Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Onlara aile işletmesi demiyorum, çünkü bu tanım daha çok babadan çocuklara, ikinci kuşağa geçen fabrika türü işletmeleri anımsatıyor.

        Benim kastım ise küçük, hatta küçücük işletmeler. Örneğin pazar günü cennet köşelerden Urla’nın Barbaros Köyü Oyuk Festivali’nde karşılaştığım aile gibi. Belliki bir göçmen ailesi. Anne harıl harıl börek açıyor, baba mutfağın başında, çocuklar serviste. Yenge ve amca da destekte. Gıptayla izliyorum. Nasıl tatlı telaştalar, genç kız müşteri kaçırmamak için koşturuyor.

        Bu en küçük aile işletmeleri sevimli ve ekonomi için de müthiş önemli.

        Süreklilik taşıyor, işsizlik sorununu içinde eritiyor, yöresel değerlere ticari nitelik kazandırıyor, kadın emeğine değer katıyor, kişilerin köyünde, ilçesinde kalmasını sağlıyor. Tüketici için de avantajlı. Bir kere kadınların çalıştığı yerlerde için daha rahat. İstisnalar hariç mekanlar temiz, yiyecekler taze ve özenli, hizmet sıcak.

        Ötesinde bir sonucu daha var ki, dikkatimi asıl o çekiyor; bu tip işletmeler köylerde dahi kadın erkek eşit ilişkiler yaratıyor.

        Tatlı bir işbölümüyle kimse kimseyi ezmiyor. Kadınlar işin ağır kısmını üstlenseler de, üretimin parçası oldukları için kendilerine güvenli.

        İş yaşamını bilmek, para kazanıyor, kazandırıyor olmak kırsalda da onları görünür kılıyor. Kadın değer görüyor ve bu değeri çocuklarına ve bilhassa kızlarına yansıtıyor. Şiddet, kaygı azalıyor, ticari hedefler ön plana çıkıyor.

        Bu tip küçük işletmelere özel teşvikler verilmeli. KOSGEB’in kadın girişimciler için destekleri var ancak çoğu kuruluşla sanırlı. ‘Küçük Aile İşletmeleri’ kavramı simgeselleştirilmeli. Amblemlerle vurgulanmalı.

        Yerel yönetimler, bölgelerinde bu tip işletmeleri ödüllendirmeli. Türkiye’de firmaların yüzde 95’i büyüklü küçüklü aile şirketleri ancak ömürleri ortalama 25-30 yılı geçmiyor.

        Yüzde 47’si ikinci kuşağa, yüzde 13’ü ise üçüncü kuşağa kalabiliyor, dördüncü kuşaklara geçenlerin oranı ise sadece yüzde 2. Kardeşler arası çatışma, miras kavgası, kuzen, yeğen kavgaları genellikle bu işletmelerin sonunu getiriyor.

        Sadece ekonomik yönden değil, sosyal hayatın ahengi için aile işletmeleri önemli.

        OYUK BİRAZ SOLUK

        Urla Barbaros Köyü Oyuk Festivali’ne de değinelim. Türkiye’nin tek oyuk yani korkutmayan sevimli korkuluklarıyla dolu festivali. Yöresel tatlar ve el emeği standlarıyla bu yıl da renkliydi ama geçen yıla göre soluktu oyuklar.

        Geçen yılın üzerine yenilik kazandırılamamış. Süslü Zarife bile yeterince süslenmemiş!

        Sanki yetkililerin üzerine bir yorgunluk çökmüş. Ot festivali, enginar festivali derken oyuk biraz es geçilmiş. Yiyecek, içecek festivali çok ama oyuk tek. Biraz gayret ve motivasyonla ülke genelinde fark yaratmak mümkün. Festival deyip geçmemeli, sözünü ettiğimiz aile işletmesi dahil, yöre insanı ve değerlerin tanıtımı için fırsat demek! Doğru kullanmak gerek!

        Diğer Yazılar