Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yine öyle günler yaşıyoruz ki etraftaki sorunlar, ülke gündeminin yanında pamuk helva gibi kalıyor.

        Kente dair sıkıntıları hafife almaktan değil, bulunduğumuz coğrafyadaki baş döndürücü gelişmelerden dolayı bu hisse kapılmamak mümkün mü...

        Beyaz Saray IŞİD’e karşı askeri operasyona Türkiye’nin liderlik etmesi için baskıyı ikiye katlamaya başladı. Ankara bu yolu seçerse, IŞİD’in Türkiye’de terör eylemleri düzenlemesi olasılığı artar. Ama gereğini yapmazsa ABD, PKK’yı silahlandırmaya devam eder.

        Suriye ve Irak’tan akın akın gelen mültecilerin hal başlıbaşına bir insanlık dramı...

        Bu denli zor diplomatik ikilemler arasında kalan hükümetin ekonomiye gereken ilgiyi göstermesi de kolay değil...

        Oysa Ekim ayında parasal genişleme, ‘ QE’ alımları bitip Amerikan Merkez Bankası (FED) satışlara karşı sigorta görevini sonlandırınca, bu zafiyetlere kayıtsız kalan yatırımcılar Türkiye’nin siyasi istikrarını daha yakından sorgulayabilir.

        Öyle bir noktadayız ki özel sektör istese de yatırım yapamıyor.

        Sanırım bu kadar başlık ne demek istediğim konusunda yeterli.

        Doğrusu iki ayrı dünya var gibi geliyordu; biz Egelilerin ve ülkenin yaşadıkları...

        Geçen gün izlediğim panelde bir konuşmacının hiç ilgisi yokken, İzmir Ayyakkabıcılar Sitesi’nde çalışan Suriyeli işçi sayısının 1000’i aştığını, Türk işçilerin işten çıkarıldığını söylemesiyle şöyle geçti aklımdan.

        Ülke gündeminden, sıkıntılardan o kadar da uzak değilmişiz!

        TIRMANAN RAKAMLAR

        Sonra konuyu az çok hatırlar gibi oldum; İzmir Ayakkabıcılar Odası Başkanı Yalcın Ata, Suriyeli işçilerin sayısının arttığını söylüyor, hatta konuyu Vali Mustafa Toprak’a kadar götürüyordu. Ayyakkabıcılar Sitesi AYKÜSAN’da başlayan huzursuzluklar geldi aklıma.

        Ama o sıralar sayı yüzlerle ifade ediliyordu demek binleri geçmiş.

        Yalçın Ata’yı aradım.

        Suriyeli işçi sayısının bin değil, 3 bine yaklaştığını ulaştığını söyledi Ata.

        İmalathane sahipleri de açık açık Suriyeli işçi çalıştırmaktan başka çarelerinin olmadığını anlatıyor. Suriyeliler 700, 500 TL’ye bir ay çalışıyorlar.

        Sigorta masrafı da olmadığı için haliyle çok ucuz işgücü yaratıyorlar.

        Oysa sigortasız işçi çalıştırmanın cezası az değil. Bir sigortasız işçi çalıştırmanın cezası 7 bin 250 liradan başlıyor. Baskınlar oluyor ancak Başkan, ‘nasıl oluyorsa önceden haber alınıyor’ diyor.

        Konu Valilik’e, Emniyet Müdürlüğü’ne intikal etse de çözüm yok, işçi sayısı artıyor. Bu kadar şikayete rağmen çözüm getirilmemesi ‘göz mü yumuluyor’ sorusunu akla getiryor.

        CAN YAKICI

        Olayın her iki yüzü de can yakıcı.

        500 TL’ye bir ay çalışan Suriyeli işçinin düştüğü ‘ucuz’ tuzak da kahredici, haksız rekabet yaşayan bazen işinden olan Türk işçilerin durumu da...

        Haliyle işçiler arasında gerginlik tırmanmakta. Hemen hemen herkes öfkeli.

        Devletin bu konuda toleransı olduğu açık ve sorun hızla büyüyor. Ayakkabıcılık gibi zor ayakta duran bir sektörde, insanlar iş bulabilmek için birbirine düşman gibi bakıyor.

        Başkan Yalçın Ata’nın derdi kapanan dükkanlara yenilerinin eklenmemesi, bozulan iş düzeninin telafisi mümkün olmayacak olaylara dönüşmemesi.

        Bu sorun sınır kapısından 1.270 km geçerek İzmir’e kadar tüm acısıyla uzanıyor.

        Ayakkabıcılar bir örnek, tüm ucuz işgücüne dayalı sektörlerde aynı kuşatma yarın öbür gün başlar.

        Durum vahim, bu konuda henüz kimsenin çözümü olmaması daha vahim...

        Diğer Yazılar