Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yakın bir zamanda hem Fransa hem de İngiltere benzer bir açıklama yaptı: “2040 yılından itibaren petrolle çalışan otomobil satışı yapılmayacak.” Bir başka ifadeyle Fransa ve İngiltere’de 23 yıl sonra satın alabileceğiniz otomobiller ya elektrikli ya da hibrit modeller olacak.

        Aslında sadece iki ülkeyle sınırlı bir durum değil bu. Birçok otomobil üreticisi, sektördeki bu trendi gördüğü için üretim modelini değiştiriyor. Örneğin İsveçli Volvo 2019’dan itibaren benzin ve dizel motorlu araba üretimini bitiriyor. Nissan ve Renault, Çin’de yerel bir üreticiyle elektrikli motorla seri üretim yapan bir fabrikaya ortak oluyor.

        BMW, İngiltere’de en çok sattığı modellerden biri olan Mini’nin elektrik motorlu üretimi için harekete geçti. Bu örnekleri artırabiliriz. Ama sanırım Bloomberg’ün tahmini durumu daha iyi açıklayacaktır. Bloomberg’ün tahminine göre 2040 yılından itibaren küresel ölçekte satılan otomobillerin yüzde 54’ü elektrikli motorla çalışacakmış. Durum bu...

        2040 yılında kabaca dünyada 100 milyon yıllık araba satılacağı hesaplandığına göre bunun en az 50 milyonu elektrikli araba olmak durumunda.

        Peki küresel otomobil sektörü bu projeksiyona göre hazırlık yapıyor mu?

        Yerkürede üretilen otomobillerin kabaca yüzde 60’ı 4 ülkede üretiliyor. Çin üretimin yüzde 27’sini tek başına yapıyor. ABD yüzde 13’le ikinci sırada. Japonya’nın payı yüzde 10, Almanya’nınki ise yüzde 7. Biz de otomobil üretiminde önemli bir ülkeyiz, yıllık 1.5 milyonluk üretimimizle dünyanın en büyük 15. üreticisiyiz.

        Şimdi bu resme baktığımızda, Çin otomotiv sektörünün yapacağı “elektrik motorlu araçlar transformasyonu”na nasıl adapte olacağının çok önemli olacağını görüyoruz. İlk paragrafta bahsettiğimiz “Renault-Nissan ortaklığının Çin’de şimdiden elektrikli motor üretme” kararının Çin için 2040 hedefleri açısından işlerin kontrol altında olduğu izlenimi veriyor.

        Bu arada atlamadan ifade edelim: Elektrik motorlu otomobillerde yaratılacak en büyük farklılık bataryada olacak. Bataryaların da en büyük hammaddesi kobalt ya da lityum. Çin lityum açısından çok zengin bir bölge. Afrika’daki kobalt madenlerine ise direkt erişimi var. Diğer yandan sektörün bir başka önemli oyuncusu ABD ise Tesla, GM gibi markalarıyla hem elektrikli motor hem de akıllı araba konseptiyle ciddi hazırlık içerisinde.

        Güçlü otomobil markaları olan Almanya ise bu konuda temkinli davranıyor. Geleneksel içten yanmalı modellerde yarattığı yüksek teknolojiyle ciddi bir fark yaratan Alman otomotiv sektörü, elektrikli modeller konusunda henüz ortaya net bir strateji koyabilmiş değil.

        Peki Türkiye?

        12 markanın üretim yaptığı 1.5- 1.6 milyon üretim yapabilen Türkiye, “yerli otomobil” üretimi peşinde. Kendi markası ve teknolojisiyle sıfırdan otomobil üretmek için ciddi efor sarf ediyoruz. Cumhuriyet’imizin 100. yılı 2023’te ilk yerli otomobil üretme hedefindeyiz. Sadece 23 yıl sonra küresel otomotiv sektörünün nereye gideceği önümüzde bu kadar net dururken bizim oyun planımız bu mu olmalı? Yerli mi önemli yoksa yeni trendlere uyumlu üretim mi? Ya da ikisi birlikte niye olamıyor?

        Diğer Yazılar