Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇOCUĞU olan herkes bilir; çocuklar olağanüstüdür. Bir yetişkin için tahayyül edilmesi zor bir netliğe, basitliğe ve bilgeliğe sahiptirler... Bazen öyle sorular sorar, öyle cevaplar verirler ki ağzınız açık kalır. 4 yaş bilgeliği, 40 yaş bilgeliğinden öte olabilir birçok zaman. Henüz yontulmamış, bir sisteme sokulmamış, tektipleştirici makinelerden geçmemişlerdir.

        Dün Serdar Turgut, “Eğitim sistemimiz yaratıcılığa soykırım uyguluyor” diye bir yazı yazdı. Dünyadaki eğitim sistemlerinin test odaklılığa doğru bir dönüşüm yaşadığından (ki bizde bu yıllardır böyle), test odaklı bu sistemin en çok da yaratıcılığı öldürdüğünden bahsetti yazısında. Çok haklı!

        Yaratıcılık “akademik başarı” denilen test çözme kapasitesinden daha az önemli gibi düşünülüyor... Tamam, kimisi matematikte çok iyi, peki ya resme kabiliyeti olan çocuk? Yapabildiği, sevdiği, ilgilendiği alanın Türk eğitim sisteminde not olarak karşılığı olmadığı için bu çocuğa başarısız demeye hakkımız var mı? Çevreye duyarlı, müzik kulağı olan, spora yatkın, dil becerileri gelişkin, malzeme bilgisine ilgi duyan çocukları başarısız, türev-integral bileni başarılı diye sınıflandırmak adil mi?

        *

        Çevremde çocukları okula başlama yaşında olan birçok anne var. Hepsinin önünde, “Hangi okulu seçeceğiz?” sorusu... Bizim neslin anneleri bir tuhaf gelebilir size... Neden mi? Çünkü eğitimden beklentimiz, “gideceği okulun çocuğumuza zarar vermemesi; onda doğuştan var olan kapasiteyi baltalamaması”. Çok temel bir istek gibi gözükse de bugünün Türkiye’sinde karşılanma ihtimali neredeyse yok... İnsanın yaratıcı doğasının zenginlik olarak addedilmediği bir ülkede yaşıyoruz. Geçen yıl Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın da söylediği gibi, “Ara teknik eleman ülkesiyiz biz”.

        Bu görüşün ve arkasında yatan dünya felsefesinin bizi getirdiği yer ortada. Türkiye’den gerçekten mucit çıkmıyor, dünyaca konuşulan yapıtlar çıkmıyor. Oysaki olağanüstü bir kapasiteyle doğuyor bütün çocuklar. Ve biz sistematik olarak törpülüyoruz onlardaki bu yetenekleri. Görmezden gelerek, başarıyı tek bir tanımın altına hapsederek, onlara teker teker ilgi göstermeyip yığınlarmış gibi muamele edilen bir sistemin içine zorlayarak.

        *

        Bilgiye erişimin şimdiye kadar hiç olmadığı kadar kolay olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bizim artık çocuklarımıza bilgi vermek diye bir kaygımız olmamalı. Bilgi her yerde! Bilgi parmağınızın bir tık uzağında. Asıl kaygı, çocuklarımızı meraklı yetiştirmek olmalı. Ellerinde tablet bilgisayarları, sadece video oyunu oynayan ama testleri mükemmel şekilde geçen ezberci nesillerle nasıl bir gelecek bekleyecek bu ülkeyi? Balığın ağaca çıkma becerisiyle sınandığı bir ortamın getirisi, tektip başarı algısı yüzünden kendisini başarısız hatta yeteneksiz gören nesiller yetiştirmesi olacak. Bu mu çocuklarımız için hayal ettiğimiz gelecek?

        Benim Uzay için hayalim, dünyanın her yerinde kimseye bağlı olmadan yapabileceği bir hobisi olması ve bu hobiden para kazanabilmesi. İster yoga öğretmeni olsun, ister fotoğrafçı, ister maymun araştırmacısı ya da çiftçi... Rekabetin, testlerin, bütün eğitim sistemlerinin ötesinde hayal kurabilen ve hayaline doğru adım atabilen bir insan olmasını istiyorum oğlumun... Onu bu sistemden elimden geldiğince ne kadar koruyabilirim bilmem...

        *

        TED konuşmacılarından en ünlüsü Sir Ken Robinson, “Yaptığı işi sevmeyen birçok insanla tanışıyorum. Hayatlarını yuvarlanıp giderek, her şeyi kabul ederek geçiriyorlar. Yaptıkları işten herhangi bir zevk almıyor ve hatta işlerine zar zor katlanıyorlar ve hafta sonunu bekliyorlar. Ama başka insanlar da var, yaptığı işi seven insanlar. Başka bir iş yapmayı hayal edemeyen insanlar. Sevdiği işi yapan insanların sayıca az olmasının birçok nedeni olabilir, ama en önemli nedenlerinden biri eğitim. Çünkü eğitim sistemi, insanları doğal yeteneklerinden ayrı düşürüyor. İnsan kaynağı da doğal kaynaklar gibi, derinlere gömülü haldedir. Onları bulmak için esaslı bir arama yapmak gerekir, öylece açıkta durmazlar. Kendisini gösterebileceği bir ortam yaratmanız gerekir” diyor.

        *

        Sevdiği işi, yeteneği olan işi yapabilmek!!! Okullar bittikten sonra çoktan seçmeli sunmuyor hayat, problemleri önümüze...

        Diğer Yazılar