Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Belli bir alanda yaşıtı ve dengi çocuklara göre daha üstün performans ve üretkenlik gösterebilen çocuklar için ‘üstün zekâlı’ ya da ‘üstün yetenekli’ terimi kullanılıyor. Prof. Dr. Sinan Canan, “Üstün yetenek meselesi gittikçe anlaşılması ve tanımlanması daha çetrefil bir konu haline geliyor” diyor

        Türkiye Üstün Zekâlı ve Dâhi Çocuklar Eğitim Vakfı (TÜZDEV) ve Buğday Derneği işbirliğiyle çocukların zekâsını ispatlamak için bir kamp hazırlandı. “Çocuklarınızın beyni bize emanet” sloganıyla yola çıkan, 19-25 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek bu kampta, 7-14 yaş aralığındaki çocuklar farklı eğitim metotlarını deneyimleyebilecek ve her şeyi öğrenebilme kapasitesi olduğunu görecek. Örneğin sınıf ortalamasında sonuncu olan bir çocuk, yapısına uygun eğitim aldığında üstün zekâ çıkıyor. Bu durumda aileler çocuklarının davranışlarına dikkat ederek uygun eğitim ile üstün zekâ olduklarını görecekler. Üstün zekâ kavramı ve (n) Beyin Kampı hakkındaki detayları Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Sinan Canan’la konuştuk.

        Prof. Dr. Sinan Canan, “Sosyal zekâ, içsel farkındalık, duygusal empati gibi konularda da diğer akranlarından üstün özellikler sergileyen çocuklarımız var ama bu özellikler akademik başarı anlamında fazla sınanmadıkları için bu yetenekleri çoğu zaman fark edemiyoruz” diyor.

        Üstün zekâlı çocuk nedir? Diğer zekâ düzeyine sahip çocuklardan ne açılardan farklıdır?

        Üstün zekâlı veya üstün yetenekli çocuk, belli bir alanda yaşıtı ve dengi olan çocuklara göre daha üstün performans ve üretkenlik gösterebilen, daha uzun dikkat sürelerine ve daha orijinal fikirler üretebilme kapasitesine sahip çocuklar için kullandığımız bir terim. Üstün zekâ veya yeteneğin tek bir tipi olmadığı gibi, üstün yetenekli çocuklar arasında da büyük farklılıklar vardır. Kimi çocuk matematik veya fizik gibi analitik alanlarda üstün özellikler sergilerken, kimisi de resim yahut müzik gibi sanatsal alanlarda iyidir. Modern sinirbilimlerinin ışığında, her bir insan beyninin benzersiz ve yegâne olduğunu kesin olarak biliyoruz. Bundan dolayı üstün yetenek meselesi de gittikçe anlaşılması ve tanımlanması daha çetrefil bir konu haline geliyor. Aslında bugün üstün zekâlı olarak tanımlayabildiğimiz çocukların önemli bir kısmı, bizim akademik olarak sınayabildiğimiz alanlarda üstün başarı gösteren çocuklardan oluşuyor. Fakat insanın gerçek potansiyelinin tamamını göz önüne alabilecek bir sınama yahut eğitim sistemine sahip değiliz. Dolayısıyla, muhtemelen birçok ölçemediğimiz farklı alanlarda diğerlerine göre üstün özellikler sergileyen çocukları tespit edemiyoruz. Bize göre, aslında çocukların büyük bir çoğunluğu bir veya daha fazla özellik açısından diğer akranlarına göre daha üstün olmalı. Bu üstünlüklerin ortaya çıkabilmesi için de standart eğitim sistemimizin dışında, hayatın bizzat içinde bu yeteneklerin ortaya konabileceği ortamlarla çocuklarımızın karşılaşması gerektiğini düşünüyoruz.

        Çocukların hangi alanda üstün zekâya sahip oldukları nasıl anlaşılır?

        Hayatın bizzat kendisi, insanın yeteneklerinin ve sınırlarının sınanacağı en geniş sınav alanıdır. Bizler çoğu zaman yaşamın erken dönemlerinde, insanın ancak çok küçük zihinsel bölümlerini ilgilendiren matematik, bilim, sanat ve spor gibi alanlardaki yeterliliklere göre sınıflandırmalar yapıyor ve üstün zekâ tiplerini bunlardan ibaretmiş gibi kabul etme yanılgısına düşebiliyoruz.

        ‘ORTAMLARYARATILIPSUNULMALI’

        Böyle bir endişesi olan aile hangi kuruma başvurabilir?

        Endişe doğru bir terim; zira özellikle akademik alanlar açısından üstün zekâlı yahut üstün yetenekli çocuklar genellikle eğitim sistemimiz içinde ciddi sorunlar yaşayabiliyorlar. Mesela matematiği sezgisel olarak diğer akranlarından daha hızlı kavrayan bir çocuk, matematik derslerinde sınıfın geri kalanıyla uyumsuzluklar yaşayayıp öğrenme temposundan sıkılabiliyor. ‘Üstün zekâlı’ olarak etiketlenen çocuklarımız, maalesef çalışma ve gayret noktasında bir eksiklik göstermeye başlıyor, diğer insanlar gibi çalışmalarına ihtiyaç olmadığını düşünüyorlar. Üstün zekâlı çocukların özellikle yüksek performans gösterdikleri alanlarda daha yaratıcı ve üretken faaliyetler yapabilmesine izin verecek ortamların hazırlanması ve bunların uygun şekilde sunulması önemli. Duygusal, toplumsal, sinestezik yahut sezgisel olarak üstün yetenekli birçok çocuğun da benzer şekilde eğitim sisteminin ritmiyle sorun yaşayabileceğini öngörebiliyoruz. Belki de okulla arası hoş olmayan birçok öğrencinin arka planında böyle bir sıkışmışlık duygusu yatıyordur. Üstün zekâ konusu, temelde bir miktar endişe doğurması gereken ve ilgilenilmesi gereken bir sorundur. Bu konulardaki sorunlar için önemli hizmetler veren TÜZDEV’e (Türkiye Üstün Zekâlı ve Dâhi Çocuklar Eğitim Vakfı) danışılabilir.

        ‘Eğlenceli ve öğretici deneyimler’

        Düzenlediğiniz kamptan bahsedebilir misiniz?

        Türkiye Çocuk Beyin Kampı’nda çocuklarımızı beyinleriyle, yetenekleriyle, hoşlarına gideceğini düşündüğümüz örneklerle ve zihinlerini açıcı deneyimlerle buluşturmayı hedefliyoruz. Temel amaç, gençlerin kampta geçirecekleri 5 günlük deneyimi, ömür boyu güzel ve hatırlanmaya değer bir anı olarak yaşayabilmeleri. Kampımızın ana teması bilim-sanat ve doğa üzerine kurulu. Bunların hayatımızın ne kadar ayrılmaz bileşenleri olduğunu, kendimizden örneklerle çocuklarımıza tattırmak istiyoruz. Hem birbirleriyle, eğitmenleriyle ve hem de çevrelerindeki dünyayla farklı bir ilişki biçimini deneyimleyecekleri bu kampta, aslında öğrenmenin ne kadar keyifli olabileceğini, sanatın ve bilginin nasıl iç içe olduğunu, doğanın onlara neler fısıldayabileceğini ve zihinlerinin ne kadar benzersiz birer hazine olduğunu deneyimlemeyi amaçlıyoruz. Bu amaçla (n) Beyin, TÜZDEV eğitmenleri, doğadaki matematikten beynimizin müziğine, dinozorlar dünyasından dikkat ve denge oyunlarına, masallarımızdan yıldız gözlemlemeye kadar birçok alanda eğlenceli ve öğretici deneyimler yaşayacaklar. Kamp sadece üstün zekâlı veya üstün yetenekli çocuklar için değil, herbiri benzersiz olan tüm çocuklarımız için tasarlandı.

        ‘Okul eğitimine ilave programlar’

        Türk eğitim sisteminde üstün zekâlı çocuklara yönelik bir şey var mı? Eğitim hayatlarını nasıl geçiriyorlar?

        Maalesef hiçbir zekâ türü için doyurucu bir içerik yok. Ne işe yaradığı belli olmayan dopdolu bir müfredatla çocuklarımız Google bilgilerini ezberlemeye devam ediyorlar. Deneyimle, tasarımla, hayalle üretebilecek yaratıcı insanları yetiştirmeye uygun olmayan bir eğitim sistemimiz olduğunu görmek için uzman olmaya gerek yok. Bu nedenle biz hem öğrencilerin kendilerini ve beyinlerini daha iyi tanıyabilmeleri için okul eğitimine ilave programlar düzenliyor hem de insan beynine, özellikle de çocuk ve genç beynine uygun, dijital çağın bireyleriyle uyumlu bir eğitim sisteminin gereksinimleri üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

        ‘Akademik başarı her şey demek değil’

        Üstün zekâlı çocuk demek akademik başarı mı demektir?

        Herhangi bir zekâ tipi açısından üstün olan çocuklar uygun ortamı bulduklarında, o zekâ tipi alanına giren görevlerde önemli başarılar elde edebiliyor. Akademik başarı ancak çocukların insanca, çocukluklarını ve yaşlarının gereğini de yaşayarak yetenekli oldukları alanları keşfedebilecekleri ve bu alanlarda serbestçe deneme-yanılma tecrübeleri edinebilecekleri ortamların sağlanmasıyla elde edilebiliyor. Şunu da unutmamak gerekir ki başarılı olmak yahut tatmin dolu bir hayat sürebilmekle akademik hayattaki başarı arasında doğrudan bir ilişki bulunmuyor. Hayatı bir bütün olarak düşünmeli ve akademik başarının her şey demek olmadığını da kendimize hatırlatmalıyız.

        Diğer Yazılar