Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bilmediğiniz şehirler tanımadığınız insanlar gibi...

        Kışı nasıl geçer bilmezsiniz, sabahın 6’sında nasıl kokar bihabersiniz, yağmuru ahmak mı ıslatır, su mu bastırır tahmin bile edemezsiniz. Ama her şehrin yerlisi bilir.

        Biz de geçtiğimiz hafta Hatay’ı yerlisinden dinledik. Tam da savaşın ertesinde, tam da televizyondan sürekli Reyhanlı’da patlayan bombaları, çıkan olayları, hakim olan huzursuzluğu izledikten sonra, bin bir önyargıyla çıkılan bir Hatay seyahatinde.

        Hani yaşananlar televizyonda izlediğiniz gibi değil derler ya, hah işte, hem öyle hem değil. Ama şu da bir gerçek ki, Hatay, Suriye Savaşı’ndan önceki gibi değil, halkı da aynı halk değil. Şaşırmış, korkmuş, alışamamış ve kırılmış. Bizi misafir eden beyefendiye sorarsanız, başlarına gelenler, fevkalade uyum içinde yaşayan bir halka düzenlenmiş büyük bir komplo. Hatta nazar değmiş. Bundan yaklaşık 5 yıl önce Hatay’ı, Antakya’yı yazmıştım, ama ne ben o zamanki benim, ne de şehir aynı şehir.

        Dünyanın en uzun mozaiği

        Biz büyük şehirde doğmuş büyümüş insanlar, her nedense küçük şehirleri pek beğenmeyiz. Bin bir kibirle yaklaşırız. Şehrimizin adı büyük ya, oranın insanını küçük görmeye meyilli davranırız. Her şeyi biz daha iyi biliriz; en iyi yemeği yemiş, en güzel yerleri görmüş, en fazla genel kültüre, tarihe, sanata biz sahibiz zannederiz.

        İşte Hatay bu düşünceyle gelen büyük şehirlileri silkeleyip kendine getiriyor, ağzının payını verip öyle gönderiyor. Şehrin tarihine girsem mi girmesem mi bilemiyorum; bildiğiniz milföy hamuru. Her katında ayrı bir hikaye ayrı bir imparatorluk, ayrı bir medeniyet. Zaten sanıyorum bu yüzden kazıldıkça gerisi geliyor.

        Şehirde her kim eline kazma alıp yeri kazsa, mozaik çıkıyor. Herkesin bildiğine eminim, ama yine de gururla altını çizmek istiyorum, dünyanın en büyük mozaik müzesi burada bulunuyor. Daha önce geldiğimde, şehir merkezindeki eski yerindeydi. Ama oranın yerlisi olan arkadaşımız, bizi yeni yerine davet etti. Şöyle söyliyeyim, Avrupa’daki müzelerden fazlası var eksiği yok. Dünya standartında bir müze.

        Türk’ün gururunu okşayan bir mekan. Henüz müzeyi ve potansiyelini bile sindirememişken, karşımıza Hilton Müze Otel çıktı. İşte asıl burası açıldığında Hatay’ı sağır sultan bile duyacak. Otelin inşaatı sırasında temelden 850 metrekarelik dünyanın en uzun tek parça mozaiği çıkıyor. Yetmiyor bir de bildiğiniz antik mahalle bulunuyor.

        Otelin adı Hilton’dan, Hilton Müze Otel’e terfi ediyor. Gerekli izinler alındıktan sonra da inşaata başlanıyor. Bu senenin sonunda açılması planlanıyormuş. Dünyadaki örnekleri fazla değil ama Türkiye’de türünün tek örneği.

        Suriye’ye çıkıyor

        Hatay’da bütün yollar Suriye’ye çıkıyor. Zaten sanıyorum bu yüzden, arkadaşımızın söylediğine göre, eskiden akşam yemeği için Lazkiye’ye giden halkın yüreği, sarı tabelaları gördükçe burkuluyor.

        Hayat orada çok ucuzdu, Suriye buradan bile güvenliydi, biz nasıl bu hale geldik diyor. Krizi biz televizyondan izler, ah Türkiye’de kriz varmış, ne yazık derdik ama biz bunu farketmezdik, biz her zaman yaşam doluyduk, neydik ne olduk diye iç çekiyor.

        Yerli ve yabancı turistin hafta içi bile yoğun olarak akın ettiği Hatay’da, Antakya’da şimdi yerli halk bile bulunduğu yerde durmak istemiyor. Savaş var deniliyor. Ama bakın işte hiçbir şey yok” diye noktalıyor.

        Gerçekten de savaş yok, huzursuzluk yok, ama görülecek çok şey var. Savaşları yönetimler başlatıyor ama savaş, halkı hatta komşu ülkelerin halkını dahi bitiriyor.

        Diğer Yazılar