Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sevgi Özdamar

        Yeni kelimeler aramak üzere İstanbul’dan Almanya’ya taşınmış bir maceraperest. Bir dil cambazı. 40 yıl önce bu dilde çok fazla genci öldürüyorlar diyerek çocukluğu olmayan kelimeler edinmek için gittiği Almanya’da tiyatrolarda oyunculuk yapan, oyunlar yazan, dramaturgluk yapan bir kadın. Özdamar bir anı koleksiyoncusu. Onun dilinde babaannesinin ettiği dualardan annesiyle babasının öykündüğü aktörlere, İstanbul’un güzelliğinin vapurlarda görülebildiği zamanlara gitmek-gelmek, aynı anda hem Almanya’da hem İstanbul’da Kapalıçarşı’da olmak mümkün. Kitaplarını Almanca yazan Özdamar, bu dilin en önemli ödüllerinden Ingeborg Bachman Ödülü’nü aldı. ‘Hayat Bir Kervansaray’, ‘Annedili’, ‘Haliçli Köprü’, ‘Aynadaki Avlu’ Türkçeleştirildiler. Şahsi kanaatim kitaplarını yazıldığı dilde okumanın çok daha melodik olduğu ve okuma hazzı verdiği yönünde. Boğaziçi Üniversitesi’nin uluslararası misafir programı Boğaziçi Chronicles kapsamında İstanbul’a gelen yazar, bu hafta çeşitli etkinliklere katıldı. E. Sevgi Özdamar

        Yeryüzü Çocukları

        JeAn M. Auel’in dünya çapında 20’den fazla dile çevrilen ‘Yeryüzü Çocukları’, kalın kitaplardan korkmayanlar için şahane bir seri. 6 kitaplık serinin ilk kitabı ‘Mağara Ayısı Klanı’ küçük bir kız çocuğunun deprem yüzünden ailesini kaybetmesi ve farklı bir türe mensup olan insanların oluşturduğu bir klan tarafından evlat edinilmesiyle başlıyor. Kitap, mağara döneminde geçiyor. Trafik, beton binalar, bilgisayarlarla örülü dünyamızın nerelerden bu hale geldiğine dair şahane bir bakış; insanın doğa ile ilişkisinin evrilişine de ayna tutuyor. Kitabın kahramanı Ayla’nın varoluş mücadelesi çocukluğundan ileri yaşlara kadar öyküleniyor. Avlanma ve yiyecek toplamak, doğanın zorluklarıyla başa çıkmak, bir yandan da Neandertallerin yerini homo-sapiens’e bırakması öykünün örgüsü içinde bir solukta sindirilebiliyor. Yeni bir kitaba tutkuyla bağlanmak, dünyanın başka ne halleri olabileceğine dair bakış açısı kazanmak isteyenlere önerilir.

        Bir Bez Bırakma Hikâyesi

        Adından anlaşılacağı gibi bu, bir çocuğun bezi bırakıp tuvalet alışkanlığına girişinin öyküsü. Kitabın fevkaladeliği şurada: Yazarı ile öyküsünün kahramanı aynı kişi yani 8.5 yaşındaki Lara Nur Meriç... Lara Nur, 2.5 yaş civarında bezinden ayrıldığı sıralarda bir masal uydurur. Masalda bir bebek bezi Lara Nur’un evine konuk olur, senelerce birlikte vakit geçirirler. Sonra Lara Nur büyür, bez artık yapacak işinin kalmadığını anlayıp başka bebeklere yardımcı olmak üzere evden ayrılır. Lara Nur ve Popiş bezinin maceralarını Evrensel Barış Berkant resimlemiş. Çocukların bu dönemini kolaylaştırmak için faydalı bir kitap hem de çok eğlenceli. (Gün Yayıncılık)

        Atölye önerisi: Geleneksel Avrupa Tıbbına Göre Beslenme

        Avusturyalı eğitmen Karin Kappler’in Renkli Akademi bünyesinde ilk kez gerçekleşecek olan ‘Avrupa Tıbbı’na Göre Beslenme’ konulu seminer, 16 Mayıs Pazartesi günü Ataşehir Luna Yemek Vesaire’de! Özellikle bebekler ve küçük çocuklara yönelik tariflere göre hazırlanan eğitim:

        Geleneksel Avrupa Tıbbı’nın (TEM) tarihi ve temelleri

        Sağlıklı iştah açıcılar

        Farklı yaşam koşulları altında sağlığımızı korumak için bazı temel gıda hazırlama yöntemleri

        Bebeklerin kullanımına uygun şifalı bitki çaylarına örnekler başlıklarını içerecek ve 1.5 saat sürecek. Batı tıbbında, Batı düşüncesinin özeti olarak görülen TEM’e (Geleneksel Avrupa Tıbbı) Göre Beslenme ilk kez Hipokrat tarafından ortaya atılan fikir ve teorileri içerdiği gibi; Galen, İbn-i Sina, Hildegard von Bingen ve Paracelsus gibi Avrupa’nın ve Doğu’nun önde gelen hekimlerinin değerli fikirlerini taşır.

        Dadın Kadar Konuş

        Dadı arayanların ve dadılı hayata geçenlerin yaşaması muhtemel sorunlara dair çözüm niteliğinde bir rehber. Levent Gökmen Demirciler, kitabıyla annelerin ve babaların zihinlerindeki bütün endişeleri, çocukları ve kendilerinin mutluluğu için verilmiş doğru kararlara dönüştürmeyi amaçlıyor. Pek çok yaşanmış olay ve aktardığı deneyimler aracılığıyla dadılarla sürdürülebilir iyi ilişkiler kurabilmenin yollarını eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Kimi dadılar çocuk bakımının yanı sıra annelerin hayatını kolaylaştırırken, kimi dadılar evdeki eşyalara hatta evin erkeğine göz koyabiliyorlar. Kimi dadılara ne yaparsanız yapın yemek yaptıramazken, kimilerinin size mutfakta büyük yardımları dokunabiliyor. Kimi anneler dadıları kontrol altında tuttuklarını sanırken, bir de bakıyorlar dadının sevgi dolu tavırlarının altında korkutucu bir umursamazlık yatıyor. Demirciler ‘Dadın Kadar Konuş’ ile karşılaşmanızın olası olduğu tüm dadı modellerini iyi analiz edebilmenizi, gönül rahatlığıyla çocuğunuzu emanet edebileceğiniz dadılar bulmanızı ve onlarla empati kurabilmenizi kolaylaştırıyor.

        Diğer Yazılar