Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kim söylemiş bunu? İngiltere Başbakanı Theresa May. Nerede söylemiş? ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump’ı ziyaret için yaptığı Amerika ziyareti sırasında Cumhuriyetçi Kongre üyelerine yaptığı konuşmada.

        Ülkesinde Brexit konusunda zor günler geçiren May, bu hafta ABD’ye yeni seçilen başkanı ziyarete gitti. Bilindiği üzere Trump, AB’den ayrılma kararı alan İngiltere’yi destekliyor ve AB projesine de sıcak bakmadığını ifade ediyor. İçeride ise göreve başladığı andan itibaren çok sıkı bir programa başlayan Trump aldığı arka arkaya kararlarla herkesi şoke etmiş durumda.

        Trump’ın geçen kısa süre içinde, “Başlaması beklenen Serbest Ticaret Anlaşmalarını (TTIP) yırtıp attığını, Meksika’ya duvar örmek için hazırlıklara başladığını, NAFTA’yı iptal edeceğini açıkladığını” gördük. Bu arada Theresa May ise içeride Yüksek Mahkeme’nin aldığı “Brexit kararını AB ile başlatmadan önce hükümetin mutlaka parlamentodan onay alması gerekir” kararını sindirmeye çalışıyor. Almanya’nın desteğine rağmen AB’den “yumuşak çıkış” için istediği şartları alamayan İngiltere, muhtemelen mart ayı itibarıyla bütün anlaşmaları yıkarak AB’den çıkış sürecini başlatacak.

        THERESA MAY DE ÇİN’İ HEDEF GÖSTERDİ

        İşte bu ortamda yapılan ABD ziyaretinde pek de kimsenin beklemediği şekilde May, “Batı Çin’in kuşatması altında, Batı ve onun değerlerinin savunulması gerekir” dedi. Bu da yetmedi, ABD’nin yeni seçilen başkanı Trump’a seslenerek, “Dünyanın yönetilmesi konusunda ortak sorumluluklarımız var. Eğer biz bu sorumluluğu almazsak başkaları bu alanı doldurur ve bu da ne ABD için ne de İngiltere için iyi olmaz” dedi.

        Theresa May, 2008 Lehman krizi sonrası başta Çin ve Hindistan’ın ortaya çıkan finansal ve ekonomik şartlardan çok iyi istifade ettiğini, bunun bu ülkelerdeki fakirliği düşürmek, yatırımların canlanmasını sağlamak gibi sonuçlar doğurduğunu söyledi. Ancak İngiltere Başbakanı bu ülkelerde demokrasi, insan hakları ve özgürlükler konusunda aynı gelişmenin olmadığını belirtiyor ve ekliyor: “Ekonomik olarak güçlenen bu ülkeler Batı normlarını tehdit eden bir unsur oluşturuyor.”

        İŞİN BİR DE EKONOMİK BOYUTUNA BAKALIM

        ABD ile Çin’in toplam 650 milyar dolarlık ticareti var. Bu ticaretin sonunda ABD, Çin’e yüzde 50’nin üzerinde 340 milyar dolar ticaret açığı veriyor. Diğer yandan İngiltere ile Çin’in toplam ticaret hacmi 80 milyar dolar ve İngiltere de bu ticaretin yüzde 50’si kadar, 42 milyar dolar açık veriyor. Kısaca Hindistan’a da bakalım. Hindistan’ın 2. büyük ticaret fazlası verdiği ülke 24 milyar dolarla ABD. Toplam 65 milyar dolar işlem yapıyorlar ve bunun neticesinde Hindistan 24 milyar dolar fazla veriyor. İngiltere de Hindistan’ın en fazla ticaret fazlası verdiği 5. ülke.

        Görüldüğü üzere Çin ve Hindistan, ABD ve İngiltere’ye çok ciddi mal ihraç edip karşılığında büyük kaynak transferi yapıyorlar.

        İşte May de buna dikkat çekiyor ve uzun süre aralarının iyi olduğu Çin’i hedef tahtasına oturtup ABD’ye, “Bu savaşta seninle birlikteyim” diyor. Ancak bir itirazı var: “Rusya konusunda Avrupa’yı ve özelde İngiltere’yi yalnız bırakma. Çünkü Putin’in agresif politikalarına bizim tek başımıza karşı çıkmamız mümkün değil.”

        Bu işin sonu nereye gider? May, Trump’ı Rusya konusuna ikna eder mi? Çin bu işe nasıl cevap verecek?

        Bu soruların cevapları ve Türkiye’nin bu süreçte nasıl etkileneceği de bir sonraki yazının konusu olsun.

        Diğer Yazılar