Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sevgili okuyucularım, biliyorsunuz bedenen ve ruhen temizliğin ön planda olduğuramazan ayı toplumsal hayatımızda önemli bir yer teşkil etmektedir. Tutulan oruçlar kişilerde beslenme değişikliklerine sebep olmaktadır.Günlük üç olan ana öğün sayısı ikiye düşmekte, bu da kimi kişilerde bedensel ve zihinsel aktivitelerde düşmeye sebep olmaktadır. Yeterli ve dengeli beslenme ramazan ayında da devam etmelidir. Yaptığımız en önemli yanlışların başında, sahura kalkmadan yiyip yatmak veya sahurda sadece su içerek oruca niyetlenmek gelmektedir.

        Bize gelen en önemli geri dönüşlerin çoğu, oruç tutulmasına rağmen kilo alma yönündedir.Özellikle bu uzun yaz günlerinde uzun süren açlık, iftar sofrasında yoğun ve hızlı yemekle giderilmeye çalışılmakta, hepimizin keyifle yediği ramazan ayına özgü pide bolca tüketilmektedir.

        Ramazan ayında toplumumuza özgü diğer bir özellikte iftar sofralarındaki bolluk ve çeşitliliktir. Uzun süren açlık sonunda iyice düşen kan şekeri, kişiyikısa sürede çok sayıda besin tüketmeyeitmekte ve böylece kilo alınımına zemin oluşmaktadır. Öncelikle dikkat edeceğimiz hususları şöylece sıralayabiliriz;

        -İkiye düşen öğün sayısına ara öğün eklemek. Ara öğün yoğurt olabilir veya sütlü bir tatlı olabilir.

        -Sahur mutlaka yapılmalı. Özellikle sahurda protein ağırlıklı beslenmek, gün içindeki doygunluğun uzun süre devamına neden olacaktır. Bunun için önerimiz sahurda, süt, peynir, yoğurt, haşlanmış yumurta tavsiyemizdir.

        -İftara çorba ile başlamak en doğrusudur. Arkasından hafif bir kahvaltı veya istenirse devamınıbir sebze yemeği ile tamamlamak.

        -İftar ile sahur arasında 2 litreye yakın sıvı tüketmek gerekir. Bu su, ayran, çay veya meyve suyu şeklinde de olabilir.

        -İftarda şerbetli ve ağır tatlılardan uzak durmak gerekir.

        -Yemekler kesinlikle hızlı yenmemeli, yavaş ve iyice çiğnenmelidir.

        -Uzun süren açlık, barsaklarda kabızlığa neden olacağından, iftarda lifli yiyeceklere ağırlık vermek gerekir. Baklagiller, tam tahıllı ekmek, kepekli makarna, buğday ekmeğide arada tüketilmelidir. Glisemik indeksi yüksek olan beyaz ekmekten kaçınılmalı ve yine glisemik indeksi yüksek olan pirinç yerine bulgur tercih edilmelidir.

        -Yemekten hemen sonra bilgisayar veya televizyon başına geçmemeli, hafif yürüyüşler yapmalıdır. Tempolu yürüyüş ise ancak yemekten 1.5 -2 saat sonra olmalıdır.

        Gelelim ramazan ayında bize en çok sorulan soruya, Hocam mide hastasıyım oruç tutabilir miyim?

        Şunu söylemekte fayda var, insülin bağımlı diabet hastaları, kalp damar hastaları, karaciğer ve böbrek yetmezliği hastaları kesinlikle doktoruna danışmadan oruç tutmamalıdır. Mide hastaları ise eğer şikayetleri fazla değilse ve ülser dediğimiz akut mide rahatsızlıkları yoksa, sahurda mutlaka mide koruyucu adını verdiğimiz ilaçlarını alarak oruçlarını tutabilirler. Bu hastalar özellikle iftar ve sahur arası ara öğün yemeliler.

        Diğer Yazılar