Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Reel ekonominin kalbi sanayide, nihayet heyecanlı bir yarış başladı. Yerli otomobil yatırımı için kollar sıvandı, sayısı 20’ye ulaşan talipli il büyük rekabet içinde. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üretim çağrısına yanıt veren 5 babayiğit firmaya vaad yağıyor. Türkiye’nin bu noktaya gelmesi sevindirici ama bir yandan da düşündürücü.

        Bildiğiniz üzere, mazimiz acı hatıralarla dolu. 1960’da Otosan İstanbul fabrikasında günde 4 adet Ford Consul otomobil montajı ile başladı otomobil üretme maceramız. 1961’de tamamı Türk mühendisler tarafından Eskişehir’de 129 günde tamamlanan ‘Devrim’ otomobili hatırlıyorsunuz. Baskı ve oyunlarla üretim durdurulmuştu. Bu deneyim uzak geçmişte kaldı diyelim. Oyak Renault’un Bursa tesislerinde ürettiği elektrikli araba modeli de hüsrandı ki tarih 2011’i gösteriyordu. O günlerde ülkeyi yine yerli otomobil üretme heyecanın sardığını hatırlayan vardır. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemde Başbakandı ve ilk elektrikli arabanın direksiyonuna geçmiş, test etmiş ve Başbakanlık bu araçtan satın almıştı. Sonra? Heyecan bitti.

        Ne bakanlıklar, ne belediyeler bu araçlarla ilgilenmedi. Üretim durdu.

        Bursa’daki fabrika Güney Kore’ye taşındı. Bu hikaye de hüsranla bitti.

        Ne de olsa Akdenizli ruhumuz çabuk alevlenip, çabuk sönüyor.

        BAŞARILI HAMLE

        Şimdi yine heyecan dorukta ve umarız bu deneyim de bir heves olarak kalmaz. Yatırıma aday kentlerin kimi hibe arazi sunuyor, kimi teknolojik altyapı için silikon vadisi oluşturma sözü veriyor.

        Yarış kıran kırana. Bu yarışta İzmir başarılı hamle yaptı.

        Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, doğru vizyon sergileyerek sektör temsilcilerini bir araya getirdi, 8 kişilik İzleme ve Takip Komitesi oluşturuldu. En azından kimse bu iddialı yatırım için İzmir’in yetersiz çaba harcadığını söyleyemeyecek. Yerli otomobil üretecek babayiğitler arasında BMC ve Zorlu’nun yer alması, İzmir’in şansını yükseltiyor.

        Avantajlar az değil. 2 milyar dolarlık otomotiv ihracatı gerçekleştiren kentin yan sanayi, liman ve hazır test pistinin olması elini güçlü kılıyor. Ayrıca hemen yanı başımızdaki Manisa OSB’de ulusal düzeyde güçlü yan sanayiler mevcut.

        Bu potansiyel İzmir’in elini daha da güçlendiriyor. Asıl mesele olan motor üretimi için gerekli tasarım ve Ar-Ge’ye yönelik yeterli potansiyel de mevcut. Tabii, gerçekçi baktığınızda Kocaeli-Gebze’de ön çalışmaların başlatıldığını biliyoruz. İzmir’in en güçlü rakibi şimdilik bu hinterland. Ancak hiçbir çaba kayıp değil. Bir zamanlar ülkenin yıldızı olan ve parlaklığı sönen Ege otomotiv yan sanayiini canlandırmak dahi büyük avantajdır. Tüm dinamiklerin bir araya gelerek özlenen bir tabloyla ortak çabası başlı başına kardır. Az kaldı, süreç bugünlerde netleşir. İp göğüslenir ve yatırım için bu topraklar seçilirse işte o zaman Türkiye yarım kalan rüyasını gerçekleştirirken bu; İzmir ve Ege’nin ‘Devrim’i olur.

        Diğer Yazılar