Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Haberleri açtığımızda, gazeteyi elimize aldığımızda içimizin karardığı doğrudur. Ancak çok dikkatle bakarsak, dikiş iğnesiyle kuyu kazarsak ortaya ilham verici hikayeler de çıkabiliyor. Misal; Ayşe Teyze. Tanıtmayı bir borç bilirim; kendisi 60 yaşında. Temiz, saf, doğal, küçücük imkanları lehine çevirip fırsata dönüştürebildiğine göre bana sorarsanız son derece akıllı. Her orta yaşlı, çocuğunu büyütmüş Türk kadını gibi gezmeyi seviyor. Ancak işi, evde toplanılan klişe “gün”lerden bir kaç adım ileriye taşımış. Kendisi 45 yaşından beri dünyayı geziyor.

        15 yılda 25 ülke gezmiş.

        İş insanları ya da kronik gezginler için, rakam, olağan.

        Ancak kendi yağıyla kavrulan, durumu seyahate pek mümkün olmayan birisi için müthiş bir rakam.

        Önce hacca diye yola çıkmış, sonra bakmış yurtdışı seyahatlerinde başının çaresine bakabiliyor, başarıyla tamamlıyor, rotayı genişletmiş. Tur sahipleriyle ahbap olmuş, arkadaşlarını getirmiş, indirim almış, derken ne Rusya’sı kalmış ne de Singapur’u.

        Siz ne diyorsunuz bilemiyorum ama ben yüksek sesle “Helal olsun” diyorum. Hikayesinin en çok nesini sevdim biliyor musunuz? Şu cümlelerini; “Gençler evde oturmasın. Hayat bir kere verilmiş bir sermaye. Dondurulmaya gelmez, akıp gidiyor. Elim, ayağım tuttuğu sürece niye yaşamayayım?” İşte bu kadar basit. Aslında hem basit hem değil. Hayatın bir kere verilmiş olduğunu iki üniversite bitirmiş, beş dil bilen nice yöneticiler dahi bilemiyor. Yönetmeye bir kere alışınca, insan her şey kontrolünde sanıyor. Her şeyi, en başta da yaşamayı erteliyor. 60 yaşını göreceği, şirketin yıllık bilançosu kadar belgelenmiş ve resmi ya, durmadan bugün yapacaklarını o zamana aktarıyor.

        İkinci bir emre kadar hayatını görevlerinden ibaret sanıyor. Kadıncağız söylüyor işte, hayat dondurulmaya gelmiyor, akıp gidiyor. Oldukça bilinen bir gerçek ama nedense kimse uygulamaya geçemiyor.

        ERTELENMEYE GELMEZ

        Ayşe Teyze’yi nereden tanıdık biliyor musunuz? “canım kızım” adını verdiği fotoğraf makinesini, Ayder Yaylası’nda ayağı burkulduğunda, otostop çekip bindiği arabada unutunca... Makinesi canım kızım, kendisi de hür kızmış.

        Süper değil mi? Yeni idolüm sensin hür kız. Anı yaşayabildiğin, olmayan imkanını çeşme gibi akıtabildiğin, kendi kendine mutlu olabildiğin ve elbette durmadan gezdiğin için...

        Aslına bakarsanız gezgin kadınların nüfusu dünyada oldukça yoğun. Ancak kadınlara dair ulusal haberler, uzun zamandır özgürlük başlığından uzak olduğu için bence hür kız hepimize iyi geldi. Emeklilik planlarımın arasına Hür kız olmayı da ekledim, gitti. Bakın işte bir hayal daha ertelendi, gördünüz mü!

        Diğer Yazılar