Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türk Lirası’nda değer kaybı durmak bilmiyor. Dün öğle saatlerinde ABD Doları, Türk Lirası’na karşı 3.18’e kadar yükseldi. Bu Türk Lirası’nda yılbaşından beri yaklaşık yüzde 8’lik bir devalüasyon anlamına geliyor. 2 yıllık perspektifte baktığımızda ise TL’de yüzde 30’a yakın değer kaybı olduğu görülüyor. Akıllarda çok soru var. Özellikle bu aralar “kurdaki yükselişin devam edip etmeyeceği” sanırım en gözde soru. Bu soruya cevap vermek için önce “Kur niye yükseliyor?” sorusunun cevabını birlikte arayalım.

        FED KORKUSU HER YERDE HİSSEDİLİYOR

        Dolar endeksini sanırım herkes ezberledi. Gelişmiş 6 major ülke kuruna karşı ABD Doları’nın değerini belirleyen endeks. Eylül başından beri bu endekste yaklaşık yüzde 4’lük bir artış oldu.

        Bunun en büyük sebebi, “ABD’den gelen verilerin, FED’in aralık ayında ikinci faiz artışını yapabileceği” iddiasını güçlendirmesiydi. ABD Doları’nın değer kazanımlarını gelişen ülkelerin kurlarında da gördük. Son 3 aylık döneme bakıldığında Malezya Ringiti’nde yüzde 4, G.Afrika Rantı’nda yüzde 3, Polonya Zlotisi’nde ise yüzde 2’lik değer kayıpları oldu. Demek ki yatırımcı, FED’in faiz artıracağı korkusu ile ABD Doları hariç ne varsa son 3 ayda satmış.

        Ancak hikâye bu kadar basit değil. Çünkü aynı dönemde Türk Lirası’ndaki değer kayıpları yüzde 6’yı buldu. Bu dönemin en fazla kaybettiren kuru TL. Demek ki olayı sadece küresel şartlarla açıklamak mümkün değil.

        EKONOMİDE EROZYON DEVAM EDİYOR

        Türkiye ekonomisinde özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası başlayan, Moody’s not indirimiyle hızlanan soğuma ve çarkların yavaşlaması süreci piyasalardaki fiyatlamayı da etkilemeye başladı.

        Dün açıklanan eylül ayı sanayi üretiminde, yüzde 3.82’lik daralma aslında ekonomideki yavaşlamanın alarm verici boyuta gelebileceğini gösterdi.

        İç talepteki zayıflama ve yatırım eğilimindeki eksikliğin 3’üncü çeyrekte kendisini iyice ortaya çıkarması, yıl sonunda büyüme beklentilerinin yüzde 3’ün altına çekilmesine neden oldu.

        IMF’nin 2017 büyüme beklentisini yüzde 2.9’a çekmesi, Deutsche, JP Morgan gibi kurumların yüzde 2.5’leri telaffuz etmesi yatırımcının Türk varlıklarına karşı olan ilgisini azalttı.

        Her ne kadar kamu maliyesi iyi durumda ve cari açık yüzde 5’lerin altında seyrediyor olsa da yüksek döviz borcu taşıyan Türk şirketlerinin, büyümenin yüzde 3’lerin altına indiği durumda taşıdıkları kur riskinin yatırımcıyı rahatsız ettiğini söyleyebiliriz.

        GÜNDEM ‘BAŞKANLIK SİSTEMİ’ TARTIŞMALARI

        Türk Lirası için yatırımcı nezdinde kırılganlık yaratan konulardan biri de, darbe girişimini yeni atlatmış, OHAL sürecinden çıkmaya hazırlanan, içeride terör sınırlarının hemen dışında ise “ulusal kırmızı çizgilerini” korumaya çalışan bir ülke olarak ekonominin gündemin son derece alt sıralarına inmiş olması.

        Belki gerçek böyle değil ama algı bu yönde. Bunun üzerinde gelen başkanlık sistemi tartışmaları da yatırımcının iştahının bir parça daha kırılmasına yol açıyor.

        Diğer Yazılar