Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yılın en sevdiğim fuarı, İzmir Kitap Fuarı’nın bir yenisini daha geride bıraktık. İzmirliler’in büyük çoğunluğu her konuda olduğu gibi yine vizyonunu ortaya koydu ve hafta sonunu fuarda geçirdi. Kuru değil, aksine oldukça bilinçli bir kalabalık vardı.

        En sevdiğim, ziyaretçiler de kendi kitabını seçmeye gelen küçük çocuklar. Annelerinin koluna girmişler, fuarın yolunu tutmuşlar. Ancak neden bu çocuklar sürekli anneleriyle birlikteler, mesela en azından kitaplarını babalarıyla seçseler...

        Türkler’in ailelerine olan bağlılık duygusu diğer pek çok Batı ülkesinden daha kuvvetli. Özel günler, bayramlar, seyranlar katiyen atlanmaz. Ancak sanıyorum, babanın görev tanımıyla ilgili, bazı anlaşılmayan kısımlar var. Nesilden nesile geçen, bir babanın diğerine veremediği, miras bırakamadığı büyük bir boşluk. Organizasyon şemasında anneye yanlışlıkla fazla yük bindirilmiş. Görev tanımının ucu çok açık bırakılmış, babalar biraz aylak kalmış.

        Şimdi diyeceksiniz ki, adamcağız onca iş yapıyor, çalışıyor, didiniyor, kazanıyor, daha mı? Evet malesef ve kesinlikle daha, nitekim sözüm meclisten dışarı, Türk babaları çocuklarını boşlamaya meyilli.

        HAMURU ÇOKTAN ATTILAR

        Elinin hamuruyla erkek işine karışmamak” deyimini rafa kaldıralı epey zaman oldu. Nitekim eldeki hamurla, kadınların girmediği iş kalmadı. Ancak her nedense, erkekler halen daha yerinde sayıyor.

        Kadınlar terfi etti, çoktan; hem anne, hem iş kadını, hem besleyen, hem para kazanan kişi misyonunu üstlendi. Ancak erkekler, salt “ata” rolünden sıyrılamadı, gitti.

        Fuarda gözlemlediğim kadarıyla, hemen hemen bütün çocuklar anneleriyle gelmişti. Bir kaç tane, anne baba ve çocuk üçlüsü gördüysem de, baba iki adım geride, ne işimiz var burada ifadesi eşliğinde, surat sarkıtmaktaydı.

        Hani iki adım öne çıkayım, çocuğumla kazara vakit geçireyim, bir şeyler paylaşayım katiyen yok! Size bir şey söyleyeyim mi, baba-kız ya da baba- oğul ilişkisi sanıldığından çok daha önemli.

        BABALIK EĞİTİMİ ŞART

        Kötü giden evlilikler, yanlış eş seçimleri, kadına şiddet ya da istismar gibi pek çok konunun arkasında bu ilişkinin “olması gerektiği” gibi kurulamaması yatıyor. Anneler haddinden fazla aktif.

        Hele ki her iki ebeveynin sorumluluğunu tek başına üstlenmeye çalışıyorsa, yorgun ve bıkkın.

        Hane başına çocuk sayısını, bir elin parmak sayısına eş duruma getirme çabalarını takdir ediyorum ancak her şeyden önce, babalara “babalık” üzerine eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

        Şuradan başlayabiliriz mesela; “Mevcut yavrunuz, sırf o kadıncağızın bünyesinden çıktı diye, bütün sorumluluk onda olmamalıdır.

        Madem ki, bahsi geçen, anne ve babanın çözüm ortaklığında gerçekleşen biyolojik bir işlem, bir zahmet sonrasında da figüranlıktan çıkıp, başrol oynarsanız ülke genelinde ve hepimizin geleceğinde hatırı sayılır bir iyileşme olabilir.

        Diğer Yazılar