Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yıllar önce bir gazeteci ağabeyle sohbette ‘insanları önce insan oldukları için severim’ dediğimde şu soruyu sormuştu.

        Hangi insanı ‘arlıyı, arsızı, hırsızı, terbiyesizi, hükmedeni, bencili, ukalası, yalancısı herkesi mi.’

        Tam böyle değilse de benzer tekerlemeydi.

        Tümünü’ dedim, ‘insanı erdemden uzaklaştıranın koşullar olduğunu bilirim’ gibi bir yanıt çıktı ağzımdan.

        Zaman geçti ve Kurban Bayramı’ndan yaklaşık 15 gün öncesi...

        HAYATIN İÇİNDEN

        Ailede büyük telaş var, yeğenimizin nişanını yazlıkta yapacağız.

        Acil tadilat gerekli.

        Usta ile anlaşıldı. Her şeyi tek başına yapacak. Süper.

        İlk iki gün çalıştı, hatta gerek yok dediğimiz kısımları da yıktığını öğrendik. ‘İş büyüdü ama sonuç daha güzel olacak’ diye avunuyorduk ki olamadı.

        Çünkü üçüncü gün ve sonraki günler usta gelmedi.

        Sonradan öğrendik, eşi ile tartışmış şiddet uygulamış gözaltına alınmış.

        Haber gönderdim, ‘şiddete karşı onca yazı yazan ben, öyle bir adamı evimde istemiyorum, gelmesin diye”

        Gelmedi ve duvarın yarısı yıkılmış, harap yerle baş başa kalan ben oldum.

        Arayışlar başladı.

        Gözünde marka gözlük, uzun saçlı bir usta geldi motosikletiyle.

        Küçük bir yer vardı önce onu gösterdim, bin 500 TL istedi.

        Aynı iş birkaç gün sonra 300 TL’ye halledildi.

        Bitmedi.

        Travertenleri satın aldığım yetkiliye, o sırada evde tek işçi olduğunu söyledim. Nakliyecinin bize yardımcı olacağını vurguladı ama hayır. Ayağı platinli annemle benim ağır travertenleri taşımamızı kamyonetine yaslanarak yarım saat izledi 40’larındaki adam.

        Normal şartlarda yardım etmeyebilirsiniz ama en azından kadınlar taşıyor diyerek destek verseydiniz’ sözlerimizi bir duvar kıvamında dinledi.

        Yine bitmedi.

        Toplasan 5 çuval etmeyecek moloz var. Harfiyatçı bulmamız lazım. Köyden tanıdık bir gence rica ettik.

        Harfiyatçı arkadaşını aradı, 100 TL istersin değil mi diyerek.

        Ya az bir şey var hem bıraksana harfiyatçı gelince söylesin ne kadar isteyeceğini’ dedim kızdı gitti.

        Meğer harfiyatçı diye bir tanıdığını göndererek parayı kırışacaklarmış, sonradan öğrendik.

        ÖRNEKLER BİTMİYOR

        Farklı bir örnek; bir süre önce politikacılık hatta bakanlık yapmış bir işadamından ve bizzat kendisinden randevu aldım. Gün saat kararlaştırıldı.

        Bir gün önce sekreterle teyitleşildi. Çekim de yapılacak. Ertesi gün kameralar, ekiple gidildi.

        Sekreterdeki yanıt şu; ‘pardon size haber vermeyi unutmuşuz; bilmem kim bey bugün sabah acil Ankara’ya gitti.’

        Cebinden aradım o şahsı, pişkin bir sesle ertesi gün döneceğini, o gün beklediğini söyledi.

        Neyse ki onca yıllık meslek hayatımda belki de tek kaba misaldi.

        Örnekler biter mi, bitmiyor tabii.

        Kim bilir sizler neler yaşıyorsunuz.

        Bize bir şeyler mi oluyor’ bilemiyorum.

        Maalesef etrafta hileler, kendini bilmezlikler, dogmalar, egolar, uçuşuyor.

        Elini taşın altına koymak, başkasının yarasına merhem olmak, hakkına razı gelmek, haksızlıklar karşısında dik durmak, nefsine gem vurmak, egolarını gömmek ve mühimi paylaşmak oysa hayatta asıl mesele.

        Gazeteci ağabey bugün de sorsa belki aynı yanıtı veririm:

        Ne olursa olsun insanı, önce insan olduğu için sevmeye devam edeceğiz ve tabii içindeki o bencillikten, yozlaşan, baskınlaşan yanlardan uzaklaşmasını dileyerek.

        Bayramınızı kutlarken, nacizane değineyim istedim.

        Kurban kesmek kolay, verirsin parayı kesilir kurban.

        Bizce öz; insanoğlunun önce kör hırsını, nefsini, egolarını, dogmalarını Hak için kurban edebilmesinde.

        Diğer Yazılar