Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Pazartesi sabahı, Türkiye genelindeki 18 milyon 43 bin öğrenci ders başı yaptı.

        18 milyon 42 bin 998’inden, ikisi beni çok ilgilendiriyor.

        O ikisi için inanılmaz gururlu ve bir o kadar da mutluyum.

        İçimden sürekli “sevinçliyiz hepimiz, yaşasın okulumuz” demek geliyor.

        Onları bu kadar mutlu etti mi bilemiyorum, ama beni etti.

        Aslına bakarsanız kızlarımın okullarına dönmesinden ziyade, upuzun bir tatilin sonunda okul vesilesiyle hayatımıza gelen dirlik ve düzen beni mest etti.

        Bilmiyordum ama öğrendim; beni saatler mutlu ediyormuş.

        Hayatı saat dilimleri halinde yaşamaya bayılıyormuşum.

        Uyanma, uyuma, yeme, içme, giyinme, eve girme, evden çıkma gibi aktiviteler saatli oldu mu tadından yenmiyormuş.

        Saatlerle oldum olası bir alıp veremediğim olmamıştır ama meğerse insanın günlük hayatının selameti için ne kadar da önemliymiş.

        Saat olmayınca insan yolunu kaybetmiş, yönünü bulamamış, karnı acıkmış ama ne yiyeceğini bilememiş gibi hissediyormuş.

        Düzen aslında sağlıkmış.

        sıcak çok etkiliyor

        Her şey gibi yaz da tadında iyiymiş. İnsanın kendini zinde ve mutlu hissetmesi için düzene ihtiyacı varmış.

        Şuna kanaat getirdim; sıcak ve düzen aynı anda olmuyormuş.

        Arapların meşhur tembelliğine, sıcak ülke insanlarının bitmek tükenmek bilmeyen siestalarına karşın, soğuk ülke insanlarının disiplini ve çalışkanlığı, iş dışında pek bir şey düşünmemeleri teadüf değilmiş, tamamen iklim ile alakalıymış.

        Sıcak insanı miskin yapıyor, yaz tatili uzadıkça insanın üretkenliği azalıyormuş.

        Sabah uyanınca açılmak ve güne zinde başlamak için soğuk duşun altına giren insanlar gibi; Eylül ayı yazdan sonra soğuk bir duşmuş meğerse.

        Fakat çocuklu insanlar için Eylül’ün gelişinin haricinde, okulların açılması da şartmış. Çocuğun da okullusu makbulmuş.

        EYLÜL AYI DÜZEN AYI

        Yazın satılan, rahatlık ve rehaveti artırıcı bilimum parmak arası terlik, güneş sonrası losyonu, hamak ve şemsiyenin yerini, dirlik ve düzen arttırıcılar aldı.

        Masa üstü düzenleyicileri, dosyalar, zımbalar, defterler, ajandalar, alarmlı saatler gibi...

        Eylül’ün bu yanını da seviyorum. İnsan kendine çeki düzen vermeyecek bile olsa, çarşı pazar verdiriyor.

        Masanızı düzenleyin, aklınızdakileri not alın, hayatınıza çeki düzen verin, diyor.

        Aslında, kış için hazırlanan gıda ürünleri bile düzenmiş meğerse, kavanozların yanyana hazırlanması bile bunun habercisiymiş.

        Takvimler Eylül’ün sonbahar olduğunu söylese de, aslında ne yazdır ne de sonbahardır bana göre.

        Arada sıkışıp kalmıştır.

        Özünde başlı başına bir düzen ayıdır. İnsana tekrar şehir hayatına alışması için oryantasyon zamanıdır.

        Düzene dair unuttuklarını hatırlatır.

        Zaman tanır.

        Bir olgunluk hali midir yoksa yorucu bir yazın etkilerinden midir bilemiyorum, bu sene Eylül ayına bayıldım.

        Düzenime kavuşmuş olmak beni mest etti.

        Tekrar söyleyeceğim; “Sevinçliyiz hepimiz, yaşasın okulumuz”...

        Yaşasın saatler, yaşasın dirlik, yaşasın düzen.

        Diğer Yazılar