki kamu varlıklarının menkulleştirilmesi akla geliyor.

        Bütün bu örneklerden anlaşılacağı üzere “ulusal varlık fonu” kurmak konusunda aslında geç kalmış durumdayız. Daha fazla zaman kaybedecek zamanımız yok. Ancak bu fonu kurmak için elimizde atıl duran bir kaynak yok, sürekli sattığımız bir emtiamız yok, hatta cari fazlamız da yok. Bu yüzden kurulacak olan “varlık fonu”na konulacak para çok büyük ihtimalle Bütçe içindeki mevcut fonlar ve özelleştirmelerden gelecek.

        Türkiye örneğine gelecek olursak, kurulacak olan “varlık fonu”nda kilit rolü Özelleştirme İdaresi oynayacak gözüküyor.

        Şimdi geliyorum en can alıcı kısma: Bu fonun başarılı olması için şeffaflık ve profesyonel yönetim gerekmektedir. Tabii ki ülke çıkarları anlamında siyasetin de “ulusal varlık fonları” yönetiminde etkisi olacaktır. Ancak kurumsal yönetim, denetim ve yatırım kararlarının ekonomik temellere bağlı olması fonun başarısı ve sürdürülebilirliği için olmazsa olmaz şartlar. Bu konularda da uzun süredir, kaynak yaratma ve yabancı yatırımcı ile müzakere etme ve yatırımın sonlandırılması konularında başarılı olmuş olan Özelleştirme İdaresi’nin aktif rol oynaması şaşırtıcı olmaz.

        Diğer Yazılar