Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gözler ABD’ye çevrilmiş durumda. Trump yemini etti ve kabinesini atadı. Dünyanın bütün ilgisi de yeni kabine üyelerine ve onların alacağı kararlara yöneldi. Piyasalar Trump’ın zaferini birçoğunun beklentisinin aksine uzun süredir satın alıyor. Seçimler biteli 3 ay oldu, bu sürede ABD’de S&P hisse senedi endeksi yüzde 13 yükseldi. Endeksin toplam değeri 20 trilyon doları geçti. Endeksin fiyat kazanç oranları son dönemlerin en yükseğine çıkmış durumda. Diğer yandan ABD Doları da diğer para birimlerine karşı değer kazanıyor. Son 3 ayda ABD Doları Japon Yeni’ne karşı yüzde 7, Euro’ya karşı yüzde 4, Frank’a karşı yüzde 3 değer kazanmış. Demek ki Trump zaferinin dünya genelinde yarattığı rahatsızlığa rağmen piyasalar cephesinde “işler tıkırında”...

        PİYASALAR TRUMP PAKETİYLE NEYİ SATIN ALDI?

        Trump’ın seçim öncesi vaatleri arasında yer alan konulardan biri ABD için “yüksek büyüme” idealiydi. Yeni Başkan, bunu sağlamak için de “altyapı yatırımları, vergi indirimleri, yurtdışındaki sermayenin yatırım için ABD topraklarını tercih etmesi” gibi bazı uygulamalardan bahsetmişti.

        Bunlar arasından önce “ABD’nin yeniden yatırım için tercih edilen ülke” olma iddiasını ele alalım. Trump yönetimi burada biraz da “sopa göstererek” şirketleri ikna sürecini başlatmış gözüküyor. Başta Meksika olmak üzere ABD’li şirketlerin yurtdışına yaptıkları yatırımları içeriye yöneltmeleri için Trump ciddi markaj uyguluyor. Hatta bu takip ABD’li şirketlerle sınırlı kalmıyor ve Japon araba üreticisi “Toyota’nın Meksika üretim bandı” kararında olduğu gibi diğer ülke şirketlerine de “Eğer ABD’de satacaksanız ABD’de üreteceksiniz” şeklinde açıkça ifade ediliyor. Bu açıdan piyasalar şunu gördü ki, Trump yönetimi bazen seve seve bazen de sopa ile bu vaadini yerine getirecek.

        Trump’ın diğer kozu da vergi indirimleri mevzuu. Mevcut ABD veri sistemi yaklaşık 40 yıldır devam etmekte olan ve gelir vergisi bandında en üstte yüzde 39’a kadar çıkan dünya ortalamasına göre “yüksek” olan bir bant. Trump burada en üst bandı yüzde 33’e, alt bandı da yüzde 12’ye düşürmek istiyor. Diğer yandan asıl gürültü “kurumlar vergisi”nde çıkıyor. ABD’de şu an geçerli olan kurumlar vergisi yüzde 35. Bu oran dünyadaki en yüksek kurumlar vergisi oranlarından biri. Trump bu vergi oranını yüzde 15-20 bandına düşürmek istiyor. Ayrıca Trump’ın hedefinde olan bir başka konu da yaklaşık 2.4 trilyon dolar olarak hesaplanan ABD’li şirketlerin yurtdışında tuttukları, oradaki faaliyetlerinden elde ettikleri gelirler. Trump bu paranın şirketler tarafından ABD’ye getirilebilmesi için de yüzde 10 gibi bir vergi oranı istiyor.

        Dolayısıyla Trump ile piyasaları coşturan hikâyenin büyük kısmı “yapılacak olan vergi oranlarının düşüşü ve büyüme oranlarında sıçrama” beklentisi.

        MNUCHIN PERİ MASALINI BOZDU!

        ABD’nin yeni atanan Hazine Bakanı Steven Mnuchin dün bir açıklama yaptı. Bu açıklamada “ABD’nin yüzde 3 büyüme oranını hedefleyeceği”ni söyledi. FED’in uzun vadeli olarak ifade ettiği yüzde 1.8’lik büyüme oranı düşünüldüğünde “Mnuchin’in yüzde 3’ü” oldukça iddialı. Buraya kadar piyasalar için sorun yok. Ancak bakan belirti ki, vergi indirimleriyle ilgili açıklama ağustos ayına kadar sarkabilir. İşte bu olmadı! Piyasanın uzun süredir beklediği ve daha önce şubat ayı olarak işaret edilen “vergi indirimleri ve yurtdışından getirilecek olan gelirlerin vergilendirilmesi” konusunun uzaması piyasalar için iyi bir işaret değil.

        Bundan sonrası zor olacak.

        Trump’ın zaferiyle sanki “herkes aynı gemideymiş” ya da sanki “herkes Trump’ın vaatlerinden benzer şekilde etkilenecekmiş” gibi fiyatlama yapıldı. Ancak bundan sonra piyasa uyandı. Artık Trump’ın vaatleri, Fransa’nın seçimi, Brexit gibi konularda piyasanın fiyatlamasının bütün varlık sınıflarında aynı olmayacağını, ülkeden ülkeye farklılıklar göstereceğini düşünüyorum.

        Diğer Yazılar