Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnanın niyetim, kamu spotu tadında cümleler kurup, çocukları aile büyüklerine postalamak suretiyle kafamı dinlemek değil. İtiraf emeliyim ki; kulağa hiç fena gelmedi ama dedim ya, niyetim bu yönde değil. Fakat, “şimdiki çocuklar neden bir acayip?” sorusura bir nevi cevap niteliğinde, ortaya naçizane bir tez atmak istiyorum.

        Bu çocukların her şeyi tam, ancak bir şeyi eksik. Bir önceki nesil ile zaman geçirme alışkanlıklarında ciddi açık var. Bunun eksikliğinin küçük bünyelerdeki tepkisinin de; “bu çocuklar neden böyle, çocuk değil canavar” sorusuna cevap niteliğinde olduğu kanısındayım.

        NASIL İŞTİR ANLAMADIM

        Bu arada rica ediyorum; bir bilen varsa, beni aydınlatıversin. Orta yaşlı kime denir? Tam olarak hangi yaş aralığı orta kabul edilir? Ya da yaşlılığa hak kazanmak için ne tür yeterlilikler gereklidir? Hayır, uzun zamandır etrafımda hiç yaşlı yok da, ondan soruyorum. Kimse yaşlanmıyor, nasıl iştir anlamadım.

        İnsancıklar niyetlense sektör izin vermiyor. Yaşlılık öyle hor görülüyor ki, henüz beyin olarak yaşlanamadan dünyamızı değiştiriyoruz. Kimse elini ayağını hayattan çekip kenara geçeyim, vatana millete, toruna tombalağa faydalı olayım, demiyor. Rica ediyorum, kendi ailemin yaşlı olmayan “ortaları” üzerine alınmasın. Şurada bir kaç kişi samimiyetle dertleşiyoruz.

        Eski masalları hatırlayın. Köyün bilgesi -ki genelde gücenmesin diye bilgesi denirdi, ancak herkes bilir ki , kendisi köyün en yaşlısıdır- geceleri ateşin etrafında çocukları toplar, masallar anlatırdı. Korkuları yenmek, doğa ile ilgili anlamdıramadıkları durumları kabul edilir kılmak için, kendi engin tecrübelerini çocuklar ile paylaşır, hepsini aydınlatırdı.

        Üstelik öğretilenleri, ebeveynler dahi bilmez, hele ki okullar katiyen vermezdi. Topluluğun en küçüğü ile en büyüğü arasında inanılmaz bir bağ vardı. Hadi ateşi olduğu yerde bırakın, bizim çocukluğumuzu hatırlayın.

        DÜŞÜNDÜRMEZDİ

        Dedelerle, anneannelerle, babaannelerle müthiş sıkı bir ilişkimiz vardı. 3 kitap okuyup bitirsen, dedenin bir olay karşısında ettiği cümlenin, seni düşündürmesinin yarısı kadar düşündürmezdi. Şimdiki çocukların sorunu ne biliyor musunuz? İki nesil öncesiyle bağlarını minimuma indirgemiş olmaları. Zamanında, hoşgörüyü, empatiyi, tecrübeyi ve bilgiyi öğrendiğimiz yegane kaynak olan “yaşını başını almış köyün bilgesi tadındaki aile büyüklerini” gündelik hayattan çıkardık.

        Onlar bir türlü yaşlanmak bilmedi, bizler de yaşılıların kudretini unuttuk. Hepimiz, topluca hem de bilmeden büyük bir hata yaptık. Sizi bilmem ama ben, yeni nesillerin yeniden “normalleşmesini” ancak ve sadece aile büyükleri ile geçirilen zamanda görüyorum.

        Hani, sömestr falan ya, zaman da bol demek istiyorum!

        Diğer Yazılar