Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çocuklarımızı sevdiğimiz için koruduğumuzu düşünürken ileride uçup gidebilmelerini sağlayacak zihinsel kanatlarını zedelediğimiz de oluyor... İşte içinde kötülük barındırmasa da ruh törpüleyici etkisi olan anne-babalık davranışları...

        HER anne-baba çocuğunu sever. Kimi öyle sever, kimi böyle; kimi gösterebilir, kimi gösteremez... Her halükârda anne-baba olmanın özünde hiçbir şeyi kendi kendine yapamayan bir bebekten bağımsız, kendi kendine yeten, dünyayla barışık bir insan yetiştirme amacı yatıyor. Çocuklarımızı sevdiğimiz için koruduğumuzu düşünürken ileride uçup gidebilmelerini sağlayacak zihinsel kanatlarını zedelediğimiz de oluyor...

        Geçen günlerde evdeki mobilyaların yerini değiştirmeye kalkıştığımda Uzay da bana katıldı. Koca bir sehpayı tek basına itmeye çalıştığını gördüğümde yardım etmek istedim. Müsaade etmedi ve şöyle dedi: “Ne zaman bir büyük bana yardım etmeye kalksa, bütün işi kendi yapıyor, bana fırsat kalmıyor...” Bu benim için gerçekten aydınlatıcı ve düşündürücü bir bilgi oldu.

        Bu vesileyle sık rastlanan, içinde kötülük barındırmasa da ruh törpüleyici etkisi olan anne-babalık davranışlarına bakalım:

        Dürüst olmamak

        Bir çocuk, kaç yaşında olursa olsun yetişkinler tarafından dürüstçe bir diyaloğu hak eder. “Evden çıkarken ağlamasın diye ona görünmeden kaçıyorum” der bazı anneler, çocukları ağlamasın diye iyi bir şey yaptıklarını düşünerek. İlk olarak çocuk annesinin gittiğini er ya da geç anlar, ağlayacaksa o zaman da ağlar. Bu davranıştan uzun vadede elde edilecek olumsuz sonuçlardan biri çocuğun annesine güvenmemesi olur, bir diğeriyse yakın ilişkide olduğu insanların ona karşı dürüst olacağına inanmayabilir. Bu, tam bir kaş yapayım derken göz çıkarma örneğidir. Bebeğiniz 1 yaşında da olsa, konuşamasa da, sizden ayrılmayı hiç istemese de gitmeniz gerektiğini ve mutlaka döneceğinizi söyleyerek veda edebilirsiniz. Her türlü ağlayacaksa da zaman içinde “Anne gider, anne gelir, anne söylediğini her zaman yapar” tutumuna alışacak ve daha az zorluk çıkaracaktır.

        Risk almasına izin vermemek

        Her köşede bir tehlike işaretinin bulunduğu bir dünyada yaşıyoruz. Çocuklarımızı korumak adına elimizden geleni yapıyoruz ancak bazen bu şekilde hareket ederek çocuklarımızın sağlıklı risk alma davranışlarını öğrenmelerini engelliyoruz. Yapılan araştırmalar dışarıda oyun oynamayan, dizleri yaralanmayan çocukların yetişkinlik dönemlerinde fobiler geliştirme ihtimallerinin daha yaygın olduğunu gösteriyor. Kendileri kalkabilmeleri için çocukların düşmeleri, uzun süreli ilişkilerin gerektirdiği duygusal olgunluğu görebilmeleri için gençlerin sevgililerinden ayrılmaları gerekiyor. Ebeveynler, çocuklarının hayatlarından riskleri kaldırdıklarında, kibirli ve özgüvensiz olmalarına sebep olabilirler.

        Her zorluktan kurtarmak

        Bugünün genç nesli, bundan birkaç nesil önce yaşayan çocukların geliştirdikleri bazı becerilere sahip olamıyor çünkü yetişkinler birçok şeye müdahale edip sorunları onlar için hallediyorlar. Kurtarmada fazla hızlı davranıp çocuklarımızı yardıma boğduğumuzda, güçlüklerle kendi kendilerine baş etmeye ve sorunlarını çözmeye dair ihtiyaçlarını ortadan kaldırmış oluyoruz. Bu şekilde davranılan çocuklar birilerinin onları kurtarmasına alışıyorlar. Oysa ki yetişkin hayatında yardım beklemek yerine kendini kurtarmak çok daha verimli bir beceri.

        Fazla nasihat

        Biri size sürekli “Şunu şöyle yapsan daha iyi olur, ben olsam bunu böyle yapardım, bu yaptığın doğru değil, şöyle yap” dese nasıl hissedersiniz? İnsanoğlu genellikle kendisine istemeden nasihat verildiğinde bundan faydalanamaz. Nasihat iyidir ama yalnızca talep edildiği zaman. Şimdilik küçük olduğu için sizi mecburen dinliyor olabilir fakat bu büyüdüğünde de size koşacağı anlamına gelmez. Önemli olan onu kalpten dinleyebilmektir belki de kendi çözümünü bulmasını izlemek.

        Övgünün azı karar

        “Şunu çok harika yaptın, bunu da çok iyi yaptın, aferin çok iyi becerdin” Doğru zamanda ve yerde yapılan övgü çocukları nasıl motive ediyorsa, sebepsiz yere ve zamansız övgüler bir o kadar sabote ediyor. Yapılan araştırmalar çocukları sebepsiz yere, çok sık övmenin istenmeyen sonuçlar doğurduğunu gösteriyor. Çocuklar yalnızca anne ve babalarının onları müthiş olarak gördüklerini gözlemliyor ve ebeveynlerinin objektifliğinden şüphe etmeye başlıyorlar. Çok çocuklu ailelerin ebeveynleri çocuklardan biri bir konuda başarılı olduğunda, onu ödüllendirirken diğerini de genellikle es geçmiyorlar. Bu şekilde çocuklar bir yandan başarının kişinin kendi davranışlarına ve özelliklerine bağlı olduğunu anlama fırsatını kaçırıyorlar. Aşırı övgü ve kötü davranışların görmezden gelinmesiyse gerçeklik zor geldiğinde hile yapmayı, abartmayı ve yalan söylemeyi öğretiyor olabilir deniliyor.

        Sizin gibi olacak

        ÇOCUKLARLA ilgili her kültürde ve zamanda geçerli olan değişmez bir kural var: Dediğinizi değil, yaptığınızı yapacak. Davranışlarının etkilerinin farkında bir insan değilseniz çocuğunuzdan da böyle olmasını bekleyemezsiniz; o doğduğundan beri sizi görüyor, sizin yaşamınızı, davranışınızı, algınızı biliyor. Mesela parasını çarçur eden bir ailenin çocuğundan tasarruflu bir tip olması beklenemez. Evde yetişkinler kahvaltı etmiyorsa çocuğa “İlla sen yiyeceksin” demek ancak aranızda gerginliğe sebep olur. Her akşam dişlerinizi fırçaladığınızı ya da ilişkilerinizde her zaman dürüst ve samimi olduğunuzu görüyorsa muhtemelen o da öyle yapacaktır...

        Kusurlu olmak da güzeldir

        ANNE-babalar mükemmel değildir. Çocukların da bunun farkında olmaları gerekir. Kendini mükemmel olmaya şartlayan anne-babalar çocuklarından da aynı şekilde olmalarını beklediklerini hissettirirler. Oysa ki insan kusurludur. Hata iyi bir derstir ve herkes yapabilir. Çocuklar hata yapmaya ve kararlarının sonuçlarıyla yüzleşmeye hazırlıklı olmalıdır. Çocuğumuz hata yaptığında benzer bir tecrübe yaşadığımızda ne hissettiğimizi, davranışlarımızın sebeplerini ve öğrendiğimiz dersleri onlarla paylaşabiliriz.

        Diğer Yazılar