Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BÜYÜK bir çocuğun (görece büyük diyelim) anne-babası olmanın şaşırtıcı yönleri var. Bunlar bir bebekte olduğu gibi armudun tadı ya da topun yuvarlaklığı değil... Karışık şeyler.

        Bir gün çocuğunuz okuldan eve garip bir şarkı söyleyerek gelir mesela “Baturay’ın memeleri sarkıyor”; önce buna şaşırırsınız, “Neyse bekleyeyim geçer” diye düşünürken şarkı çeşitlenir, mimiklere ve jestlere bölünür, hatta şöyle olur:

        “Anne!”

        “Efendim Uzay”

        “Zaaaa”

        “?..”

        “Face yaptım seni”

        “?..”

        Çocuğunuz yeni bir dil konuşmaya başlamıştır. Bildiğiniz dünya dillerinden olmayan, kariyer ya da akademik yaşam yolunda bir işine yaramayacak, sadece kendi yaşıtlarının konuştuğu ve bir kelimeyi anlamak için en az bir Youtuber’ı tanımayı gerektiren bir dildir bu...

        “Anne!”

        “Efendim Uzay?”

        “Çaldığın o terliği yerine koy lütfen.”

        “Ney?”

        “Zaaaaa!”

        “Hmmm.”

        Bir yerde okumuştum:

        “Çocuğunuzun üniversiteye gitmeden önce sizinle geçireceği sadece 900 haftası var. Siz farkına bile varmadan yuvadan uçmuş olacak. Bu yüzden çocuğunuzla etkileşim içindeyken yüzde 100 orada olun. Orada ve o anda.”

        Çocuk yürümeye ilk başladığı zamanlarda yüzde yüz orada olmak, birlikte çıktığınız yürüyüşte rastladığınız ilk salyangozda geri kalan tüm hedeflerin geçersiz kılınmasıdır mesela. Bir yere mi gidilecekti, bir şey mi alınacaktı, park mıydı bahçe miydi fark etmez, olay artık salyangozdur. Bir yetişkin gözüyle pek de fazla fevkaladeliği bulunmayan bu mini hayvana rastlamak bebekler için yeni bir galaksinin keşfiyle eşdeğerdir; her rastlayışta o galaksi yeniden keşfedilir, bunun da bir mahzuru yoktur. Bu durum bir sonraki yeni şaşırtıcıya kadar sürer... İşte o bebekle, yüzde yüz orada olmak o salyangoza şaşırmayı da içerir.

        Salyangozdan geçip Aleyna Tilki’ye vardığınızda kendinizi çok yabancı hissetmemeniz için çocuğunuzla belli başlı rutinler yaratmış olmanız faydalıdır. Gün içinde birbirinize zaman ayırdığınız, onun o garip dilinde söyleyeceği (ilk başta anlamayacağınız ama mutlaka peşinden gidip bir miktarını anlamanız gereken) şeyler için zaman yaratmak anlamına geliyor.

        7 yaşındaki bir çocukla iletişimdeyken yüzde yüz orada olabilmek için onun konuştuğu dili öğrenmeye çalışmayı faydalı buluyorum... Benim çözümüm, Uzay okuldan geldiğinde onunla biraz atıştırıp sohbet ettiğimiz yarım saati rutin haline getirmiş olmak mesela; bir de arkadaşları bizim eve geldiğinde sohbetlerine katılarak iç dinamikleri gözlemlemek. Bu iki gayret ile 7 yaş erkek çocuğu diline tam hâkim olmamı sağlamasa da aşinalık yaratıyor...

        Bu sayede anlıyorum ki dönüp dönüp tekrarlanan “Zaaaa” ünlemleri Youtuber’ların icadı olan “birini kandırma” anlamına gelen ifadeler... (Yanlış anlamış da olabilirim elbet.) Bu arada Youtuber ne demekti ve hiçbir elektronik aleti olmayan çocuklar bu bilgilere nasıl haiz oluyordu? Sizin için bunlar hâlâ gizemini koruyan sorularsa yarım saatten fazlasına ihtiyacınız var demektir; benden söylemesi.

        Diğer Yazılar