Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmirli olup Alsancak’ın son bir kaç yıldaki muazzam değişimini farketmeyen yoktur diye düşünüyorum.

        Hatta değişim demeyelim, bir nevi terk edilme, kaderine bırakılma ve başıboş kalma desek daha bile yerinde olabilir.

        Western filmlerindeki, berberin önündeki eski iskemle üzerinde uyuyakalmış birkaç kovboydan ibaret kasabalardan hallice bir vaziyette.

        Dükkanlar boş, kiralık tabelası bol, ancak canlı kul yok. Henüz İzmir’e yeni gelmiş birisi için ekonominin gidişatı bakımından son derece olası ancak İzmir’in yerlisi, köklüsü, Alsancak eşrafı için içler acısı.

        Eski halini düşününce, çok değil bundan bir kaç yıl öncesine gidince, insanın içinden oturup ağlamak geliyor. Bir yıl sonrasını hayal dahi etmek istemiyorum. Ancak sorgulamadan da duramıyorum, acaba sorumlu kim?

        Kiralar fazlaydı, mülk sahipleri burnu düşse yere eğilip almazdı gibi senaryoları fazlasıyla duyduk. Hayat pahalılığı, turist noksanlığı, kur artışı gibi etkenler üst üste eklendi ve Alsancak, Alsancaklıktan geçti.

        Fakat bence sebep sadece bu olamaz. Bana kalırsa biraz vefasızlığa da maruz kaldı. İzmirliler ayran gönüllü oldu. Ne oldum delisine dönüştü. Yılların Alsancak’ına alışveriş merkezleriyle ihanet etti. Aynı mağaza Alsancak’ta da varken, o sinemaya da girebileceği, market alışverişini de yapabileceği hatta kitap da satın alabileceği, park yeri derdi çekmeyeceği alışveriş merkezini seçti.

        Evet belki her girip çıktığında; enerjisi çekilmiş, elektrik çarpmış, yaşam şevki alınmış gibi hissetti ama olsundu, sonuçta pratikti. İşte bu arada biz farketmedik ama Alsancak gücünü kaybetti.

        HAYALİMİZDEKİ ALSANCAK

        Aslında Alsancak tek değil, dünyada milyonlarca örneği var. Hatta bundan 20 yıl önce filmi çekildiğinde biz sadece romantik komedi sanmışız. Halbuki Tom Hanks’in dev kitap mağazası ile Meg Ryan’ın küçük kitapçısı arasındaki dava, gelecekte hepimizin davası olacakmış.

        İşin ilginç tarafı, kendi isteğimizle ancak farkında varmadan sanık koltuğuna oturduk. Alsancak’ta doğup, büyümüş birisi olarak yürünecek yer olmayan, sırf Alsancak’a geliniyor diye özenerek yola çıkılan günleri özlüyorum.

        Ancak bu mevcut şartlar eşliğinde pek hayal kuramıyorum. Şu da bir gerçek ki, Alsancak’ın haline üzülen herkes, elini taşın altına koymalı. Hem mülk sahibi, hem müşteri kitlesi, hem de işyeri sahipleri el ele verirse, Alsancak eski günlerine dönebilir.

        Bugünkü durum tek bir nedene bağlı olmadığı gibi, hayallerimizdeki Alsancak da yalnızca, yeniden düzenlenen kira kontratlarıyla yoktan varolabilir.

        Diğer Yazılar