Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bebekler elleriyle bir şey kavramayı öğrendikleri gün, önlerine gelen her şeyi kapmaya başlıyorlar. Bilgiye ve keşfetmeye açlar. Tadına, formuna, kokusuna bakarak kendilerince dünya üzerindeki her şeyin aslını astarını öğrenmek istiyorlar. Her şeyi ağızlarına atmasın, her şeye burunlarını sokmasın diye “büyükleri” ellerine bir şey tutuşturuyor.

        Mesela çıngırak. Çocukcağız bütün gün elinde onu eviriyor, çeviriyor, kendince çok önemli bir şey yaptığını sanıyor. Halbuki sadece bilinçli olarak “oyalandırılıyor”. Bir yere varacağı ya da sonucunda bir şey kazanacağı yok.

        Dikkati belirli bir yere çekme operasyonu diyebiliriz. Çocuklar ellerindekiyle o kadar meşgul oluyor, her harekette ses çıkaran bu oyuncak o kadar albenili geliyor ki, kafasını kaldırıp çevresindeki diğer uyaranlara bakmıyor. Dün haberleri okurken, dünyanın son çılgınlığı “Meitu” şeklinde bir başlığa denk geldim.

        Çin’in üretip dünyaya servis ettiği bir uygulama. Çektiğiniz selfie’yi programa yüklüyor ve yüzünüze animasyon karakterlerinin ifadesini kazandırıyorsunuz. Türlü fonksiyonları mevcut; gözlerinizi büyütebiliyor, yüzünüzü porselen bebek gibi yapabiliyorsunuz. İnsanlık için çok büyük adım(!). Şu ana kadar 210 milyon kez kullanılmış. Biliyorum, çünkü ben de kullandım. Son yıllarda her bir bireyi ayrı telden çalan, birliğin kıyısından geçmeyen dünyanın, ortak çılgınlığının ne olduğunu inanılmaz merak ettim, telefonumdaki bütün selfielere efekt yaptım. Yaklaşık 1 saat 20 dakikanın sonunda kendime geldiğimde, telefonumda onlarca Meitu’lanmış resmim vardı. Ne kadar süreceğini bilmediğim kıymetli hayatımdan 1 saat 20 dakika uçtu. Üstelik harcarken, aklıma başka hiçbir şey gelmedi. Kafamı telefonumdan kaldırıp etrafa bakmadım bile. Kendimi bir an, yeni oturmaya başlamış, objeleri kavramanın tadına varmış 6 aylık bebek gibi hissettim. Meitu da kesinlikle “büyüklerim” tarafından elime tutuşturulmuş o çıngırak.

        BÜYÜKLER NE DERSE O

        Sosyal medyada varolmak için her gün alışkanlık haline getirdiğiniz eylemleri aklınıza getirin. Çektiğiniz videolar, photoshop’ladığınız resimler, metin eklediğiniz aile resimleri, her gün görmenize ve tezahürat göstermenize rağmen sırf yorum yazmadınız diye annesinin alınmasından çekindiğiniz komşunuzun kızı... İnsanoğlunun son çılgınlığı olarak lanse edilen türlü uygulamalar da cabası. Aslına bakarsanız “büyüklerimiz” tarafından elimize çıngırak tutuşturulmuş saf bebekleriz. Kafamız başka bir şeye zahmet edip yorulmasın, diğer uyaranlara kaymasın, elimizdekiyle sabahtan akşama kadar oyalanalım, yaptığımız şeyi de marifet sanalım diye bilinçli olarak “oyalandırılıyoruz.”

        İşin ilginç tarafı bir o kadar da mutluyuz. Ne diyelim “büyükler” ne derse o!

        Diğer Yazılar