Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Oğlum Uzay, video oyunları dünyasına ilk adımını attı. Video oyunları konusunda benim kadar bilgisiz olan ebeveynleri uyarmam gereken bazı konular var. Önemli olan çocuğa yeni adım attığı bu dünyada yönünü nasıl bulacağını, tüketen değil de üreten olmayı öğretmek...

        SONUNDA oldu. 7 yıl boyunca yanına yaklaşmadığımız, oğlum Uzay’ı da yaklaştırmadığımız video oyunları dünyasına ilk adımı attık.

        Ben çocukların teknoloji kullanımı konusunda epeyce muhafazakâr bir anneyim. Uzay’ın bir tableti yok. Evdeki tek akıllı cihaz benim cep telefonum. Şimdiye kadar da sadece benimdi, bu yaz itibarıyla telefonuma Uzay da ortak çıktı.

        “Bir video oyunu yükleyelim” dedi. “Televizyon izlemekten çok da farklı değil” dedi. Kabul ettim. Angry Birds yükledik. Benim için en azından ismi en tanıdık olan o olduğu için. Sonra bilinmedik topraklara bu ilk adımını atması için Uzay’a eşlik etmeye başladım. Bu sayede video oyunu dünyası hakkında güncellenmiş bilgilerim oldu artık.

        Bendeki son anılar 20 yıl öncesinde evin bilgisayarından Sims oynadığım zamana aitti. Şimdi 7 yaş annesi gözüyle kendi gençliğimde bıraktığım bu diyara geri dönüyorum. İtiraf etmem lazım, üniversite hayatımın çoğunu video oyunu oynayarak geçirmiş olabilirim. Bu sebepten Uzay kaynaklı bu dönüş hoşuma da gidiyor.

        OYNADIĞI OYUNU BİLİN

        Gelelim video oyunları hakkında benim kadar bilgisiz olan ebeveynleri uyarmak gereken bazı konulara. Tıpkı filmler gibi video oyunlarının da yaş kısıtlamaları var. Öncelikle buna dikkat ederek başlamak iyi bir fikir olabilir. Ne kadar zararsız gözükse de (Angry Birds gibi) oyunların içinde sürekli oynayanı satın almalara yönlendiren uyarılar çıkıyor. Çocuğu önceden uyarmazsanız birkaç parmak hareketiyle kredi kartı ekstrenizi kabartması zor değil. Ayrıca zararsız gözüken oyunların içinde, yetişkinlere özel, bolca kan revan, taramalı tüfek vs. içeren oyunların reklamları yapılıyor. Çizgi film izlerken korku filmi reklamı yapılması gibi düşünün.

        Bunların yanı sıra birçok oyun online oynanabiliyor ki bu en risklisi. Online oyunlarda çocuk tanımadığı kişilerle etkileşime geçebiliyor. Bu yüzden çocuğunuzun oynayacağı oyunu, içinde ortaya çıkacakları, online erişim olanağını bilmek önemli. Zararsız olduğu düşünülen bir oyunun başına tek başına bırakılan çocuk ehliyet almadan direksiyona oturtulmuşa benzeyebilir.

        SÜREYE BİRLİKTE KARAR VERİN

        Aile içi strese mahal vermemek için oyunun ne kadar süre oynanacağına önceden birlikte karar vermek, tahsis edilen süre bitmeden 5-10 dakika önceden çocuğu, “10 dakikan kaldı” diye uyarmak kesinlikle işe yarıyor.

        Bir de hangi oyunu oynayacağı konusu var ki, bizim buradan bakınca seçmesi pek de kolay değil. Hem sıkılmamalı, hem şiddet öğeleri içermemeli, sadece parmaklarını değil de birazcık da sorun çözme yetilerini filan harekete geçirmeli...

        Bu kriterlerle, ilkokul çağı çocuklarına uygun hangi oyun var araştırması yapınca karşıma şunlar çıktı: Minecraft, LittleBigPlanet, Lego Worlds, Super Mario Maker.

        Hiç unutmamalı

        TEKNOLOJİ kullanmaya başlayan çocuklara, tamamen içselleştirdiğinden emin olana kadar şu kuralları hatırlatmakta büyük fayda var:

        - T.C. kimlik numaranı, ev adresini, telefon numaranı, okulunun adını kimseyle paylaşma.

        - Kimseye kendi fotoğraflarını, ailenin fotoğraflarını, video görüntüleri gönderme.

        - Yabancılarla web kamera kullanarak konuşma. Evini ve odanı yabancılarla paylaşma.

        - İnternet ortamında sadece tanıdığın kişilerle sohbet et ve iletişim kur.

        - Bir sitede yer alan oyunlara, aktivitelere, yarışmalara katılmadan önce mutlaka ailene veya öğretmenine danış.

        - Gireceğin siteleri ailenle birlikte belirle.

        Bağımlılık tehlikesi

        UZAY, şimdilik haftada 1 gün 1 saat video oyunu oynayacak. Biliyorum ki verdiğim bu izinle bir kapının kilidi kırılmış oldu. Önemli olan yeni adım attığı bu dünyada yönünü nasıl bulacağını, tüketen değil de üreten olmayı öğretmek. Ve bir şekilde sürekli gerçekten basket oynamanın, bir sapanla hedefi vurmanın, yüzmenin, saklambacın çok daha kıymetli olduğunu unutturmayıp bunlar için fırsat yaratmak. Aksi halde birkaç sene içinde “Çocuğum telefon bağımlısı oldu” diyerek yana yakıla dolaşmak mümkün.

        Diğer Yazılar