Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sen beni hep oyalıyorsun ama Girit’i görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek” diye ağlamaya başlamıştı annem. Daha önce ticari heyetle gidip gördüğüm Girit için “Sıradan bir ada” diye oyalayışlarıma, “Sen baba tarafına düşkünsün, benim köklerim orada” fırçalarına da pes ettim.

        Biletler kasım ayı başına alındı. Annem akraba, arkadaş neredeyse her telefonda görüşmesinde sözü mutlaka “Önümüzdeki ay Girit’e gidiyorum”a getiriliyor. Çocuk gibi sevinci. Önceki gün bana bir mail geldi. Gayet sıcak ifadeli. “Çok değerli Ada severler, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın 25 Eylül 2017 tarihli önlemi üzerine, 12 Ekim 2017 tarihinden itibaren, Yunan adalarına düzenli sefer yapan yolcu gemilerinin, Yunanistan karasularına sefer yapması yasaklanmıştır. Bu önlemin en kısa zamanda çözülmesi ve her iki yakanın barış, kardeslik icinde kucaklaşmasını diliyoruz.” Siz diliyorsunuz da annem beni öldürecek!

        SONUÇ DEĞİŞMEDİ

        Gerçi yazı geldiğinde, konudan haberim vardı. İlk şoku, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tedbir amaçlı, ticari yatların Yunanistan’a seyrini durdurduğunu öğrendiğimde yaşamıştım. Bakanlık gerekçesinde haksız görünmüyor; Yunanistan kuralları ihlal ederek ticari teknelerimizi denetleyip kuralları taşımıyor gerekçesiyle Türkiye’nin beyaz bayrak ülkesi olma özelliğini riske sokar hale geldi. Türk tarafı defalarca muhataplarını uyardı, uzmanları gönderdi. Ancak sonuç değişmedi. Beyaz bayraktan düşme riskini Bakanlık olarak alamayız.

        Doğru ama eksik. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Arslan diyor ki, “12 Ekim’de bende Yunan muhatabımla görüşmek üzere Yunanistan’a gideceğim konuyu masaya yatıracağız.”

        Şu konu masaya daha önce üst düzeyde yatırılmıyor muydu ki. Hayır biraz daha bekleseydiniz, iki ülke birbirine girse öyle görüşseydiniz!

        KRİZ MASASI KURULSUN

        Hiç olmazsa, Yunan yetkililerin bu tavrı için bir kriz masası kurulamaz mıydı? Tamam işin içinde belki iyi niyet yok ama sorunları misilleme yöntemiyle çözmek sorunu çözer mi, derinleştirir mi? 1.5 milyon turist gitmesin Yunanistan’ın aklı başına gelir belki ama asıl büyük riski her iki taraf da almamalı.

        Sorun ne gemi turlarıyla adalara gidememek, ne de ticari zarar. Gerekirse uçakla da gidilmez, Türk turistler elini tümüyle çeker Yunan adalarından.

        Ancak asıl konu; aynı denizi paylaşan iki ülkenin ilişkilerin yeniden gerilmemesi. Karşılıklı huzursuzluk süreci yaşanmamasıdır.

        Tedbir amaçlı önlemler elbet yakın zamanda gerekirse, Başbakanlık düzeyinde çözülür. Fakat bürokrasi sorunları derinleştirmek için değil, çözmek için vardır. Tabii bir sorun daha var o da tümüyle şahsi; annemi turun iptal olduğuna nasıl inandıracağım ki, bu mesele de benim için gittikçe derinleşmektedir!

        Diğer Yazılar