Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR çocuk, doğduğu andan itibaren yepyeni bir yaşamın kapılarını açarak geliyor. İnsan, kendini, kendi çocukluğunu da büyütüyor çocuğunu büyütürken. Hayata dair unuttuğu temel bilgilerin hepsinin üstünden bir kere daha geçiyor...

        İlk senelerde fiziksel olarak çok çaba istiyor yeni bir bebek. Bitmeyen ihtiyaçlar döngüsünün içinde kendine alan açabilmeyi öğreniyor yeni anne ve baba. İlk senelerde kendinden geçmeyi, sonraki senelerde ise kendine dönüp bakmayı gerektiriyor çocuklu hayat.

        7 yaşında bir çocuğun annesi olmak gerçekten çok güzel, çok korkutucu ve çok meydan okuyucu olabiliyor. İlk senelerde edindiğim tüm vesveselerin geçersiz kılındığını, oyunun kurallarının, Uzay’ın büyüyen boyuyla, değişen konuşmasıyla, çeşitlenen düşüncesiyle birlikte her gün yeniden yazıldığını görüyorum artık.

        “Çocuğum televizyon izlemesin, çocuğum şeker yemesin, düşmesin, kalkmasın, canı acımasın, hasta olmasın” diye ilk senelerimi dünyayla ve kendimle mücadele içinde geçirdikten sonra artık bambaşka bir yerden bakmayı öğreniyorum...

        Ben ona, dengeyi, sağlığı, yaşamı, ölümü, iyiyi ve kötüyü, adaleti ve adaletsizliği, zarifliği ve kabalığı, haklı ya da mutlu olmayı, özgürlüğü temel olarak öğrettim, diyorum kendi kendime...

        Şimdi biliyorum ki onu düşmelerden, kötü rüyalardan, kötü insanlardan, ölümden, dünyanın adaletsizliğinden, savaşlardan, omurgasızlardan, şekerden, televizyondan... ve daha binlercesinden korumak için bir fanusa kapatamam... Kurallar koyup önünü kesemem.

        Yapabileceğim şu ki, şimdiye kadar olan ve bundan sonraki, her gün bana bir miktar daha az ihtiyaç duyacağı hayatında, kendini koruması ve iyiyi kötüyü ayırt edebilmesi için gerekli donanımı verebilirim.

        Kendini güvende hissedeceği, onu törpülemeye çalışmayacak bir çevre içinde olması için (şimdilik) gayret edebilirim. Kendi yaşamımla ona rol model olabilirim. Onu içeriden güçlendirebilirim. Ve ilişkimizi sağlam tutabilirim.

        7 yıllık annelik yolculuğumda öğrendiğim ikinci en önemli şey:

        “Anne babanın en önemli görevi, en hayati becerisi çocuğuyla olan ilişkisini sağlam tutmak olabilir.” Bunun da birkaç yolu var:

        - Ne zaman ihtiyacı olsa başını koyabileceği bir kucak...

        - Yargılamadan, suçlamadan, cezalandırmadan dinleyen bir kulak...

        - Sevgiyle bakan, detayları kaçırmayan bir çift göz...

        - Sadece talep edildiği zaman tavsiye vermek için açılacak bir ağız.

        Anne-babada bunlar olsa yeterli sanırım. Gerisi çocuğun kendinde.

        7 yaşla beraber bir de heyecan alıyor insanı. Çocuğum büyüyor evet, yakında gidecek (bu 7’den iki tane daha ya var ya yok aynı evde geçireceğimiz diye düşünüyorum)...

        Zaman göreceli, yeni doğan bebeğin ilk ayları geçmek bilmezken seneler içinde hızla değişir hale geliyorlar... Geriye, olabildiğince tadını çıkarmak kalıyor bir arada geçen günlerimizin. Ne olduğuna değil, nasıl olduğuna dikkat ederek daha çok...

        Onun, çocukluğuna dair güzel anılar biriktirmesini izlemek kalıyor ve konuşmasındaki son hataların da artık düzeldiğine şahit olmak... Sonrası iyilik ve güzellik, inşallah.

        Diğer Yazılar