Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sıkı bir Canan Karatay fanatiğim. Fanatizme çevirip abartacak bir şey yok, söylediklerini ister uygular ister uygulamazsın diye düşünüyor olabilirsiniz.

        Ama ben dobralığına, Türk halkına şirin görüneyim de beni baştacı yapsınlar anlayışının kıyısından geçmeyen haline, bayılıyorum. Aksine uyguladığı, bütün alışkanlıklarımızı kötüleyip, bizi bambaşka beslenen birer canlıya dönüştürme çabasına hayranım. Ancak eğri oturup doğru konuşalım, son söylediği olmadı. Her şey tamamdı, fakat patates kızartmasına dokunmayacaktı.

        Hayatımda yalnızca patates kızartması ile beslenerek geçirdiğim bir kaç yılım var. Övünmüyorum hatta arada sırada, o yıllarda biraz daha az nişasta çok protein tüketmiş olsaydım iq’mun daha yüksek olma ihtimalini dahi irdeliyorum.

        Güzel, yağlı, ergen ancak inanılmaz lezzetli yıllardı. Özlemle anıyorum, lakin şu an ayda bir, hatta iki ayda bir tüketiyorum.

        Yetip de artıyor. Ancak yirmili yaşları tamamladıktan sonra kafi geliyor. Geriye dönüp 10 yaşındaki bana, “patates kızartması yeme çocuğum” desem, müthiş bozulurdu. Karatay tam da bunu demiş, çocuklarınızı patates kızartmasından, zinhar ketçaptan uzak tutun diye belirtmiş.

        TAT ALMAYI BIRAKIYORUZ

        Ketçap, mayonez ile kendimi bildim bileli, yıldızımız barışmadı. Kendimden biliyorum; tüketilmese de olur. Ancak patates konusu biraz sıkıntılı. Uzak durmaktan ziyade bunu neden yaptığımızı anlamlandırma kısmı zor.

        Sadece patates değil; çikolata, şeker, mesela pop corn, sonra sucuk, salam, sosis gibi ürünleri az tüketmemiz, brokoli ve lahanayı daha fazla tüketmemiz gerektiğini çocuklara kolayca anlatmak, sonrasında da bıçakla kesilmiş gibi “artık tövbeliyim” demelerini beklemek oldukça ütopik. Nitekim lezzetliler. Üstelik çocuk milleti, büyüdükten sonra unuttuğumuz “hayattan tat alma” konusunda epey profesyoneller. Keyif üzerine kurulu bir düzenleri var. Hatta malesef ki, bunun hep böyle devam edeceğini sanıyorlar. Mesela denizden çıkıp iştahla patates kızartması yiyen bir çocuğu izlemek, diğer pek çok yetişkin aktivitesinden daha mest edici. Şimdi siz bu çocuğa trans yağ deseniz, doymuş deseniz, doymamış deseniz, fayda eder mi?

        Bana ne, ben açım der, geçer. Bir de en acısı, hayattaki güzel şeylerin zararlı olduğu meselesi. Bence bunu öğrendiğimiz gün büyüyoruz, büyüdüğümüz gün de keyif almayı bırakıyoruz. Şeker tüketmeyelim, üç beyazdan uzak duralım, ekmek yerine lahmacun yiyelim hepsine varım.

        Lakin çocukların patates kızartması keyfine laf etmeyelim. En azından birazcık idare edelim. Yine de gelin ketçabı gerçekten hayatımızdan çıkartalım. Yoğurt daha iyi gidiyor mesela, bir deneyelim. Canan Hocamızı izlemeye, dinlemeye de devam edelim.

        Kendisine saygılarımla!

        Diğer Yazılar