Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Depremlerden oldum olası haz etmemişimdir. “Bayılıyorum sarsıntılara, yer yarılsa da içine girsek” diyen de yoktur eminim, ama benimki bayağı yüksek bir hoşlanmama duygusu. Hadi söylemeyeyim diyorum ama; daha çok “korku” adını verebiliriz. Öyle büyük, afet boyutuna ulaşmasına gerek yok, abajurum sallanıp, evin muhtelif yerlerinden kraker kırma tadında sesler çıktı mı, kan da aynı hızla beynime doğru yola çıkıyor. Sel, yangın, efendime söyleyeyim volkanik patlama, hepsinin varlığını bir nebze kabullendim ancak depremle yıldızım bir türlü barışmadı. Kaldı ki, insan ayağının altındaki toprağa da güvenemeyecekse, o da sallanıp sallanıp üzerindekileri düşürmeye yeltenecekse, kime güvenecek?

        Pazartesi günü bir kez daha yer kabuğuna olan güvenim sarsıldı. Hatta eş zamanlı olarak Ege de sallandı.

        Rakamlar bayağı iddialı; diyebilirim ki hayatımın en şiddetli sarsıntısıydı. Yine söylemekten pek keyif almasam da; sokakta olmama rağmen aklım çıkıyordu.

        Çocuklarımın ikisinin yanımda, diğerinin okulda ve 20 dakika uzağımda olmasından mütevellit, depremi yakalasam, yakasına yapışacaktım. Kontrol duyguma büyük, İzmir’e uzun zamandır olmadığı kadar sağlam bir darbe vuruldu. Malumunuz, korku, şaşkınlık, sevinç gibi duyguların yoğun yaşandığı anlar, insanların en şeffaf olduğu zamanlar.

        Ağzından çıkanları, elini, kolunu, mimiklerini pek hesaplayarak kullanamayabiliyorsun. Üzgünüm ama yanıbaşımdaki iki minik çocuk gerçeğine rağmen, ben de kullanamadım. Korkmamış davranayım ki, çocuklarım korkmasın diyemedim. Korktum işte ne yapayım. Kızım davranışlarıma anlam verememesi bir yana, depremin neden korkulması gereken bir şey olduğunu da anlayamadı.

        Aslına bakarsanız ben de anlayamadım. Asıl korktuğumuz, binaların yıkılma ihtimali mi, yoksa her şeyi kontrol ettiğini sanan büyükşehirli yetişkinlerin, aslında hiçbir kudrete sahip olmadığını anlaması gerçeği mi?

        ASLINDA, BEN DE KORKUYORUM

        Gece yatmadan önce kızım uykuya çok zor daldı. Laf aramızda ben de... Hep “korkuyorum” dedi. O dedikçe ben de, korkulacak bir şey yok dedim. “Bir daha ne zaman olacak, internete baksak söyler mi?” diye sordu. Söylemez dedim. “Depremler, gök gürültüsü kadar normal bir doğa olayı, korkmana hiç gerek yok” dedim. Sonra uyudu. İnandı mı emin değilim ama ben kendime inanamadım. Korkmak’tan korktuğuma inanamadım. Güçlü görünme çabama şaştım.

        Neden “ben de korkuyorum, bence depremler berbat bir şey, bu gece bana sarılır mısın, böylece kendimi daha güvende hissedebilirim” diyemedim, kendime inanılmaz kızdım. Olumsuz duygular hayatın tam merkezinde olmasına rağmen neden yokmuş gibi davranıyoruz, anlayamadım. Çocuklarıma söylemeyin ama, dün çok korktum. Sevdiklerime bir şey olur sandım. Binalar üzerimize yıkılır, içini doldurduğumuz, yanımızda her türlü dünyaya taşıyabileceğimize inandığım eşyalarımız yok olur sandım. 6.3 ile silkelenip kendime gelene kadar, kendi dünyamdaki her şeyi ben yönetirim zannettim, yanılmışım.

        Diğer Yazılar