Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün 2 önemli veri birden açıklandı. 2. çeyrek büyüme verisi ve temmuz ayı cari açık rakamı. Bu iki verinin öne çıkardığı manşetleri alt alta yazdığımızda Türkiye ekonomisinin 2016 ortası itibarıyla röntgenini çıkarmak ve hatta üzerine yılın kalanı için tahminler yapmak çok zor olmuyor.

        KAMU HARCAMALARI VE HANEHALKI TÜKETİMİ OLMAZSA...

        Evet, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3.1, bir önceki çeyreğe göre yüzde 0.3 büyüdüğümüz 2016 Mart - Haziran dönemini kurtaran bu iki kalem olmuş “kamu ve hanehalkı”. Gelin biraz daha detaya girelim. 2. çeyrekteki yüzde 3.1’lik büyümenin daha fazlası, 3.4 puanı tüketimden gelmiş. Bunun üzerine 1.9 puan da kamu harcamaları eklenmiş. Ancak özel sektör yatırımları “0” çekmeye devam edip de, üzerine ithalat - ihracat dengesi eksi 2.1 puan genel büyümeyi aşağıya çekince sonuç ortaya çıkmış. Böylece 2016’nın ilk yarısı sonunda yüzde 3.9 büyümüşüz. 6 ay sonuna baktığımızda artan oranda “kamu tüketimi” ve yanında biraz hızı kesilse de “özel sektör tüketimi” genel olarak büyümeyi sürüklüyor gözüküyor. 6 aydır stok biriktiren yok. Dış talep ise sürekli negatif çalışıyor. Bir de büyümenin sektörel dağılımına bakalım. Burada maalesef bütün sektörlerde soğuma var. Geçen çeyrek yüzde 5.9 büyüyen sanayi, 2. çeyrekte sadece yüzde 3 büyümüş. Burada en büyük daralma imalat sanayiinde. Hizmetler sektöründe gelen büyüme desteği de turizm kaynaklı ciddi soğuma içinde. Yılbaşında yüzde 5 büyüyen hizmet sektörü, geçen çeyrekte sadece yüzde 3.6 büyümüş. Ama en vahim durum tarımda. Rusya’nın ambargosunu en yoğun hissettiğimiz geçen çeyrekte tarım sektörü yüzde 1 daralmış vaziyette.

        DÜŞÜK BÜYÜME YANINDA DÜŞÜK CARİ AÇIK GETİRİYOR AMA...

        Dün açıklanan verilerden biri de temmuz ayı itibarıyla cari açık rakamıydı. Temmuz ayında 2.6, 12 aylık sürece baktığımızda da yaklaşık 29 milyar dolarlık bir cari açık veriyoruz. Kümülatif rakam oldukça düşük. Yıl sonu tahminleri yaklaşık 33 - 34 milyar dolarlar seviyesinde (GSMH’nin yüzde 4.5’i seviyesinde). Türkiye için makul sayılabilecek bir rakam. Ancak bu cari açığı fonlarken bulduğumuz kaynaklarda sıkıntı var. Temmuz ayındaki 2.6 milyar dolarlık açığın fonlanmasında, TCMB’nin 1.7 milyar dolar rezerv satmasıyla ve üzerine de net hata noksan denilen “kaynağı belli olmayan” kalemden giren 2 milyar dolar öne çıkmış. Ancak iş burada bitmiyor. Geleneksel olarak temmuz ayı bankaların ve banka dışı özel sektörün uzun vadeli borçlanmasının çok güçlü olduğu bir aydır. Darbe girişimin yaşandığı temmuz ayında bu sektörler nette hiç dış borç edinememişler. Yani Türkiye’ye uzun vadeli borç sağlayan şirket ve banka borçlanmaları temmuz ayında durmuş. Ağustos ayında da takip edebildiğimiz kadar bu sektörlerde kayda değer bir borçlanma olmadı. Bu da bizi yıl sonuna doğru düşük bir cari açık fonluyor olsak da “fonlama ayağında kısa vadeli sermaye hareketlerine daha fazla bağlı kalmamıza” yani daha kırılgan olmamıza yol açabilir. Hem cari açık hem de büyüme rakamları aslında bize nette şunu diyor: “Yılın kalan kısmında çok dikkatli olmamız lazım“. Şirketlerimizin ve bankalarımızın acilen yeniden yurtdışı borçlanma kabiliyetine ulaşması gerekiyor. İçeride bize kabaca 7-8 milyar dolar döviz kaybına yol açacak turizmdeki gelir kaybını bu sene itibarıyla durdurmamız gerekiyor. İmalat sanayinde “azalan üretim ve yatırım iştahını” bir an önce toparlamamız gerekiyor. Hanehalkının zaten harcadığını hem de yoğun bir şekilde tükettiğini görerek, onların daha fazla tüketmesini desteklemekten ziyade özel sektörün neden yatırım yapmadığına kafayı yormamız gerekiyor.

        Diğer Yazılar