Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Mücevher markası Cartier’nin çağdaş sanat vakfı Fondation Cartier Paris Müzesi, bu kente bile anıtsal bir değer katıyor.

        Vakfın artistik direktörü Isabelle Gaudefroy ile müzeyi gezmeye, binasından önce tasarlanan bahçesinden başladık.

        Lüks tüketim markalarının çağdaş sanata merakı malum... Prada da geçenlerde Milano’da çağdaş sanat müzesini açtı. Louis Vuitton’un 4 yıl önce Paris’te açtığı müze, bugün ziyaretçi sayısında Louvre ile yarışıyor. Bana göre en başarılılarından biri de Fondation Cartier...

        Bu müzelerin ilk dikkatimi çeken ortak noktası, mimariye verdikleri önem... Yapıların tümü kente anıtsal değer katan nitelikte. LVMH Frank Gehry, Fondation Cartier ise Jean Nouvel imzalı... Bu yapılar için bile dünyanın dört yanından gelenler var. Üçü de çağdaş mimarinin en önemli örnekleri arasında.

        Cartier’nin müzesi 1994’ten beri Paris’in Raspail bölgesinde... Aslında Fondation Cartier’nin merkezi burası. 12 bin metrekarelik bir bina... Altı katı ofis, giriş katları sergilere adanmış. Versailles yakınlarındaki Jouy-en-Josas’ta geçirdiği on yıllık sürenin ardından taşınmışlar buraya.

        TEATRUM BOTANICUM

        Gerek sanat koleksiyonu, gerek bina, her şey Cartier tasarımlarının çizgisinde. Sade ve net. İnce işçilik... ‘‘Cartier adı geçen hiçbir unsur tasarımlardan bağımsız düşünülemez” diyor Isabella. Sergiyi gezmeye binadan baş- lıyoruz. Hatta bina da değil, bahçeden! Bahçe en önemlisi, binadan evvel bahçe tasarlanmış, bina sonradan bahçeye göre yapılmış! İlk kez duydum böylesini... Bahçe derken, ne İngiliz tarzı bir park, ne Fransız tarzı bir bahçe, ne de bir heykel parkı hayal edin. Sanatçı Lothar Baumgarten’in yarattığı başlı başına bir eser bu, ismi “Teatrum Botanicum”. Tıbbi ve aromatik bitkilerin envanteri olan Ortaçağ’dan kalma kitaplardan almış adını... Ziyaretçileri, çağdaş mimari içinden mevsimlerin ve zamanın geçişine tanıklık ettiriyor. İlginç bitkilerin kendine has bir vahşiliği var... Bahçeye özel bir de web sitesi yapmışlar. Mikro kameralardan, tek tek fauna ve florayı inceleyebiliyorsunuz buradan! Belli aralıklarla sanat eserleri de konuluyor: Ağaçlardan Jean Michel Otoniel’in kristalleri sarkıtılmış, Issey Miyake çadırlar kurmuş, Bruce Nauman heykelleri sergilenmiş burada! Bir de bahçıvanı Türk çıkmaz mı? Yıllardır Metin Sivri’den soruluyormuş ‘Teatrum Botanicum’... O gün izinliydi... Bir dahaki sefere tanışacağım kendisiyle!

        Ve geçiyoruz binaya... Bahçe sanat eseri olunca, Jean Nouvel ‘duvarsız müze’ fikriyle yola çıkmış. Binada tek bir duvar yok... Cam ve çelik konstrüksiyon... Bahçenin içindesiniz. “Duvarsız müze olur mu?” diyenlere Nouvel’in cevabı: “Duvar yoksa duvarları siz yaratırsınız.”

        Bina bahçeden bağımsız düşünülemediği gibi, sergiler de binadan bağımsız düşünülemiyor! Yılda 2-3 sergi düzenleniyor. Eserlerin tümü ve kürasyonun, Jean Nouvel’in şaheseriyle uyumlu olması şart.

        MİMARİ, ‘İKİNCİ DOĞA’

        Isabella’yla Fondation Cartier’de son açılan ‘mimari sergi’yi gezdik. Bina içinde binacıklar’... Serginin ismi ‘Freeing Architecture’/ Özgür Mimarlık. Sanatçı, Japonya’nın meşhur mimarı Junya Ishigami... Kapıdan girdiğiniz an Ishigami’nin birbirinden ilginç binaları, Jean Nouvel’in strüktürüne karışıyor. Salonda 6 metrelik beton... 2019’da Çin’in Shangdong kentinde tamamlanması planlanan bir kilise bu aslında! Chapel of Valley. 45 metre yüksekliğindeki projenin küçültülmüş versiyonu. “Maket” demiyorum, diyemiyorum... Gerek kullanılan malzeme, gerek teknik gerekler, orijinaliyle bire bir...

        Ishigami’nin modelleri, mimarinin mini bir versiyonunu yaratmak üzerine kurulu. Bina betondan mı? O halde model de betondan yapılıyor. Binada cam mı var? Plastik değil, modelde de cam kullanılıyor. Bir de iç mimari modelleri var. Salonda halıdan tutun masanın ayağına, her detay bire bir! Model için özel halı üretilmiş. Bana göre hepsi birer sanat eseri... Ishigami’ye göre ise “Ne sanat eseri, ne maket, mimarinin ta kendisi”...

        Isabella, Ishigami’nin yapılarına “Görünmez mimari” diyor... Projelerin tümü doğaya entegre. Hakikaten kamuflaj misali... Zaten kendisi de projelerine ‘Second Nature’ ismini vermiş. Yani, ‘Ikinci Doğa’.

        Şu, az önce bahsettiğim kilise örneğin: Öyle ilginç ki; forumunu tamamen içinde bulunduğu vadiden alıyor. Bina da kendi içinde bir vadi oluşturuyor. Üstü de açık üstelik; yağmur, rüzgâr, güneş içeride...

        CAM BİNA NASIL AYAKTA DURUYOR?

        Binaları doğaya uydurabilmek için sınırları zorluyor Ishigami. 45 metre yüksekliğinde yapının 1.3 metre genişliğinde girişi var.

        Bir başka proje: Hiç kolonsuz, duvarsız, sadece camdan oluşan bir bina... Bakınca yalnızca silme cam görüyorsunuz, başka en ufak bir detay yok! Hollanda’daki Park Groot Vijversburg Visitor Center... “Nasıl ayakta duruyor bu?” diyorum! Müthiş bir statik detay... Binayı ayakta tutan, yukarıdan bakıldığında ‘S’ şeklindeki kıvrımlar...

        Bir poster görüyorum sonra; yüzlerce ağaç ve üzerlerinde rakamlar... “Bu da nedir Isabella?” Japonya’da bir ormanın yerine yapılması planlanan konut projesiymiş... Ishigami ağaçları tek tek çizmiş, numaralandırmış! Orman, ağaçların yerlerine milimetrik sadık kalınarak başka yere taşınıyor! Biz hâlâ ormanları keseduralım...

        Yolunuz Paris’e düşerse, sergi 10 Haziran’a kadar görülebilir.

        'KOLEKSİYONDAKİLER SERGİLENMİYOR'

        Cartier’de beni şaşırtan bir başka detay: Müzede, koleksiyonda yer alan eserler asla sergilenmiyor. Zaten koleksiyon öyle çok büyük de değil, 1500 eser var. Gösterilen eserlerin tümü dışarıdan sanatçıların... Ancak sergi bitiminde satın alınıp koleksiyona dahil edilebiliyor. Sıklıkla tam tersi olur; koleksiyonda yer alan halihazırdaki eserler sergilenir, değer kazandırılır. Burada amaç, salt sanata destek... Isabella yine altını çiziyor: “Marka çizgisiyle uyum, tek şart!”

        BUGÜN NE YAPSAK?

        Çukurcuma Hamamı yaklaşık 10 yıllık restorasyon çalışmalarından sonra bugün Simbart’ın Mehmet Öğüt ‘Anâsır-ı Erbaa’ sergisiyle açılıyor. Tek günlük sergi, 11.00-20.00 arası ziyaret edilebilir.

        Diğer Yazılar