Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        EMZİRME kadının önden hazırlandığı bir şey değil genellikle. Gördüğü bir şey de değil işin kötüsü. Biz zamane annelerinin emzirmeyle ilk tanışması bebeği kucağımıza aldığımızda oluyor. Normalimiz bu. Anneliğin ilk günlerinin hormon artı hayat karışıklığıyla geçmesi; tek başınalıktan sana yüzde 100 bağımlı bir yaratığa 24 saat adanma rolünü giymek hiç kolay değil gerçekten. Emzirmek de kolay değil. Ama kolaylaşıyor zamanla. Öğreniliyor...

        SON zamanlarda sosyal medyada bir tartışma sürüyor. Bir mama markası kendi pazarlama kampanyalı çerçevesinde “Günde 500 ml anne sütü alamayan bebeğe mama takviyesi gerekir” diyor. Markayla birlikte çalışan sosyal medya anneleri de bu mesajı paylaşıyorlar.

        Anne sütünden bebeğin ne kadar içtiğini ölçmenin bir yolu yok. Dayıyorsun memeye, içtiği kadar içiyor. Bazı bebek daha şevkle, bazısı daha az. Dolayısıyla performansa dayalı bu gibi ifadeler yeni annenin “Yoksa ben iyi anne değil miyim?”, “Bebeğimi besleyemiyor muyum?” vesveselerini daha da artırıyor. Ya 500 ml değilse! Bu da yeni annenin içinden çıkılması güç bir kısırdöngüye adım atmasına sebep oluyor.

        KISIRDÖNGÜYE GİRİŞ

        Anne sütünün gelmesi ancak annenin kafası rahatsa mümkün. Endişeler arttıkça süt azalıyor; süt azaldıkça anne endişeleniyor, çevresindekiler “Bu bebek aç” demeye başlıyorlar, onlar böyle deyince mama verilmeye başlanıyor. Mama yemenin mekanizması anne sütünden çok daha basit. Hem biberondan akışı çok daha kolay hem de midede yarattığı yoğunluk anne sütünden çok daha fazla. Buna alışan bebek yavaş yavaş anne sütünden uzaklaşıyor. Bu arada anne kendi performansını ölçmek için bir de pompaya başvuruyor.

        HTHayat yazarı Özge Dündar Taşkın bu durumu şöyle anlatıyor: “Stres dolu pompa macerası sonucu azıcık süt sağabildiğini gören anne, artık iyiden iyiye bebeği için yeteri kadar süt üretemediğine inanır. Oysa pompa bebeğin memeyi sağması kadar mükemmel bir şekilde memeyi boşaltamaz. Bebeğin emdiği anlarda salgılanan sütü memeden dışarı atan hormonlar stres altında pompa yapan annede salgılanamaz. Bu ruh hali içinde pompa yaparak bol bol süt sağılabileceğini düşünmek mantıksız olur ama morali zaten bozulmuş olan anne bunun farkında değil.”

        Anne sütünü en çok artıran 4 ŞEY

        - Birincisi destek. Yeni anne, yeni adım attığı hayatında çevresinden yeterince destek görüyorsa; kendisi bebekle ilgilenirken onunla ve evin düzeniyle de biri ilgileniyorsa; bu destek olan kişiler ona cesaret ve güç verici konuşmalar yapıyorlarsa; yani o evde kimse ona “Ay bu bebek aç mı yoksa?” demiyorsa; anne kendinden ve sevildiğinden emin olduğu bir ruh halindeyse; o annenin sütü gelir.

        - İkincisi uyku. Yeni doğan bebekler çok uyanırlar. 2-3 saatte bir uyanıp emmek isterler. Lakin bu 2-3 saatlik döngüler yetişkin bir kadın için bir süre sonra delirtici olabilir. Yeni anne biraz uyumalıdır. Bu da bizi birinci maddeye geri döndürür. Yeterince destek alan annenin sütüyle ilgili derdi olmaz.

        - Su. Evet süt artıran birçok gıda var, evet birtakım bitki çayları, yeşil otlar filan da var ama bol su içmenin faydası hiçbiriyle kıyaslanamaz.

        - Sık emzirmek. Memeler ne kadar sık ve tam boşalırsa, o kadar çok süt üretir. Bu durum ilk günlerde çok can sıkıcı ya da can acıtıcı olsa da hiç durmadan emzirmek ve hatta emzirmeden sonra bir de pompayla memeleri boşaltmak vücuda “Bol süt üret” emrini vermeye yetecektir.

        Destek, uyku ve su varsa, memeleri de sürekli “Süt, süt” diye bebek ya da pompa tarafından boşaltılıyorlarsa, o annenin sütü o bebeğe yeter.

        Anne sütü ‘en iyi’ değildir, standarttır

        HASSAS konularda kullanılan ifadeler konusunda da hassas olmak lazım. La Leche League Türkiye’nin bu konuda beyanatı şöyle: “Anne sütü sadece normali ve olması gerekeni temsil eder. İnsanoğlu var olduğundan beri, yeni doğan her birey için kullanılacak normal, doğal ve biyolojik standarttaki besindir. Anne sütü için ‘en iyi’, ‘mükemmel’ veya ‘en ideal’ gibi sıfatlarla tanımlama yaptığımız zaman, bebek mamasını da normal besin olarak kabul etmiş oluruz.

        Örneğin emzirilmiş bebekler ‘daha sağlıklı’ değildir, bebeğin sağlıklı birey standartlarına ulaşması için anne sütü standart besindir. Anne sütü alan bebekler hastalık riskinden uzak değildir ancak mamayla beslenen bebekler anne sütüyle beslenenlerden daha sık hastalanırlar. Anne sütü bir artı değil, bebek maması bir eksidir.”

        Bu cümlelerle mamaya başvuran annelerin kendilerini suçlu hissetmesine neden olmak istemiyorum. Anne sütünü savunmak, bebek maması kullanan anneleri suçlamak değildir. Diane Wiessinger’e göre; “Emziremeyen anneler (düz meme başı sorunu, meme başında çatlak ve yara, bebeğin kısa ve gergin dil bağı, prematüre bebekler, mastit ve mantar enfeksiyonu gibi emzirme sorunları) kendilerini suçlu hissetmezler ancak öfkeli, ihanete uğramış, aldatılmış ve kandırılmış hissederler. Çünkü emzirebilmesi için çözümler vardır ama doğru bilgi ve destek yoktur.

        Sütün yettiğini anlamanın yolları

        500 ml emzirip emzirmediğini ölçemeyecek anneyi endişelere gark etmemek için birkaç küçük ipucu var:

        - Bebek doğumdan sonraki ilk günlerde yalnızca 1 ya da 2 bez ıslatır. Üçüncü ya da dördüncü günden itibaren bebeğiniz ıslak bez sayısını artırır.

        - Bundan sonra günde en azından 5 ya da 6 bez ıslatır.

        - Bebekler genellikle her 1.5 saat ile 3 saat arasında meme emmek ister. Bu da 24 saatte ortalama 8-12 defa demektir. İlk günlerde sık sık emzirmek anne sütünün gelmesine yardımcı olur.

        - Bazı bebekler birkaç saat çok sık emerler ve sonra birkaç saat uyurlar. Beslenme her zaman düzenli aralıklarla olmaz.

        - Bebeğiniz sağlıklı görünüyorsa, ten rengi iyi durumdaysa, cildi sıkıysa, kilo alıyorsa, boyu uzuyor, baş çevresi gelişiyorsa ve hareketliyse yeterli miktarda süt alıyor demektir.

        Diğer Yazılar