Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇOCUKLAR en çok neye dayanamıyor söyleyeyim size... Adam yerine koyulmamaya; haklılar da...

        *

        Mesela çoğunlukla yetişkinlerin olduğu kalabalık bir ortam; diyelim ki herkes de bir şekilde yakın birbirine, belki akraba... Çocuklar kendi hallerinde, muhtemelen yaşıtlarıyla birlikte ortalıkta koşturuyorlar. Çat! Muck! Bir anda ortamdaki teyzelerden biri koşturan yumurcağı kolundan yakaladığı gibi kucağına oturtuveriyor, sıkıştırıyor, yanağından öpüyor, “Beni seviyor musun?” filan gibi sorular soruyor... Çocuğun bütün keyfi sönüveriyor, muhtemelen hırçın bir cevap, yaşı küçükse ağlamaklı bir yüz ifadesi... Teyze, o anlık öpücük hevesini tatmin etti ama çocuğun tepkisinden memnun değil. Çocuğun annesine dönüyor: “Amma yabani yetiştirdiniz siz bunu.” Sonra (lütfen) kucağındaki minik insanı serbest bırakıyor...

        *

        Başka bir örnek; çocuk şömine karşısında minik sandalyesinde oturmuş ateşe kibritler, kâğıtlar atıyor... Pür dikkat, keyifli ve meraklı... Ortamdaki amcalardan biri geliyor çocuğu kollarından kaldırıp şömineye uzak bir koltuğa oturtuyor... Soru yok, uyarı yok, izin yok. Bir an önce mutlu mesut takılan çocuk bir anda öfke krizine giriyor... Amcanın surat ters düz: “Çok terlemişti de ondan uzaklaştırdım şömineden...”

        *

        Üçüncüsü: Kış vakti... Şehrin betonundan kaçan bir grup aile beraberce kırlık, ağaçlık bir yerdeler. Hava soğuk ama öldürecek kadar değil. Çocuklar zaten sürekli koşturdukları için soğuk onlara işlemiyor; yaprak peşinde, atlayıp zıplama peşinde, “En büyük dalı kim bulacak” peşindeler... Büyüklerden biri çocuğuna: “Üşüdün sen, geri dönelim.” Çocuk oralı olmuyor, koşturmaya devam. Büyük insan 5 dakikada bir: “Hava çok soğuk, üşüdü çocuk, hasta olacak, geri dönelim.” Bu ısrar sonunda çocuk bir süre sonra ağlamaya başlıyor... Büyüğün istediği oldu, geri dönülüyor...

        *

        Son örnek: “Oğlum çişin vardır yapsana...” “Anne çişim yok.” “Vardır vardır, hadi yap.” “Yok anne, oyun oynuyorum...” “Sen beni çıldırtacak mısın, yap şu çişini dedim!” “Anne benim çişimi sen nereden hissediyorsun?”

        *

        İşte böyle... Hepsi iyi niyetli, hepsi sevgi dolu bu örneklerdeki yetişkinlerin... Bir tek eksiklikleri var: Kendi ihtiyaçlarını çocuğun ihtiyacından ayıramamak; çocuğu adam yerine koymamak, olmamış insan muamelesi yapmak... Bütün davranışlarda çocuğa verilen mesaj aynı: “Ben yetişkin olduğum için senden iyi bilirim, ben yetişkin olduğum için senin fiziksel ya da duygusal sınırlarını görmezden gelebilirim, önemli olan benim ihtiyacım, seninki değil... Senin bedeninde olup biteni bile ben senden iyi bilirim.”

        *

        Rica ederim böyle yapmayalım... Nasıl kendi sınırlarımıza özen gösteriyorsak çocuklarımızın hatta bebeklerimizin kişisel sınırlarına da öyle saygılı olalım...

        *

        İpucu:

        ■ Bir çocuğun sizi sevmesini, sizinle daha iyi bir ilişkide olmasını istiyorsanız onu öperek değil onunla ilgi duyduğu konular üzerine konuşarak ve hatta oyun oynayarak ona yaklaşın. Hiçbir çocuk oyuna “Hayır” demez!

        ■ Çocuğun bulunduğu durumun onun için zararlı olduğunu düşünüyorsanız (şömine ya da soğuk hava örneği gibi) önce bu fikrinizi onunla paylaşın. Sizi rahatsız eden durum onun için keyif verici olabilir... Çocuğu bir çuval patates gibi oradan oraya sürüklemeyin. Size biri böyle yapsa ne hissederdiniz, onu düşünün!

        ■ “Doydum” diyen çocuğu daha fazla yesin diye zorlamak, “Çişim yok” diyen çocuğu çiş yapmaya ikna etmeye çalışmak çocukların kendi bedenleriyle kurdukları ilişkiyi bozan davranışlar. Bunlar gelecekte kendi vücut sinyallerini tanımayan yetişkinlere sebep oluyor (Doyup doymadığını bilmeyen muhtemelen aşırı kilolu yetişkinler gibi)...

        Diğer Yazılar