Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AŞI konusu, diğer birçok konuda olduğu gibi, zamane anne babalarını ikiye böldü. Aşı yaptırmayı kabul eden ve etmeyen aileler var. Dün Habertürk’ün manşetinde Ordu Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Ayyayla ve eşinin ikiz çocuklarına aşı yaptırmak istememesi vesilesiyle gelişen olayların haberi vardı. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından dava açılan Ayyayla Ailesi davadan galip olarak çıktılar. Bu vesileyle yıllardır alttan alta gündemde olan bu konu da su yüzüne çıktı. Savcı Hüseyin Ayyayla’nın mahkemeye sunduğu savunmasında iki konunun altını çizmek istiyorum: Biri, ebeveynlerin aşılar konusunda yeterince bilgilendirilmemesi ve aşıya zorlanması... Diğeri ise aşı araştırmalarının ilaç firmalarının desteğiyle yapılması sebebiyle maddi menfaatin ailelerin çocukların sağlığıyla ilgili karar verme hakkının önüne geçtiğini belirtmesi...

        ***

        Benim çevremde de çocuklarını aşı- latmamayı seçmiş aileler var. Çoğu ortalamanın çok üzerinde eğitim görmüş bu ailelerin aşı yaptırmamayı tercih edişleri yalnızca inançlarına değil aynı zamanda bilime dayanıyor. Aşı karşıtları kendi kararlarını destekleyen noktaları şöyle sıralıyorlar:

        - Aşıların içeriğinin tam olarak açıklanmadığını düşünüyorlar. (Stanford Üniversitesi’nden Dr. Theresa Deisher -yetişkin kardiyak kaynaklı kök hücreleri keşfeden kişi- aşılardaki artık fetal DNA parçaları- nın, çocuklarda aşılama kaynaklı otizmin sebeplerinden olabileceğini belirledi.)

        - Bu kısmi şekilde örtülü muhteviyatın içinde otizm vakalarındaki artışla ilişkilendirilen cıva ve alüminyum olduğuna inananların sayısı da az değil. (Prof. Dr. Ahmet Aydın cıva içeriği olan aşıları şöyle değerlendirir: “Timerosal sadece karma aşı, hepatit aşısı, menenjit aşısı ve grip aşılarında bulunabilmektedir. Ağızdan verilen felç aşısı ve kızamık aşısı timerosal içermez.”)

        - Aşıları olumlu gösteren araştırmaların büyük ilaç şirketlerince yapıldığını düşünenlerin sayısı da az değil. (Bkz. Savcı Ayyayla.)

        - Virüs ve bakteriler yaşayan ve değişen organizmalardır. Aşı karşıtları mevcut aşı- ların bu organizmaların eski hallerine göre yapıldığını, güncel virüs-bakterilere karşı tam koruma sağlamadığı görüşündeler.

        ***

        Avrupa ve Kuzey Amerika’da aşı konusu uzun zamandır tartışılıyor. Oralarda bizdekinden çok daha fazla aşı- sız çocuk var. Geçen kış boyunca Alman hükümeti salgın haline gelen kızamık ile uğraştı mesela... Yani bu güvensizlik sadece bize özgü değil.

        ***

        Nerede olursa olsun çocuklarını aşılatmak istemeyen ailelerin işaret ettikleri noktalardan bir diğeri de aşı güvenliğine dair klinik deneylerin yapılmamış olması. Aşılanmış kişiler ile aşılanmamış kişiler arasında uzun soluklu karşılaştırma yapan, sağlık durumlarını inceleyen ve tıbbi dergilerde yayınlanan herhangi bir çalışma olmadığından söz ediliyor; dolayısıyla aşı- nın güvenilirliğinin bir varsayımdan ibaret olduğu görüşü hâkim.

        ***

        Ebeveynler çocuklarını genellikle severler; dolayısıyla sağlıkla ilgili konulardaki güdümlü bilginin çokluğu ve bunlardan dolayı artan tartışmalar, ebeveynlerin işlerini zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Aşı, benim için taraftarı ya da muhalifi olunabilecek netlikte bir konu değil. Hangi bakış açısından araştırırsanız karşınıza o bakışı destekleyecek onlarca kaynak çıkıyor. Hangisi, kimin tarafından finanse edildi, hangisi kimin ekmeğine yağ sürüyor anlamak güç.

        ***

        Çözüm, toplumun bağımsız kuruluşlar tarafından bilgilendirilmesinde ve bunun sonucunda aileye çocuğunun sağlığıyla ilgili karar vermesine müsaade edilmesinde yatıyor. Kimi aile kimi aşıları yaptırmamayı ya da kendi takvimine göre yaptırmayı seçebileceği gibi kimisi de önerilen her uygulamayı kabul edebilir. Sonuç olarak Ayyayla Ailesi’nin davayı kazanması aşı yaptırmak istemeyen ailelerin önünü açıyor.

        Diğer Yazılar