Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Artık tartışmaya gerek yok, malumunuz; sosyal medyada bir şeyler paylaşmak hepimize çok iyi geldi. Meğerse dünya çapında genel bir, bastırılmış dışavurumcu tavır söz konusuymuş, anlamamışız. Hepimizin görsel eşliğinde söyleyecek iki çift sözü varmış, yutkunmuş, içimize atmışız. Neyse ki keşfedildik ve kendimizi keşfettik.

        Fırsat bu fırsat boyuna paylaşıyoruz. Önce gittiğimiz gördüğümüz yerleri paylaşma yemini ile giriş yapıp, kendimize entellektüel bir hava yaratıyor.

        Kısa bir süre sonra bir bakmışsınız, iş, ayak bileğinizdeki halhalın markasını paylaşmaya kadar ilerlemiş.

        Arya ile başlayan Türk düğünlerinin en nihayetinde Ankara’nın Bağları ile kendini bulması gibi. Kısa süreli bir eğreti asalet, ardından öze dönüş...

        Unutulmaması gerektiği için durmadan paylaşmak durumunda olanları ayrı bir kategoride incelemek gerekiyor. Mesela ünlüleri, ürettiklerini mütemadiyen tanıtması lazım gelenleri...

        Ancak onlara da bir çift sözüm var; takipçiyle yorum kavgası yapmak da nedir arkadaşlar, herkesin sizi sevmesi gerektiğini de nereden çıkardınız?

        RAKAMLAR HER ŞEYDİR

        Günümüzün sosyallik kat sayısı, takipçi sayısına endekslendi. Eskinin nüfuslu şahsiyetleri, çevresi geniş bireyleri bugün listenizdeki kişiler ile hesaplanıyor.

        İşte bu bahsettiğim takipçisi yüksek kişilerin, takdir edersiniz ki paylaşımı ve dolayısıyla yorum yapanı da bol oluyor.

        Hemen örnek içinde açıklamak istiyorum. Sarı mini etekli resmini paylaşan ünlü şahsiyetin resminin altına takipçisi, mükemmel eski İstanbul Türkçesi ile (!) “abla o bacaklar ne öyle, bizim salonun kolonları gibi” şeklinde bir methiyesini bildiriyor. Ünlümüz de aynı kibarlık ve asalet eşliğinde cevap veriyor; “kolon senin babandır”.

        Yazarken yüzümün kızardığı bu ultra nezih sohbete sık sık rastlanılıyor. Nitekim ünlü şahsiyet, yüksek muhtemel kendini kusursuz ırk sandığından hep ilgi, alaka, övgü bekliyor.

        Tamam da kardeşim, hiç mi aklına olumsuz eleştirilerin gelebileceği ihtimalini getirmedin?! Kaldı ki olumsuz eleştiriye bu kadar mı kapalısın? Son bir soru; tüm ülkenin, belki dünyanın beğenisine sunduğun şarkı/şiir/oyunculuk/tasarım/ürünün herkes tarafından sorgulanmadan aynı derecede beğeni toplamasını nasıl bekliyorsun? Aslında durumu basit bir ego savaşı olarak görmemek gerekiyor. Ortada bariz bir eleştiriye kapalılık söz konusu. 7’den 77’ye hepimiz ‘en’ olduk. Sanal takipçi gibi, sanal bir mükemmellik. Dünya sıralamasında hiçbir konuda en değiliz.

        Ancak kendi içimizde her nasılda her şeyde başı çekiyoruz. Kendimizin bile inanmadığı başarılar tasdiklendikçe kendimize güvenimizi dengede tutuyoruz. Aradan bir çatlak ses duyulursa, güvenimiz sarsılıp çirkinleşiyoruz.

        Diğer Yazılar