Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Popüler teselli türlerinden en çok, “dünyanın sonu değil” cümlesini seviyorum. Hem dünyanın son gününün henüz gelmediğini ifade etmesi bakımından, hem de coğrafi anlamda yolun sonu misali, konum olarak, dünyanın sonunda bulunmadığımız manasından... Nitekim, geometrik şeklinden ötürü kendisinin sonu yok.

        Böylece teselli ederken daha inandırıcı olabiliyor. Aslına bakarsanız, insan bulunduğu yerin koşullarından memnun değilse, kültürel çatışmalar yaşıyorsa, mekan değişikliğine ihtiyaç duyuyorsa “dünyanın sonu değil” demeli kendi kendine. Burası olmazsa başka yer olur, nasıl olsa koca dünyada gönlümüze göre bir yer bulunur.

        Mesela canınıza tak etti; şişmanlıktı zayıflıktı, koca bulmaktı, evde kalmaktı, fiziksel olarak genelin gönlünü hoş tutmaktı gibi konulardan ikrah getirdiniz diyelim. Midenizin sırtına yapışmasından, karnınızdan yükselen Godzilla efektini bastırmaya çalışmaktan, sıtkınızın sıyrıldığını farz edelim. Hiç canınızı sıkmayın. Burada yürümüyorsa, Moritanya’ya gidin.

        Kendisi bir Kuzeybatı Afrika Ülkesi hem de İslam Cumhuriyeti. Sizi ilgilendiren kısım geliyor; ülkede kadınlar ne kadar şişmansa o kadar güzel sayılıyor. Üç basamaklı kilolara çıktığınız an, talipleriniz kapının önünde birbirini yiyor. Süper değil mi? Yalnız takdir edersiniz ki, gülü seven dikenine katlanır. Kız çocukları 6-7 yaşlarından itibaren şişmanlama kamplarına alınıyor ve bildiğiniz tıka basa yedirilerek, Moritanya standartlarında, muhtemelen 90-60-90’nın iki katına tekabül eden ideal vücut ölçülerine ulaşıyor. Sonrası tek amacınız, kilo vermemek. Alan memnun, yiyen memnun. Demiştim dünyanın sonu değil diye...

        CANINIZ SIKILMASIN

        Kadın erkek eşitsizliğine dur demek istiyor ancak elinizden bir şey gelmiyorsa, etrafınızda doğan her kız çocuğuna, ağız burun kıvrılması midenize ağrı sokuyorsa, hiç canınızı sıkmayın. Toparlanın, yolunuz uzun, Hindistan’a gidiyorsunuz. Rajasthan Eyaleti’nin Piplantri Köyü’nde genç kızları ve gezegeni onurlandırmak için, doğan her kız çocuğunun doğumunda 111 tane ağaç dikiliyormuş. Bugüne kadar binlerce ağaç dikildiğini düşünürseniz, muhtemelen iklimi de fena değildir.

        Rahat edersiniz. Alın size kızlara ve kadınlara hürmet edilen bir yer. Ağaçlar kız çocuklarının simgesi oluyormuş ve köylüler hep birlikte aloe vera bitkilerini termite karşı korudukları gibi, kız çocuklarını da aynı titizlikle büyütüyorlarmış. Burada kalıp canınızı sıktığınıza değmez.

        Ya da aldığınız maaş sizi tatmin etmiyorsa, Katar’a gidebilirsiniz mesela. Göçmen değil de Arap vatandaşı olmayı becerebiliyorsanız, oh ne ala ne ala! Yolların pisliği, sokakların kiri canınızı mı sıktı, hemen Singapur’a. Ülkede sakız çiğnemek dahi yasak.

        Demem o ki, dünyanın sonu değil! Bir daha mı geleceğiz buraya, baktınız bulunduğunuz yer sarmadı, çekin arabanızı her neresiyse işine gelen, oraya...

        Diğer Yazılar