Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yazlık kavramı beraberinde, insanın yılda iki kez taşınmasını öngörüyor. Yaz başı ve sonu olmak üzere, bütün şahsi eşyalarınızı paketliyor, açıyor, henüz yerleşemeden aynı işlemi tekrar gerçekleştiriyor ve arada geçen süreye “keyif” adını veriyorsunuz. Malum, okulların açılmasıyla birlikte aile takvimimizdeki “taşın!” komutu ile göz göze geldim. Her zaman uyumlu ve uslu olmuşumdur, ne söylendiyse yaptım.

        Valizleri açtım, dolaplardakini yavaş yavaş yerleştirmeye başladım.

        Her nedense aklıma, Lonra’da, Big Ben manzaralı odasında, şiddetli bir aile içi tartışma sonrası, eşyalarını valizlere yerleştiren eski aktrisler geldi. O ne asil valiz yapmaktı öyle! Elbiseler gardıroptan askısıyla toplanır, bir hamlede hepsi valizin içindeki yerini alır, katlamadan sıralanır, hemen kapağı kapatılır ve sahne sonlanırdı.

        Nitekim valizler, üç oda bir salon büyüklüğündeydi. Böylece esas kız, karizmasını çizdirmeden, geride tek bir hatıra bırakmadan Londra’yı terk edebilirdi. Birden kendime baktım da; bu yaptığım valiz olamaz. Alnımdan akan terin, hiçbir asalet sözlüğünde karşılığı yok. Nitekim bu, olsa olsa Origami sanatı olabilir. Eski insanlar öyleymiş, böyleymiş ama en çok, rahatmış.

        Hatta ferahtaymış da diyebiliriz. Kocaman arabalar içerisinde seyahat eder, devasa koltuklarda oturur, büyük büyük bahçelerin içinde yaşarlarmış. Rahat nefes almak için nefes terapisti peşinde koşmaz, güzel güzel verir ve alırlarmış. Bırakın yaşam alanlarını, şapkaları bile büyükmüş.

        Ne düşünüyorum biliyor musunuz, dar alanlar, küçük objeler ve bunlar eşliğinde yaşamı sürdürme çabası stres katsayımızı arttırıyor.

        Evler küçüldü, arabalar küçüldü, telefonlar küçüldü, yaşam alanları küçüldü ancak gelin görün ki insanoğlu henüz küçülmedi. Fakat sanıyorum zorunlu olarak, daralmaya ve küçülmeye doğru düşünce olarak evrildi.

        İÇİMİZ DARALIYOR

        Pantolonlarımı valize sığdırmak için Japon ustalardan ilham alarak 88’e katlamam yetmezmiş gibi, bir de açtığım takdirde sığdıracak yer bulmam lazım geliyor. Bunun için de arkamda kapı gibi Ikea var.

        Bana saklama, sığdırma ve sıkıştırma konusunda yüzlerce çözüm sunuyor. Daha kolay sakladıkça insanoğlu ne yapıyor biliyor musunuz? Tabii ki daha çok alıyor. Darwin’e ve Evrim Teorisi’ne saygım büyük. Kendimi eş koşmak ne haddime! Ancak şöyle bir hipotezim var; insanoğlu kendini küçük ve dar alanlar içinde yaşamını sürdürmeye mecbur kılıyor. Bence doğasına aykırı ve bunu kendini zorlayarak yapıyor. Yaptıkça da daralıyor, bunalıyor, alın size bir stres nedeni daha ortaya çıkıyor.

        Diğer Yazılar