Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Nisan ayı, mavilere bürünmeye başladı.

        Açık ara en sevdiğim renk.

        Şimdilerde etrafın mavi olmasının güzelliği kadar, nedeni ayrıca anlamlı.

        Birleşmiş Milletler, bu ayı otizmin simgesi olarak seçti.

        Şimdi ‘empati’ zamanları.

        ‘Birkaç dakikanı ayır, otizmli bir hayat nasıl yaşanır hisset ve bilinçle sahip çık’ diyorlar bize.

        Haklılar çünkü farkında değiliz.

        Üstelik bilmediğimiz gibi, saygı da duymuyoruz.

        Eğer yakın çevremizde yoklarsa hayatta yoklarmış gibiyiz.

        ‘Çocuğunuz otistik’ şokunu yemeyen, yaralanmayan, betona çakılmayan, sonrasında onun için güçlü olup mücadele vermeyenlerin diyecekleri sınırlı elbet.

        Üst üste iki arkadaşım yaşadıklarını anlatınca, en iyisi sözü önce onlara vermek...

        “Biliyorsun Kaan iyi yüzüyor. Yüzmek onun için bir terapi. Havuza girinceye kadar huysuzlansa da sonrasında çok mutlu. Geçenlerde havuzu erken kapatacakları için son iki kulvara Kaan ve arkadaşını aldılar.

        Allahım kıyamet koptu. O velileri görsen. Dışarıdan anlayışlı görünen insanların, çocukları bizimkilerle aynı havuza girdiğinde verdikleri tepkiler içimi ezdi. Çocuklarımızı havuzdan erken çıkartmak zorunda kaldık. Oğlum krize girdi. Günlerce ağladım.”

        TOPLUMSAL YANLIŞLAR

        Diğer arkadaşım bir gazeteci, yaşadıklarını söze dökerken, toplumsal yanlışları da yansıtıyor.

        “...Yaşı 11... Annesi ona sarılıp “Canım oğlum seni çok seviyorum dediğinde, “ Ben de seni çok seviyorum anneciğim” demedi.

        “Baba beni maça götür” gibi bir talebi olmadı.

        Zekasıyla bizi şaşırtsa bile bakkaldan sakız alıp parasını ödemek gibi sıradan bir işlemi yapamadı. Hep gözümüzün önünde olmalı, hep kontrol etmeliyiz... O benim oğlum.

        Biz onunla gurur duyuyoruz. Ama O bunun farkında mı bilmiyoruz... Oysa ne hayallerimiz vardı.

        Dünyada her 68 çocuktan birinde görülen bu ağır durum bizim de başımızda.

        ...diyorum ki; yolda, otobüste herhangi bir yerde anlam veremediğiniz davranış sergileyen birini gördüğünüzde onu ve yanındakileri rahatsız etmeyin.. Bilginiz çok bile olsa akıl vermeyin. Unutmayın ki; sizin birkaç dakika sabretmekte zorlandığınız bir olayı aile hayatı boyunca yaşıyor...

        Bir de siz yük olmayın.

        Otizmde yol uzun, yaşayanların anlattığı gibi yanlışlar, çarpık bakışlar, bilinçsizlik çok.

        1985’de 2 bin 500 çocuktan biri otizmli dünyaya gelirken, günümüzde 68 çocuktan biri otizmli.Otizmin ilaçla tedavisi de yok. Çoğunun görüntüsü normal ve o yüzden devletten otizm desteği almak dahi uzun bir maraton.

        Her otizmliye mutlaka bir başka hayatın 24 saat eklemlenmesi gerekiyor. Okul sayısı yetersiz.

        Sıkıntılarını, çaresizliklerini en iyi yaşayan anlatır demiştik.

        Özeti şöyle yapıyorlar;

        ‘Bunalmaya hakımız yok, çünkü çocuğundan sonra ölmek için dua eden tek anne baba biziz’

        Evet Nisan ayı otizmliler için ne kadar mavi geçerse, o kadar daha aydınlanmış olacağız!

        Zalimleşen, renklerin karardığı, çocukların gözümüzün önünde kimyasal silahlarla zehirlendiği bir dünyada madem elimiz kolumuz bağlı.

        Hiç olmazsa elimizden geldiğince etrafımıza mavi ışık olalım.

        Diğer Yazılar